kapat
18.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Ayakkabılarımı istiyorum...

Yavuz Nufel, Rotterdam'da yaşayan bir gurbetçi... Şiirle uğraşıyor, bir de sitesi var. Nufel'in bayram nedeniyle posta kutuma düşen yazısını okurlarla paylaşmak istiyorum.

"Bayramlar,çocukların göz bebeklerine baktığım günler... Hep çocukluğumda kalan bir ışığı arar dururum. Ayaklarına bakarım çocukların, bayramlarda çocukların ayakkabıları yeni olur çünkü...

Hani son akşam başucuna alınıp yatılan ayakkabıları hangi çocuğun ayağında görebilirim umuduyla ayaklarına bakarım çocukların önce, sonra da gözlerine...

Öyle üç otuzunda bir adam falan değilim. Anneannemi en son 18 yaşında bir delikanlı iken 1978 yılında gördüm. Her türlü gıda maddesi için uzun kuyrukların olduğu yıllardan biriydi. 78 yaşında, hafızası yerinde, her şeyi dün gibi hatırlayan bir Karadeniz kadınıydı. Her bayram olduğu gibi, o bayram da, o meşhur sözünü söyledi kendi kendine. "İyi güne kalmadık! Kim bilir kaç ananın bu bayram da elleri koynu dadır.. Geçen bayram, -kim öle kim kala- dediydim de hepiniz gözümün içine bakmıştınız!" dedi.

Bu yıl da ölmedim dercesine...

O bayramdan sonra anneannemle görüşemedik bir daha..

Hep kendi çocukluğunda geçen bayramlara özlem duyardı, benim şu anda duyduğum gibi...

Her şeye rağmen 1970'li yıllarla mukayese edildiğinde anneannemin çocukluk yılları daha yoksulluk içinde geçmiş olması gerekirdi, anlattığına göre öyleydi de zaten.

-Bu kadın bu yaşta neden ve neye özlem duyar ki- der, bir türlü anlamazdım.

O'nun özlem duyduğu şeyin aslında akıp giden zamana olduğunu yaşım kemale erdikçe anlıyorum. Su gibi, rüzgâr gibi elimizden, ömrümü den akıp gidenlere...

Başucumda sabahladığım ayakkabıların sırrını şimdi şimdi çözebiliyorum.

O ayakkabılar nitelik olarak ayağa giyilen bir nesneydi belki ama, ayakkabılarda ertesi gün toplayacağım ve tadı bile o günlere has şekerler vardı.

Komşumuz Gönül yengenin verdiği mendilin yumuşaklığı, Yusuf abinin avucuma sıkıştırdığı kâğıt beş liranın rengi, babamın alın terinin kokusu, bağcıkları sanki ağabeyimin ilkokuldan sonra torna atölyelerinde alet tutan küçük parmakları gibiydi o ayakkabılar...

Ben o yüzden severmişim demek ki ayakkabılarımı. Hepsiyle birden yatarmışım bayram akşamından sabaha kadar tüm sevdiklerimle koyun koyuna...

O zamanlar bayramlar kış aylarına denk gelirdi. Sokaklar çamurlarla kaplıydı. Bastığımız yerlerde izleri kalırdı ayakkabıların. Bırakılan her iz bir arkadaşımın yüzüymüş meğer ve her birinde adları kalırmış; çamurlu sokaklarda cıvıl cıvıl ve sımsıcak.. Çocuktuk, "Kurtlar kuşlar bile bu gün oruç" derdi anneannem.

Biz de arife günü oruç tutuyorduk. Kurtlar kuşlar kadar olamıyor muyduk?

Çocuktuk. Ertesi gün bayramdı çünkü; çok çok heyecanlı, tarifi mümkün olmayan, tarifi bayramlarla özdeş, heyecanımız ölçüsünde mutluyduk. Kuş oluyorduk hepimiz, evet birer kuş, kuşlarla birlikte; hatta onlardan daha şen, daha şakrak uçuyorduk..Şimdi gözlerine bakıyorum çocukların... Işığı arıyorum çocukluğumdan kalan...

Hayatımın 30 yıl öncesini aydınlatacak ışık, çocukların gözlerinde biliyorum da acaba hangisinde? Yoksa hepsinde de gözlerim kamaşıyor, göremiyor muyum?

Ve ayakkabılarına bakıyorum çocukların her bayram sabahı...

Babamın alınteri kokusu, ağabeyimin parmakları, arkadaşlarımın ayak izleri, mendilin yumuşaklığı, beş liranın rengi, ablamın sevgisi, annemin nasihatı - öpücüğü hangi ayakkabının içinde gizli acaba?"

BİR ÖDÜL: İLKYAPITLARI

Yayın hayatına geçen ay başlayan "Eski" dergisi, gençlerin edebi ürünlerinin okurla buluşmasına ivme kazandırmak amacıyla "İlkyapıtları" ödülleri verecek...

"Eski"nin Genel Yayın Yönetmeni Seyyit Nezir, ödül üzerine şu açıklamada bulundu:

"1980'lerde Akademi Kitabevi sahibi Hadi Olca'nın başlattığı 'İlkyapıtları Ödülleri' ölümünden sonra kesintiye uğradı. Eski dergisi; şiir, öykü, roman, oyun ve denemenin yanı sıra mizah ve karikatür dallarında vereceği 'İlkyapıtları' ödülleriyle Akademi Kitabevi'nin açtığı çığırı kurumsal düzeye taşımak çabasındadır." Ödülle ayrı ayrıntılı bilgi eskidergisi@hotmail.com'dan edinilebilir...

İKİ MISRA

ve her şey beni gören göz oldu
ve ben görünmez oldum

ASAF HALET ÇELEBİ



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır