kapat
18.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 WEEKEND
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Yunanlı Nikos "Aşka" geldi

Yunanlı işadamı Nikos Varveris, on yıl önce turist olarak geldi İstanbul'a. Büyülendi. Sonra ilk yurtdışı mağazasını Etiler'de açtı, yatırımcı oldu. Şimdi ise bir Türk gelin arıyor
1990'da turist olarak geldi İstanbul'a. Vuruldu. Öyle bir aşka tutuldu ki, önce komşu kapısı yaptı Türkiye'yi. Sonra hedef pazarı. Aslında onunkisi biraz "önce aşk, sonra iş" tarzı. 2001'in başında, yani biz ilk krizin vurgununu yemiş, ikincisini korkuyla beklerken Yunanlı işadamı Nikos Varveris, kendi ülkesindeki 28 mobilya mağazasından sonra ilk yurtdışı mağazasını İstanbul'da açtı. Anlayacağınız, bir mantık yatırımı değildi onunki, İstanbul'da kalmak için ciddi bir bahaneydi aradığı. Ama bu bahane bile, bizim şirketler tel tel dökülürken, kârlı bir iş oldu. Etiler'de, 1800 metrekare alan üzerine kurduğu "Moda Bagno" kısa zamanda sosyetenin gözbebeği oldu. Ve krize rağmen 1 milyon dolar ciro yaptı. Tüm mağazalarının geçtiğimiz yıl 21 milyon dolar ciro yaptığı düşünülürse, hiç de azımzanmayacak bir meblağ.

31 MAĞAZASI VAR
Moda Bagno'da tıpkı Atina ve Selanik'teki diğer zincirlerde olduğu gibi İtalya'dan, Fransa'dan ithal edilen birbirinden şık mobilyalar sergileniyor. Satışlar iyi. Nikos Varveris'in keyfine diyecek yok. Hem yaşıyor hem kazanıyor İstanbul'da.

Gerçi duygusal bir kararla açmış mağazayı, ama o bir işadamı, elbette pazar araştırması yapmayı da ihmal etmemiş. Araştırmanın sonucu da kalbinin doğrultusunda çıkmış zaten...

* Neden önce İstanbul?

Yunanistan'da tam 28 Moda Bagno mağazası var. Ama en büyük mağazayı 27 Ocak 2001'de İstanbul'da açtık. Çünkü biliyordum ki iş yapacak. Pazarı görüp tanıdıkça ikinci, üçüncü mağazayı düşünmeye başladık...

* Yurtdışında başka nerelerde mağazalarınız var?

İstanbul'dan sonra ikinci yurtdışı mağazamızı Kıbrıs Rum Kesimi'nde Lefkoşa'da açtık. Şimdi sıra Londra'da.

EVİMDE GİBİYİM
* Peki ama ne oldu da ilk İstanbul'a geldiniz?

Uzun zamandır hep bu soru soruluyor. Cevabım da hep aynı oluyor... İstanbul'u çok, çok seviyorum. Bu şehir beni büyülüyor. Boğaz'ı seyrederken hissettiklerimi kelimelerle ifade etmem mümkün değil. Bütün dünyayı gezdim. Ama İstanbul bir numara. Böyle güzellik görmedim. Bir senedir buradayım. Negatif hiçbir şeye şahit olmadım. Herkes, sokaktaki satıcılar bile çok kibar. Kendimi evimde gibi hissediyorum.

* Dedeleriniz İstanbul'dan mı göç etmiş Yunanistan'a?

Hayır. On yıl önce gezmek için gelmiştim. Ve o zaman bu şehirde yaşamayı aklıma koydum.

* Bir şehri sevmek, iş yapmak için yeterli mi sizce?

Elbette değil. Pazar araştırması yaptırdığım zamanlarda Türkiye'nin bayağı iyi bir ekonomisi vardı. Şimdi de iyi gideceğini biliyorum. Zaten benim amacım sadece Yunanistan'dan buraya gelip para kazanmak değil. Burada işinde iyi olduğunu gördüğüm birçok insanı Yunanistan'a götürmeyi hedefliyorum. Yani bir köprü kurmak istiyorum. En son Atina'da kurduğumuz sadece ofis mobilyaları satan binasının dış cephe giydirmesi için Türkiye'den Metal Yapı Şirketi'ni götürdüm. Atina'daki ofis binasını tamamen bir Türk firmaya teslim ettik. Sonuçtan çok memnunuz. Şimdi bu işbirliğini pekçok alana taşımanın yollarını arıyorum.

* Bu yakınlaşmada deprem de çok etkili oldu...

Tabii... Depremden sonra yaşananlar tam anlamıyla bir birleşme, kenetlenme... İki halk arasındaki bu kenetlenmenin daha hızlı ve emin adımlarla ilerlemesini istiyorum. Çok güzel ilişkiler geliştirebiliriz. İşbirliği yapabiliriz. Özellikle turizm alanında...

TEPKİLERİMİZ AYNI
* Ege'nin iki yakası birbirine benziyor mu?

Hem de nasıl! Hareketler, tepkiler, alışkanlıklar, herşeyimiz çok benziyor. Türkler de Yunanlılar gibi. Ben her iki milleti de bir görüyorum. Burada olduğum zaman sanki Atina'da gibiyim... Hafif bir acıyla söylemeden edemeyeceğim. Yüzyıllarca bu topraklarda 300 bin Rum yaşamış. Şu anda 2 bin kişi zor bulunuyor. Ama olumlu bir yanı, geri kalanlar rahat ve problemsiz yaşıyor. Bana göre Yunanistan'a giden pek çok kişi geri dönebilir...

Hayatı Çırağan'da geçiyor
Nikos Varveris, hem para kazanıyor hem de İstanbul'un keyfini çıkarıyor. Ege'yi İstanbul Boğazı gibi yapmış. Haftanın yarısı Atina'da, yarısı İstanbul'da. Atlıyor uçağa, ver elini İstanbul. Gündüz Etiler'de işinin başında. Akşamsa... Önce bir kebapçıya dalıyor. Birbirinden enfes kebaplarla birlikte rakıyı deviriveriyor. Sonra sıra barlara geliyor. O bar senin bu bar benim derken, son durak aylardır ev diye bildiği Çırağan Kempinski oluyor. Sabah Boğaz'a uyanıyor. Bu tempo böyle sürüp gidiyor.

Varveris, İstanbul'a gelmiş, yetmemiş. İş kurmuş yine bir taraf eksik kalmış. "İstanbul'a yerleşmeyi düşünüyor musunuz?" diye sorunca, bizim komşunun "çapkın çocuğu" tepesine kadar kızarsa da, söylemeden edemiyor: "Bir Türk kızıyla evlenmek istiyorum." Bu arada Türkçeyi de bayağı ilerletmiş! Aksansız başlıyor sıralamaya: "Merhaba, seni seviyorum..." Eee, bu kadarı da evlilik için yeter zaten!..

Mine ŞENOCAKLI



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır