kapat

19.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Avanta hırsıyla "Deprem şartnamesi" uygulanmayınca...

Sabahın erken saatleri... Gazetelerin manşetlerine bakıyorum.

Hürriyet:
"Katiller - Yine çürük inşaat. Yine hırsız ve vicdansız müteahhitler"

Milliyet:
"Halk sahipsiz - Tüpraş alev alev"

Radikal:
"Çöktük - Türkiye'nin en gelişmiş sanayi bölgeleri yerle bir oldu, Gölcük'te karargah çöktü. Kurtarma tam bir fiyasko"

Star:
"Alev alev - Petrol tankları alev aldı - Donanma savaştan çıkmış gibi - Gölcük'teki Donanma Komutanlığı binaları çöktü - 250 subay enkaz altında"

Posta:
"Bizi yıkan devlet - Çürük binalar kağıt gibi yırtıldı. Yetkililer kılını kıpırdatmayınca halk kendi başının çaresine baktı. Hazırlığı olmayan devlet felaketin acısını katladı"

Olaylar Türkiye'nin çağdışılığını balyozlayıp duruyor; gerek deprem felaketleriyle, gerek sel felaketleriyle, gerek trafik felaketleriyle...

Kocaeli, Gölcük ve İstanbul bölgesinin aşırı sakıncalı bir deprem bölgesi olduğu bilinmiyor muydu?

Bilinmez olur mu; 1967'de Adapazarı yine yerle bir olmuştu...

Peki neden, -Donanma Komutanlığı'nın tesisleri de dahil- yapıların "Deprem şartnamesi"ne uygunluğu denetlenmiyordu?

Bunun da yanıtı sanırız, biran önce köşeyi dönme hırslarında yatıyor.

Ve bedeli büyük ödeniyor.

Şimdi artık herkes biliyor ki, belirsiz bir tarihte İstanbul'da da yine büyük bir deprem olacak...

Güneri Cıvaoğlu'nun açıkladığı gizli raporlara göre böyle bir felakette ölü sayısı 300 bini bulacak..

Bunların hepsi yıllardan beri biliniyor.

"Kabuk devlet"ten "teknik devlet"e geçilemediği için de, hiçbir şey yapılmıyor, "gün bugün, saat bu saat; gerisine boşver"le durum idare ediliyor.

Türkiye tıpkı 19. Yüzyıl'ın bitiminde olduğu gibi; 20. Yüzyıl'ın bitiminde de çağı büyük bir fiyaskoyla ıskalayarak, "yaşam kalitesi" açısından Yunanistan'ın bile 60 basamak altına boşuna düşmedi.

Yalçın Doğan, dünkü yazısını şöyle bitiriyordu:

"Sıra şimdi bizlerle alay etmeye geliyor: 'Devlet güçlüdür, yaralar sarılacaktır.' Bu yalan bir sonraki felakete kadar sürüyor."

Türkiye'nin egemenleri en çok neden ürker bilir misiniz? Özeleştiri ile saydamlıktan... Onun yerine durmadan "Türk'e Türk propagandası" yapmayı yeğlerler...

"Adriyatik kıyılarından Çin Seddi'ne ağırlığımızın ortaya çıktığı bir dönem..."

"Herkes bize hayran oldu"

"Washington'u tersledik, Roma'ya sert çıktık"

"Türk'ün Türk'ten başka dostu yok"

"Bir Türk cihana bedel"

"Türkiye büyük bir dünya devletidir"

Bir yığın içi boş megalomanyak klişe...

Kazara bunların üstüne gitmeye başladın mı, bu kez de "iç düşman-dış düşman" korkutmacasına dümen kırılır ve Kazıklı Volvoda üslübuna geçilir, "Asmayalım da besleyelim mi?"

Sonuç?
Sonuç; aynı şiddette bir deprem Japonya'da olsa, kimsenin burnu bile kanamayacakken, Türkiye'de olduğunda en az 2500 ölü ve ortak bir saptama, "Çöktük"...

Onca düşünürü, yazarı, sanatçıyı içeri tıkıp, boyuna kitap toplatmanın da, bir anlamda sonucudur bunlar...

Ne var ki, 21. Yüzyıl, iç talan aşkıyla kendi kendini ziyan zebil etme alışkanlıklarını da değiştirecektir.

Ve artık bu global değişimin adına, "Yeni dünya düzeni" deniyor...

Kimse enseyi karartmasın, gerçekten geleceği güzeldir Türkiye'nin de...

Daha bir süre felaket balyozları tepemize inmeyi hızlandırsa bile...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır