kapat

17.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Meleğin kanadındaki leke...

Siyasette portre yazanların gözlem isabeti müthiştir. Zaman içinde çehrelerin değişip, asıl yüzlerin ortaya çıkışını ibretle izleriz.

Yahya Kemal'in "Siyasi ve Edebi Portreler", Yusuf Ziya Ortaç'ın "Portreler", Cihat Baban'ın "Politika Galerisi" Samet Ağaoğlu'nun "Aşina Yüzler", Mehmet Turgut'un "Siyasetten Portreler" edebiyatımızda bu türün en nitelikli örnekleridirler. Yaşamlarını merak ettiğimiz şöhretlerin şaşkınlık veren bir macera dehlizinden geçtiklerini görürüz.

Takdirlerimiz önce tereddüde sonra hayretli hüsrana dönüşür.

Meleğin kanadındaki leke başlığı, önceki gece bir sohbet toplantısında Ayvaz Göktürk'ün yaptığı benzetmedir. Toplu iğne ucu kadar küçük bir gölge varmış diyerek iyiyi, doğruyu, güzeli inkâr edenleri, Özal suikastını saptırmak isteyenleri ayıplıyordu.

Gerçekte ayıplanacak husus, Türk siyasetinde hatırşinaslığın yok olduğu gerçeğidir.

* * *

Aradan on yıldan fazla zaman geçmiş, birisi çıkıp gereği yok iken bir gerçeğe gölge düşürecek bir ihtimali en önemli memleket meselesi gibi ortaya atıyor. Ve ülkenin sıkıntılı günlerindeki meseleleri bir yana bırakıp kuyudaki taşı çıkarmaya çalışıyoruz.

Önceki gece televizyon haberlerinin en ilgi çeken başlığı, Özal'a yapılan suikastte elinin cam kırığıyla kesildiği iddiasıydı. Doktorların tespitlerine göre kurşun avucuna isabet etmiş ve Özal'ı yaralamıştı. Eski siyaset arkadaşı Mehmet Altınsoy, şimdi bu yaralanmanın basit bir cam kesiğinden ibaret olduğunu ileri sürerek Özal'ın durum ve itibarını sarsmayı denemişti. Açıkçası Özal'ı aşağılıyordu.

* * *

Önce Türkiye için bir tespiti belirtmeliyim.

Dönemin başbakanına, hem de gelmiş geçmiş en iddialı başbakanlarından birine suikast yapılmıştır. Bu suikast binlerce kişinin önünde cereyan etmiştir.

Suikast sonrasında müdahale eden hekimler, kurşun yarasıyla cam kesiği arasındaki farkı hemen teşhis edecek kadar deneyimlidirler.

Savcılık olayı derinliğine araştırmış ve tespitlerini tutanağa geçirmiştir.

Peki savcılık tutanakları, doktor raporları, televizyon tespitleri varken ve durup dururken bu olayı insan hafızalarına dayandırarak yeniden tartışmanın bir anlamı var mıdır?

Yahut işin asıl önemli noktasını soralım. Böyle bir hatıra aktararak akıl karıştırmanın ahlakı var mıdır?

* * *

İnsanları değerlendirirken birlikte çalıştıkları kimselerin, değişik ölçülere göre yetiştiklerini ve türlü türlü ruh yapılarıyla geliştiklerini gözden uzak tutmamak gerekir.

Bir parti lideri, kendi örgütü üzerinde önemli etkiye ve yönlendirme gücüne sahiptir. Bu güç ve yönlendirme yeteneği zamanla parti liderini örgütünde ve çevresinde kutsallaştırır. Liderin yetenekleri, bazen örgütündeki militanlar üzerinde vazgeçilmez bir mitoloji kahramanı etkisi de yaratabilir.

Hatta toplum, "karizma yakıştırma temayülü" ile bu işi biraz abartmış da olabilir.

Kutsallaşmış liderlere karşı savaşmak zorluğunun getirdiği sinik tabiat ile zamanı bekleyip sonradan hançerinin ucunu gösterenlerin varlığı bu nedenle boldur.

Elden kaçırılmaması gereken iki önemli değer vardır. Biri adalet, diğeri insaftır...

Şu Altınsoy'un yaptığının adalet ile, insaf ile, akıl ile ilgisi var mıdır?

Bürütüsler kendiliğinden doğmaz, onları Sezarlar yaratırlar...

Engisizyon zulmü, Galile'ye dünyanın dönmediğini söyletmişti. Dışarı çıktı ve merdiven başında asasını yere vurdu: Sesi gür ve inançlıydı. "Epure Ciro" (Ne yapsanız yapın dünya dönüyor...)

Özal'ı rahmetle anıyorum.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır