Elma dersem çık
Yazıyı yazdığım şu dakikaya kadar Mehmet Altınsoy, halâ ortalarda yok... Halâ bir açıklaması yok.
Hani şu Özal suikastı...
Hani şu, kurşun yarası mı, cam kesiği mi tartışması.
Niye susuyor Mehmet Altınsoy?
Niye herkesi töhmet altında bırakıyor?
*
Edeceği iki çift lâf var.
Hepsi bu.
Çıkıp diyecek ki:
a) Evet ben söyledim. Ve de ısrar ediyorum... Özal hile yaptı.
b) Ben bunu uydurdum. Kitabın yazarı Orhan Tokatlı'yı ben yanılttım.
Yahut...
c) Böyle bir konuşma hatırlamıyorum. Söylemiş olabilirim, unuttum.
d) Şaka ettim ama kaka oldu, pişmanım, özür dilerim.
Yahut:
e) Hayır söylemedim. Tokatlı bana iftira atıyor. Ya da yanlış hatırlıyor.
..........
Başka ihtimal var mı?
Benim aklıma gelmiyor.
Varsa söyleyin.
*
İş öyle bir hâle geldi ki, 11 yıl önce adeta hepimiz rüya gördük.
Sanırsınız ki Özal'a suikast falan yapılmadı. O bir tertipdi.
Suikastçıyı Özal getirdi salona... İki el ateş edeceksin dedi. Ben de kendimi yere atacağım.
Sonra?
Sonrası kolay:
- Cebimdeki cam parçasıyla elimi keseceğim ve buna kurşun yarası süsü vereceğim.
Niye?
Sansasyon olsun diye.
- Peki, suikastın bizatihi kendisi sansasyon değil mi?
- Yoo, böylesi daha iyi. Kurşun yarası beni Gazi yapar.
*
Durum budur.
Zannedersiniz ki suikast falan olmadı.
Kurşunun eline çarptığı an, tamamen rüya idi.
Semra Özal, Dr. Cengiz Aslan, Erkal Zenger falan hepsi oturdu senaryo yazdı.
Keçeciler ve arkadaşları figürandı.
Dr. Mustafa Kalemli de konuttaki rolü üstlenmişti.
Bilmiyorum Mesut Yılmaz o ara neredeydi? Yahu Güneş Taner yok muydu?
Görenler, görmeyenler... bilenler bilmeyenler... Kaldırın parmaklarınızı.
*
Bir deli, kuyuya taş atar, 40 akıllı da taşı çıkarmaya çalışır...
Delinin attığı taşı çıkartmaya çalışanlara neden akıllı denir bilmem ama Mehmet Altınsoy gibi dürüst bir adam niçin saklanır?
O saklandığı sürece, işte biz de böyle, evlerimizde her gece tartışıp abesle iştigal edeceğiz...
Kurşun deliği, yahut cam kesiği'nden daha da acıdır gönül yarası.
Ne demiş şair:
- Dünyada gönül yâresi'ne çare bulunmaz.
Buradaki gönül, şüphesiz dil anlamındadır.Çünkü, dil yâresi'ni andıracak yâre bulunmaz.
Altınsoy, bunu bilmez mi?
Çıkıp iki lâf etmeli. Öyle veya böyle... Ama mutlaka birşey söylemeli.
Birbirimize yaptığımız ayıplar yetmiyor, şimdi dünyaya karşı ayıp ediyoruz.
..........
Yazının sonuna geldim, Altınsoy'dan halâ bir haber yok. Bu saatten sonra gelirse, yarın düzeltme yaparım. Gelmezse de bir daha bu konuya dönmem.
Çünkü kendimi aptal hissediyorum.
Not:
Saat 20.45... Çeşitli kanallarda Mehmet Altınsoy'u dinledik... Vaziyet anlaşılmıştır... Ve bu yazının hiçbir hükmü kalmamıştır...