HAKİM ve savcıların maddi ve manevi sıkıntılar içinde bulunduğunu belirten emekli Ağır Ceza Reisi Orhan Bilgin, yargıca ve savcıya ayrıcalık tanınması gerektiğini belirterek, adalet dağıtanların devletten güç alamamaları halinde devreye, illegal güçlerin gireceğini söyledi.
Yargı mensuplarında bulunması gereken öz güven ve kültürün, ancak maddi, manevi ve ekonomik güçle sağlanabileceğine dikkat çeken Bilgin, SABAH'a yaptığı açıklamada şu değerlendirmelerde bulundu:
* Adaletin dağıtımında mutlaka devletin gücü bulunmalıdır. Adaleti dağıtanlar bu gücü, devletten değil de, illegal egemen güçlerden alıyorsa, adalet o zaman yolunu şaşırır.
* Devlet, yargı mensubuna maddi ve manevi güç vermiyorsa, illegal egemen güçler, kanunların çifte standartlı uygulanmasını sağlamaya çalışırlar. Bu görünüm de yargı ve yargıç bağımsızlığını kökten sarsar.
* Devletin maddi ve manevi desteği olmaması sebebiyle yargının, içerden ve dışardan yan etkilerle, illegal güçler vasıtasıyla, istenilen gayeye ulaşmak için yönlendirildiği kanaati, kamuoyunda oluşmuşsa, diğer bir deyimle, kamuoyunda yargı yargılanmaya başlarsa, vatandaşın zihninde kendi hakkını kendi arama formülleri gelişir.
* Bir yargıçta bulunması gereken genel ve özel kültür, kılık-kıyafet düzeni, ve kendine güven ancak maddi, manevi ve ekonomik güç ile sağlanabilir.
* Yargının sorunlarına çözüm ararken tek başına, maaş azlığından bahisle yola çıkarsak, halkın adalete olan güveni sarsılır ve kamuoyunda iyi hakim-savcı kavramlarının ölçüleri, elde edilen menfaate göre değişir. Türk adaleti, Türk hakim ve savcısı böyle bir değerlendirmeye layık değildir.
* Topluma, yargı-yargıç gerçeğini anlatabilirsek, toplum şuurunda yargıç ayrılacağı kendiliğinden oluşur ve yargıca-savcıya ayrıcalık tanınması için devleti zorlar.
* Bu nedenle, yargının güç koşullar altında gerçekleştirilmeye çalışıldığını, yargı mensuplarının yaşantılarının, giyim ve kuşamının nasıl olması gerektiğini halka anlatır ve halk da bu gerçeği kavrarsa, devlet halkın dediğini yapar. Yapma gereği duyar. Büyük Atatürk'ün halkçı prensibi de bunu açıklamaktadır. O zaman halk, devletin hakim ve savcıya verdiği maddi-manevi desteği saygı ve alkışla karşılar.