9 milyon lira açık için, bir memura ha 20 yıl hapis cezası vermişsin, ha asmışsın! Aslında Taksim'in ortasında sallandıracaksın ki öteki memurlar da ibret alsın

Şeytana uymuş...
Görev yaptığı SSK'nın anlı şanlı Büyükçekmece dispanserinde, hastaların vezneye ödemek zorunda oldukları 25 bin liraları cebe indirmiş, hatta bunu öyle büyük bir itiyat haline getirmiştir ki...

Anlı şanlı SSK'nın yine anlı şanlı müfettişlerinin kılı kırk yaran araştırmaları sonunda...

Şimdi sallanmakta olan bu şahsın tuttuğu, bir yıllık hesap defterlerinde toplam 9 milyon liralık açık tespit edilmiştir.

Gerçi 9 milyon lira gibi bir para o günkü Türkiye'de bile, iki karton sigara almaya yetmemekte ve dahi bu parayla eli yüzü düzgün bir meyhanede bir gece kafayı çekmek bile mümkün görünmememekte ise de...

Paranın değeri ayrı bir mevzu olup, devletin parasına özen göstermek ayrı bir mevzu olduğundan...

Ve yüce devletimiz alacağına aslan kesildiğinden ötürü... İlgili şahsın işlediği suç, işbu cezayı mucip olmuştur... İkinci olarak...

Devlet trilyonluk alacaklarını hiç takip edemiyor, kendisini ayakta uyutup, bankalarını dolandıranları hiçbir surette yakalayamıyorsa da...

Yakaladığı vatandaşın da anasından emdiği sütü burnundan getirmekte bir saniye bile tereddüt etmeyeceği bilinen gerçeklerimizdendir... O halde, bu müstesna vesileyle milli gerçeğimizin bir kez daha kamuoyuna hatırlatılmasında büyük faydalar bulunduğu düşünülmüştür.

Halen yürürlükteki sistemimizde, devletin dolandırıcıya kaptırdığı bavul dolusu paralar bir değer taşımayıp, gariban vatandaşa kaptırdığı bir tek kuruş bile çuvalla altın değerinde olduğuna göre, bu sistemin gereklerinin yerine getirilmesi, devlete hizmetin tabii bir tezahürü sayılmıştır.

O halde, şu sallanmakta olan şahsın da gariban bir vatandaş olmasından ilham alınarak, adaletin tecellisi hususunda bir an bile tereddüt edilmemiş, müthiş sistemimizin zedelenmemesi hususu herşeyin üzerinde tutulmuştur.

Üçüncü olarak... Şekilde görülen infazın faydası şudur ki... Bundan böyle...

Devlete hizmet etmekte olup, parayla pulla iştigal eden sair memurin tayfasının ibret alması ve hesaplarını kapatırken, özenli ve dikkatli olmaları sağlanmak istenmiş...

Yüce devletimizin bir tek kuruşunun bile kaçmaması için...

Tedavülden kalkmış küçücük bir bozuk para bile olmuş olsa, herhangi bir açığı ceplerinden kapatmalarının kendi menfaatleri açısından zaruret teşkil ettiği ilgili şahıslara bila kayd-ü şart anlatılmak istenmiştir.

Yukarıda sallanırken görülen memur Sinan Gürel, işbu mülahazalar çerçevesinde, 20 yıl hapiste bakılmak yerine, asılmak şeklinde infaz edilmiştir...

Değerli kamuoyuna duyurulur."

Tabii bildiğiniz gibi, çok eskilerde olduğunca, artık vatandaşı üç beş kuruşluk hatası yüzünden asmak kabil değildir.

Esasta, insanlığa da aykırı bir yaklaşımdır.

Ancak, bilmem ki, çoluk çocuk, ev bark sahibi bir memurun 23 yıllık hizmet sonunda 9 milyon liralık bir hata yüzünden, 20 yıl hapis istemiyle yargılamak, o insanı ruhen ve moral değerler bakımından "asmaktan" daha hafif bir ceza mıdır?

Bu noktayı, devleti soyanların ellerini kollarını sallayarak dolaştığı nadide ülkemizde, değerli okurlarımızın insafına bırakıyoruz... İlker SARIER

9 milyon liraya 20 yıl ceza
Sinan Gürel, 23 yıllık memur. SSK Büyükçekmece Dispanserinde çalışmakta. Ve vezneye vekaleten bakmakta...

Dispansere hergün ortalama 300 hasta başvurmakta, bunlardan 25 bin lira ile 75 bin lira arasında ilaç katkı payları ile muayene ücretleri tahsil edilmekte...

96'da meydana gelen bu olayda, tahsil edilen paralar deftere işlenmekte ve çoğu zaman muthaç insanlardan alınamayan paraları, bizim Sinan Gürel cebinden ödemekte...

Çünkü sonuçta, bu paralar tek tek düşünüldüğünde, bir ekmek bile alınamayacak miktarlarda...

Düşünün ki, koca bir yıllık dönemde, çıka çıka defterlerde 9 milyon lira açık tespit edilmiş...

Müfettişler bu açığı tespit edince, raporları tutup gerekeni yapmışlar...

Memur Sinan Gürel'in "zimmetten yargılanmasına"

Yahu, 9 milyon lirayı zimmetine geçirsen ne olur, geçirmesen ne olur?..

Sinan Gürel de, yoğunluk yüzünden yazım çizim hataları olmuştur diyerek, tebligatı alır almaz, kendisinden istenen parayı ödemiş ve o sırada emekli olmuş...

Ama devlet, yakasına yapıştığı vatandaşın peşini bırakır mı?

Devlet bankalarını, ihaleleri milyarlarca lira dolandıranların yakasını bırakır bırakmasına ama vatandaşın yakasını zor bırakır!..

Sonunda, bu utanç davası üç yıldır sürmekte...

Üç yıldır da, Sayıştay'ın bile iştirak ettiği davada, bilirkişiler, savcılar, müfettişler, hakimler hesaba katılırsa belki milyonlarca lira masraf edildi.

Sinan Gürel, kendisinden istenen parayı hemen ödediği halde.. .Perihan YILDIZ