|
|
|
|
Şampiyonluğun öyküsü
Hazırlayan: Necmiye Uçansoy
2003-2004 sezonu bittiğinde mutluluktan uçan Aziz Yıldırım, teknik patron Daum'a şu garantiyi verdi: Söz, istediğin tüm futbolcuları alacağım.
İstediğini alacağız! Daum'un ısrarla istediği isimler Alex, Luis Fabiano, Lima Fabiano üçlüsünden ikisi transfer edilmişti. Santrfor Luis Fabiano ise 20 milyon dolara Porto'ya gidiyordu.
Yeni sezon başlarken Fenerbahçe açısından en önemli konu 3 cephede birden savaşacak bir takımda, tam anlamıyla birlik sağlanamamasıydı... 2003-04 şampiyonluğunun mimarı olarak gösterilen Pierre van Hooijdonk ile Daum arasındaki ipler kopma noktasındaydı. Hooijdonk'un saha içinde bazı genç futbolcuları fırçalaması Daum'u kızdırıyordu. Rize maçı sonrası Hollandalı oyuncunun, "Yanlış taktikle oynuyoruz. Çift forvete dönmemiz gerek" şeklindeki açıklamaları ise ipleri koparttı. Daum yönetime rest çekti: "Hooijdonk'u satalım. Yerine Brezilyalı Luis Fabiano'yu alalım" önerisi götürdü.
Pierre gitmeli Yönetim açmazda kalmıştı. Hooijdonk taraftarın sevgilisiydi ve medyayı çok iyi kullanıyordu. Ayrıca frikikleri ve ölü toplardaki üstünlüğüyle Şampiyonlar Ligi için önemli bir silah olabilirdi. Yine de Sao Paolo'da forma giyen Luis Fabiano için girişimler sürdürüldü. Ama Brezilyalı santrfor yönetimin tüm çabalarına, araya Parreira'nın girmesine ve Alex'in yakın markajına karşın tam 20 milyon dolara Porto'nun yolunu tutuyordu. Bu arada Alex'in Güney Amerika Kupası'ndaki futbolu ve kupayı Brezilya Milli Takımı kaptanı olarak FIFA Başkanı Sepp Blater'in elinden alışı Fenerbahçe camiasını fazlasıyla mutlu ediyordu. Mecburen Hooijdonk'la yeni sezona giren Fenerbahçe, Alex De Souza'nın yanı sıra Gençlerbirliği'nden Deniz ve Serkan'ı, Belçika'dan Önder Turacı'yı, SaoPaolo'dan Lima Fabiano'yu, Diyarbakırspor'dan Murat Hacıoğlu'nu renklerine bağlıyordu.
'Herkes Asbaşkan' Sezonu temmuz başında açan Fenerbahçe, yine kamp için Almanya'ya gidiyor ve Alman takımlarıyla hazırlık maçları yapıyordu. Bu arada Daum'u eleştiren bazı yöneticiler Alman teknik adamın canını sıkmıştı. 2-2 biten Köln maçı sonrası, "Kamp öncesi yöneticilerle bir toplantı yaptık. Bu toplantıdan hiç memnun kalmadım. Ama bu görüşmenin ayrıntılarını anlatmak istemiyorum. Başkan hariç bazı yöneticilerin beni istemediği izlenimine vardım. Ama bu takıma yansımayacak. Takımın havası çok iyi. Ama Volkan beni hayal kırıklığına uğrattı" dedi. Yönetimin bu konudaki tepkilerine karşılık olarak da, "Zaten önüne gelen asbaşkan" diyerek, kendisini göndermek için yapılan kulislere karşı bir hamle gerçekleştirmiş oldu. Bu işten en karlı çıkan ise kuşkusuz başkan Aziz Yıldırım'dı. Çünkü başarı gelirse bunu Daum'un arkasında durmasına bağlayacak, başarısızlıkta ise Daum'u gönderme kararı oybirliği ile alınmış olacaktı. Bu gelişmeler üzerine açıklama yapma gereği duyan Aziz Yıldırım, "Daum'la sezon sonuna kadar sözleşmemiz var ve buna uyacağız" diyordu. Asbaşkanlar Mahmut Uslu, Murat Özaydınlı, Nihat Özdemir ve Hakan Bilal Kutlualp ise Daum'un bu sözlerine en çok alınan isimler olmuşlardı.
Volkan yetmez, Rüştü şart Köln maçı sonrası Volkan'ı ağır şekilde eleştiren Daum'un Rüştü konusundaki ısrarı da sürüyordu. Daum, Volkan'dan memnun değildi ve Şampiyonlar Ligi için daha tecrübeli bir kaleci alınmasını dile getiriyordu. Yabancı kaleciye kesinlikle karşı olan yönetim bu fikre sıcak bakmaya başladı. Zaman gazetesinin ödül töreninde Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, Barcelona'da yedek oturan Rüştü'yle özel olarak ilgilenmesi de dikkatlerden kaçmıyordu. Rüştü tartışması sürerken Fenerbahçe İzmir'de Juventus'u 2-0 yeniyor ve golleri Pierre Van Hooidonk atıyordu. Üstelik bu maçta genç Volkan Del Piero'nun penaltısı kurtararak, "Ben bu takımı taşırım" mesajı veriyordu.
İlk maç ilk kayıp Fenerbahçe sezonun ilk maçı için Rize'deydi. Hooijdonk'un iki golüyle ilk yarıyı 2-0 önde kapatan sarılacivertli ekip maçtan 2-2'lik beraberlikle ayrılınca, ortalık yine toz duman oluyor, yazarlar Daum'u yerden yere vuruyordu. Bu arada Türkiye'ye gelmesine karşın ilk maçta forma giymeyen Alex'e ise herkes kurtarıcı gözüyle bakıyordu.
Uzun ince bir yol İsmet Arzuman son düdüğü çaldığında Fenerbahçe, Galatasaray'ın 100'üncü yılında şampiyon oluyordu. Ve Fenerbahçe tam 30 yılsonra aynı teknik direktörle üst üsteiki kez şampiyonluk sevinci yaşamayı başarıyordu. Peki nasıl kazanmıştı Fenerbahçe şampiyonluğu? Hangi engelleri atlatmıştı? Perde arkasındaneler yaşanmıştı? Soyunma odalarında, yönetim kurulu toplantılarında neler konuşulmuştu?Daum'un kaderi neden süreklideğişmişti? Anelka nasıl transfer edilmiş, Hooijdonk nedenyedek kulübesine mahkum olmuş, yenilgiler sonrası neler yaşanmıştı? Evet, bugünden itibaren sizlere Fenerbahçe'nin 16'ncı şampiyonluğunun öyküsünü anlatacağız. Sizi, içinde Manchester, Lyon, Galatasaray hezimetlerinin yer aldığı, Zaragoza hayal kırıklığının bulunduğu ama mutlu biten bir sezonun, unutulamayan anlarına götüreceğiz.
Altan Tanrıkulu
|
|
|
|
|
|
|