Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
2 Mayıs 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Filmde, Devrim arabasının nasıl zorluklar içinde yapıldığını da görüyoruz.

Bir filmin yeniden doğuşu

MELİS D. ÇALAPKULU
01.05.2009
Geçen ekimde vizyona giren ve 150 bin seyirci tarafından izlenen Devrim Arabaları, gösterimden kalktıktan sonra kıymete bindi. Türkiye'nin ilk yerli üretim otobillerini yapan mühendislerin hikâyesini anlatan Devrim Arabaları, yoğun istek üzerine yeniden vizyonda..
Dönemin Başbakanı Cemal Gürsel talimat verir ve Devlet Demir Yolları mühendisleri, tüm eleştirilere ve imkânsızlıklara rağmen, üstün bir performansla sadece 130 gün içinde ilk yerli üretim arabayı yapar. Bir siyah bir de bej rengi yapılan 'Devrim' adlı otomobil, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları sırasında, Cemal Paşa'nın katılımıyla yürütülür. Ancak Paşa bej araba yerine 'bürokratik sebepler' sonucu benzini bitmiş olan siyah arabaya binmek isteyince yolda kalır. Bej Devrim hemen arkadan yetişir ama 'Devrim arabaları yolda kaldı' manşetlerinin atılmasına engel olamaz. Böylece ilk yerli araba üretimi başladığıyla kalır...
Yönetmen Tolga Örnek, bu yarım kalmış projeden yola çıkarak, sağlam bir oyuncu kadrosuyla, arabaları yapan mühendislerin hikayelerini anlatan Devrim Arabaları filmini yaptı. 2008 ekiminde Mustafa ve Üç Maymun filmleriyle aynı zamanda vizyona giren film, yeterli ilgiyi göremedi ancak filmi izleyip birbirine tavsiye eden seyirciler hatırı sayılır bir kitle oluşturdu ve sonunda filmin yeniden vizyona girmesini sağladılar. Dün ikinci kez vizyona giren Devrim Arabaları filminden en çok 'Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz' sözü akıllarda kalıyor. Film üzerine yönetmeni Tolga Örnek ile oyuncularından Taner Birsel, Ali Düşenkalkar ve Yasemin Çonka ile konuştuk.

- 'Bizim çok görkemli bir tarihimiz var ama hiçbir hikâyemizi beyazperdeye aktarmıyoruz,' denir ya hep. Siz aktardınız Tolga Bey. İlk vizyona girdiğinde olmadı, şimdi ikinci kez giriyor. Neden sizce?
- Tolga Örnek:
Bence bu film, türünde ilk olduğu için de biraz daha sonradan fark edildi. Biz Türk tarihiyle ilgili filmler yaparken, çok büyük hikâyeleri çok büyük ölçekte anlatmaya çalışıyoruz. Ama bizim bunu yapacak bir sektör altyapımız yok. 'Devrim Arabaları' projesi gibi hikâyelere odaklanmamız gerekiyor bence. Yani bir dönemi, odaklanılmış bir hikâye çerçevesinde anlatmak. Ve karakterlere odaklanmak. Çünkü her türlü hikâyede biz karakterleri izliyoruz, insanların tecrübelerini izliyoruz. Devrim Arabaları'nda bu, bence daha sonra algılandı. Ve insanlar birbirlerine tavsiye ederek filmin tekrar gündeme gelmesini sağladılar.

- Nasıl bir seyirci talebinden bahsediyoruz peki?
- T.Ö:
Mesela facebook'ta bir grup var, şu anda 4 bin kişi. Sırf benim bildiğim bir sinemaya giden 300 tane faks var.

- Zamanlama hatası mı oldu peki ilk gösterimde. Mustafa ve Üç Maymun'la aynı dönemde girdi. Onlar da çok tartışmalı filmlerdi...
- T.Ö:
Şöyle anlatayım, biz bunu fark etmedik değil. Biz 24 Ekim tarihini altı ay öncesinden almıştık. Ve o sırada hiçbir film yoktu. Filmin çekimlerinden sonra Üç Maymun ve Mustafa anons edildi. Biz dedik ki bu tarih riskli olmaya başlıyor, çıkalım. Ama sinemacılar bize gün veremedi.

- Bu film bir belgesel olmadığı için tarihi bilgilere sadık kalmak gibi bir endişeniz de olmadı herhalde.
- T.Ö:
Evet. Sonuçta 'Devrim Arabaları' projesi var, süreç doğru, kaderi doğru, teknik çözümlemeler doğru. Onun dışındaki her şey kurmaca. Karakterlerin birbirleriyle ilişkisi, aile hayatları, kendi iç dünyaları...

- Filmdeki karakterler ne kadar gerçek?
- T.Ö:
Biz kendi anlatmak istediklerimizi anlatmak için kendi karakterlerimizi oluşturduk. Bazı karakterlerde gerçek kişiliklerden esinlendik. Ama hiç olmayan ve bizim hikâyemize hizmet eden karakterler de var.

- Gerçek mühendislerle gürüştünüz mü?
- T. Ö: Beşi sağ. Dördüyle görüştüm. Filmi çok beğendiler. Hatta biri, Eskişehir'de özel gösterime gitmiş, çok duygulanmış. Oğlu bir arkadaşımıza demiş ki, 'Babam yıllarca Devrim Arabaları projesinden utandı. Bu filmi ölmeden önce babama gösterdiğiniz ve böyle takdir edilmelerini sağladığınız için çok teşekkür ederim. Babamın ve arkadaşlarının başarısı en azından şimdi algılandı,' demiş.

- Oyuncular da karakterlere çok iyi oturmuş bence.
- Taner Birsel:
Bu filmde özellikle çok karakterin olması, bir tek başrolün olmaması, oyunculuk performansı açısından şöyle bir zorluk ortaya çıkarıyor; çok dar bir alanda bir karakteri canlandırmak durumunda kalıyorsunuz. Kısa süreye bu kadar insanın öyküsünü sığdırmak ve onlara can katmak, onları inandırıcı kılmak gerçekten zor. Burada oyuncuların performansı, şeytani ayrıntılarla rollerini süslemeleri çok önemli. Yoksa hepsi kuru, sadece tarihi kimlikler olarak geçerlerdi. Oysa çoğuna gülüyoruz, bazısının haline ağlıyoruz. O bakımdan bütün bu duygu zeminini yaratmak da mutlak bir dayanışmayı getiriyor. Oyuncuların hiçbiri egolarını öne çıkarmadılar bu filmde.

- Taner Bey, sizi daha önce hep 'arızalı' tipleri oynarken izledik. Bu filmde çok farklısınız, azimli bir mühendis olarak...
- Beni bu filmde olmaya motive eden nedenlerden biri de buydu. İlk kez pozitif özellikleri olan bir karakter çıktı karşıma. Bana uygun bir elbiseydi Başmühendis Gündüz Serter.
Haberin fotoğrafları