En iyi diyet sırlarını açıklıyorum
Diyette olanlar parmak kaldırsın! Nisan geldi çattı, değil mi? Mayo giymeye iki ay falan kaldı, değil mi? Ve siz, eylülden beri yediğiniz tüm pilav, makarna, kebap, ekmek kadayıfı ve çikolataları gurur ve özenle bünyenizde taşıyorsunuz, nisan ayı itibarıyla kilonuzda zirveye ulaştınız değil mi? İki ayınız var, şimdi başlasanız, haftada yarım kilo verseniz, bayağı fark eder aslında değil mi?
Ne yapacaksınız? Lahana çorbası mı? Iyk! Kibrit kutusu kadar beyaz peynir mi? Yoksa yaz tatili için ayırdığınız bütçeyi diyetisyenlere mi yönlendireceksiniz? Ee, o zaman zayıflamanın ne anlamı kaldı? En hizmet âşığı köşe yazarınız Gülse, yine sizin için çalıştı! Mehmet Öz'ün yeni kitabı Siz Diyettesiniz'den en can alıcı, en altı çizilesi noktaları bu hafta size sunmak için! Dikkat ederseniz, ben 38 bedenim ve diyetle miyetle hiç işim yok. Maksat okuyucuya fayda. Aldığı gazetenin bir katma değeri olsun! Ayrıca yine de sinir olduğum ve ilişkimi bitirmek istediğim iki kilo var üzerimde, belki onlara da faydası olur:
Mehmet Öz diyor ki, "Asıl mesele, kaç kilo olduğun değil, bel ölçünün ne olduğu." Kadınlar için ideal bel ölçüsü 82, erkekler için 88.5 santimmiş. Tuhaf tabii. Biz ideal ölçünün 60 santim olduğunu sanıyorduk. Gerçi beli 60 santimetre olan bir tanıdığım yok. Mankenler dahil! Burada 'ideal' derken, '34 beden giysileri podyumda taşıyabilmek için ideal olan' kastedilmiyor! Sağlıklı bir insan amaçlanıyor! Zayıflamaya çalışırken "Ben 67 kiloya inmek istiyorum," dememeli, bel ölçüsü hedeflemeliymişsiniz! Bu arada eğer kadında 93, erkekte 101.5 santim seviyesini aşarsanız, tehlike çanları çalıyor demek. Hemen yemeyi kesin! Şimdi, muhtemelen daha önce bilmediklerinize geldi sıra: Bazı deodorantlarda normal metabolizmayı bozabilecek ve kilo almayı kolaylaştıracak kimyasallar bulunuyormuş. Alüminyum içeren veya sprey fonksiyonunu poliklorobifenol ile gerçekleştiren ürünlerden uzak durulmalıymış!
Anneniz sizi doğurduğunda yaşı ne kadar ileriyse, kilo alma olasılığınız o kadar yüksekmiş! Yaz aylarında klima, kış aylarında kalorifer, metabolizma hızını düşürürmüş. Yani yazın terlemekten, kışın üşümekten korkmayın ki vücut hızlı çalışsın!
Stres, hormonları normal seviyelerin üzerine çıkararak insanı şişmanlatıyormuş! Fazla yağlar vücutta iltihaplanmalara neden oluyormuş. Antioksidan ve antienflamatuvar yiyeceklerse, bu iltihaplanmaları önleyerek zayıflamaya neden oluyormuş. Örneğin Omega 3 yağ asitleri, yeşil çay, az miktarda bira, zerdeçal, ve kahve! Yedikleriniz, ruh halinizi belirliyormuş.
Öfke hissediyorsanız, et gibi sert veya çıtırlı yiyecekler, depresifseniz şeker, endişeliyseniz muhallebi, dondurma gibi tatlı ve yumuşak yiyecekler, stresliyseniz tuzlular, yalnız ve cinsel açıdan hayalkırıklığına uğramışsanız midenizi dolduran makarna, kraker gibi hamur işlerine veriyormuşsunuz kendinizi! Uykunuzu almaz, yani günde sekiz saat uyumazsanız, vücut bu açığı yiyeceklerle tamamlamaya çalışıyor ve daha çok acıkıyormuşsunuz!
Hindi hem vücuttaki serotonin oranını yükselterek ruha iyi geliyor, depresyonu önlüyor hem de midenin karbonhidrat kazıntısını engelliyormuş! Eğer tatlı kriziniz geldiyse ve önüne geçemiyorsanız, en iyi alternatif küçük bir parça yüksek kakao oranlı bitter çikolata. Hem tok tutuyormuş hem de yüksek kakaonun beyine faydası varmış.
Başka bir alternatif de üzerine bol tarçın serptiğiniz meyveler. Tarçında, beyni kandıran, şeker olarak algılatan bir özellik varmış. Yani hem kilo almıyorsunuz hem de vücut tatlı yediğini zannediyormuş! Bunların hiçbiri 1 Nisan şakası değil! Kitapta bu ilginç püf noktalar dışında resimli günlük egzersiz programları, lezzetli diyet yemek tarifleri, hatta kilo verdikten sonra yaptırabileceğiniz estetik ameliyatlarla ilgili bilgiler bile var. Bence hemen bel ölçünüzü alın, sonra da ihtiyacınız varsa kitaba göz atın!
|