|
|
'Arıza kadın'la telefon sohbeti
Hani her çalışan kadının hayalidir. Ve isteği... "Şöyle yıllık iznimden birkaç gün kullansam... Tüm izin boyunca, ayakları uzatıp, battaniyenin altında, sabahın köründen itibaren bütüüün gündüz programlarını izlesem... İş kadınlığını unutup birkaç gün evcilik oynasam... Bu arada da televizyonda, beni hiiiç ilgilendirmeyen insanların, beni hiiiiiç alâkadar etmeyen dertlerine, tıpkı o stüdyodaki kadınlar gibi kafayı taksam, yorumlar yapsam, gözümü ayırmadan bütün gün beyaz cama baksam...'' Bu arada her şeyin bir modası var tabii. Gündüz programlarının da... Mesela bu ara olduğu gibi; "Bütün program boyunca 'birinden' bahsedip, ama o 'birinin' adını hiç ağzına almamak.'' O 'birinin' ismini, bütün program boyunca sunuculara söylettirmek. Sonra sıkışınca da "Ama ben o kişinin adını vermedim kiii..." deyip, salağa yatmak.
*** 'Evlisever'lerden Yeliz Yeşilmen de son günlerin en rağbet görülen isimlerinden. Sürekli birtakım kadınlar çıkıp, Yeliz'in kocalarını ayarttığını söylüyor. Ama ismini anmadan! Sunuculara andırarak! Geçen hafta başka bir Yeliz'den daha söz etmiştim hatırlarsanız. Şarkıcı Yeliz çıkıp, Özcan Deniz'in Firuze'sinin kendisi olduğunu Şengül Balıksırtı'na 'söylettirmişti.' Fakat o filmdeki Firuze, şizofren bir kadın olduğu için, ben de merak etmiştim: "Bir insan niye yıllar sonra çıkıp da o filmdeki arıza kadın bendim!" der ki, diye... Hafta içi sevgili Yeliz aradı ve "Benim ağzımdan asla 'Firuze bendim, Özcan Deniz'le de aşk yaşamıştım,' sözleri çıkmadı. Hem zaten o Firuze de İzmirli bir kadınmış," dedi. A Yeliz, senin çıkmadı fakat çıkartanlara da bir itirazın olmadı, biz de "Sükût ikrardan gelir," dedik. Doğal olarak deyince, telefonun diğer ucundan bu kez beklenen itiraz geldi: "Ama eğer ben, Mahsun Kırmızıgül de deseler, yine sesimi çıkarmayacaktım." Ben de 'beyana itimat' gereği, "Peki," dedim ve konuyu kapattım. Ve asıl merakımı celbeden mevzuya geçtim! Yeliz'in, her fırsatta gözler önüne serdiği o uzun ince ve de sütun bacaklarının sırrı neydi, o bacaklar o yaşa nasıl meydan okumuştu? İltifat alan her kadın gibi Yeliz de hemen yelkenleri suya indirip az önceki üzgün tavrından eser kalmayarak yanıtladı sorumu: "Asansör korkum sayesinde! Her gittiğim yerde mutlaka merdiven kullanırım. Bir de Caddebostan sahilinde her gün beş kilometre koşarım.'' Vayy be! Boşuna "Her şerde bir hayır var," dememişler. Asansör korkusunu sen kalk, sütun gibi iki bacağa çevir! Ne güzel... Yeliz'i yakalamışken bir sorum daha vardı. Ferhat Göçer'in son albümündeki Yalan şarkısının yorumunu beğeniyor muydu acaba? "Hayır," dedi Yalan'ın ilk yorumcusu... "Çünkü bazı şarkıların sahibi tektir, öyle de kalmalıdır. Ben de o şarkıyı Yeliz'den dinlemeyi seviyorum.'' Yakında biz de yeni albümünde tekrar dinleyecekmişiz zaten. Hayırlısı olsun sevgili Yeliz. Bu arada demek Özcan Deniz'in 'tatlı kaçık Firuzesi' İzmirliymiş ha... Hiç bana bakmayın. Birtakım ruhi benzerlikler olabilir, ama o ben değilim! Yemin ederim.
|