Örgüt arkadaşıydılar sonra yoldaş oldular.
İLİŞKİLİ HABERLER
Her sabah çocukların kahvaltısını ben hazırlarım
Her sabah çocukların kahvaltısını ben hazırlarım
Tuluhan Tekelioğlu
01.05.2009
Beş aydır uğraşıyordum. Sonunda oldu. Geçtiğimiz cumartesi Talat'larla röportaj için Kıbrıs'a uçtum. Kırmızı, mor cemileler (Begonvil) fışkırmış, limonlar yerlere saçılmıştı. Bu güzel adanın bu kadar dert görmesi ne acıydı. Cumhurbaşkanı'na giderken, uçakta tanıştığım bir Kıbrıslının söyledikleri ise hâlâ kulağımdaydı. "Kıbrıslılar'da gizli stres vardır. Tapuya tapu diyemezler, adresine adres diyemezler, (Mersin 10 kodunu unutursan) ticarete ticaret diyemezler, memleketine, memleketim dedirtmezler.."
Cumhurbaşkanı Talat da üç yıl önce by-pass ameliyatı geçirmiş, bir kalp damarı değişmişti. O günden itibaren karı-koca, hayatlarında küçük bir değişiklik yapmış. Dünyanın neresinde olurlarsa olsun her cumartesi, deniz kenarındaki küçük evlerine gidiyor, pazar sabahına o küçük evde uyanıyorlar..
Oya Talat, kadın hakları savunucusu ve başarılı bir kimyager. Kutup'la beni Girne'deki tahlil laboratuvarında karşıladı. Kendi kullandığı otomobiliyle Lefkoşa'ya, köşke doğru yola çıktık. Şaşkındım. Çünkü etrafta ne koruma ne de polis vardı. Köşkün bahçesinden bir çalışma odasına geçtik, karşımızda Cumhurbaşkanı Talat vardı. Kamuoyu önünde göründüğünden daha sempatik ve sıcak Mehmet Ali Talat. Sohbetimiz iki buçuk saat sürdü. Bir ara, Kıbrıslı olan fotoğrafçı arkadaşım Kutup, Talat'a "İzmir'e bizi örgütlemeye gelmiştiniz," dediğinde, bir gülümseme yayıldı Cumhurbaşkanı'nın yüzüne. Devrimci günleri mi gelmişti aklına, yoksa örgütte birlikte siyaset yaptığı "Güzel ve akıllı kızdı" dediği Oya Hanım'a yazdığı aşk mektupları mı? "Bir kadınla konuşurken eskiden mahcup olurdum," diyen Mehmet Ali Talat, bir bira ısmarladıktan sonra Oya Hanım'a evlenme teklifi edebilmiş.. Şimdi her 29 Ekim'de mutlaka bir bira içip o günü daha özel anıyorlardır herhalde.. Çünkü 29 Ekim aynı zamanda onların evlilik yıldönümleri.
- Biriniz Kıbrıs'ın güneyinden, diğeriniz kuzeyindensiniz..
- O.T: Ben Baflıyım. Limasol'da doğdum. 1952'de doğduk. Eşim benden üç ay büyüktür. Doğduğumdan beri bildiğimiz, gördüğümüz sürekli bir çatışma ortamı, aynı ortamın içine biz de çocuk doğurduk.
- Ölüm tehlikesi yaşadınız mı?
- O.T: Tabii, saldırılara maruz kaldığımız bir dönemdi. Böyle kapalı bir ortamda yaşamaya başlayınca neredeyse okula gitmemek gibi bir durum bile olabilirdi. Babamın görevi nedeniyle Ercan'a yakın bir bölgeye tayin olmuştuk. Orada bir ortaokulda okudum. Sonra Mağusa'da lisede kimya öğretmenimin teşvikiyle kimyager olmak istedim. Aslında iyi de bir atlettim, 100 ve 800 metrede birinciliklerim vardı. Ama ODTÜ'yü kazanınca kimya bölümüne girdim.
- ODTÜ'de mi tanıştınız Mehmet Ali Talat ile?
- O.T: Evet. Tam hatırlamıyorum ama Kıbrıslıların derneğinde bir araya gelmesi söz konusuydu o günlerde.
- İlk görüşte aşk mı?
- O.T: Aynı örgütün içindeydik. Belki bir takım beğenilerin giderek çoğalması ile sevgimizi aşka döndürdük. Yani ilk görüşte aşk değil.
- Hatırlıyor musunuz birbirinizi ilk nerede gördüğünüzü?
- O.T: Hatırlamıyorum.
- M.A.T: Ama ODTÜ'de olduğu kesin. İlk görüşte etkilenme değil. O sıralarda bir siyasi biçimlenme yaşıyoruz. Belki ben biraz öndeyim Oya'dan.. Çünkü o zamana kadar insanların iyiliği, güzel yaşamak adına daha mutlu olmalarını arzulama dışında, bunun nasıl sağlanacağıyla ilgili ideolojik bir duruşum yok. Liseyi yeni bitirmişim. 68 kuşağı faaliyette, dolayısıyla onun etkisindeyim. Kıbrıslı Öğrenciler birliği var, çalışmalarına gıpta ediyoruz, kararlılıklarına, dünya görüşlerine. Ama 1971 Mart'ında 12 Mart muhtırası verildi. Bütün dernekler kapandı. ODTÜ'ye başladığımız dönemde jandarma operasyonu bizi rahatsız etti, neden operasyon yapılıyor, öğrencilerin üzerine ateş ediliyor?
- O.T: 5 Mart, ODTÜ'nün silahlarla yurtların tarandığı gün... Ağlıyoruz kız yurdunda. Kurşunlar geçiyor. Delik deşik olmuştu ODTÜ.
- M.A.T: Dolayısıyla o güçlükler içinde oluşuyor bizim dünya görüşümüz. Darbe gibi muhtıra veriliyor, ben o sırada İstanbul'a gidiyordum. Trenden indiğimde muhtıra verilmişti. Sonra biliyorsunuz her şey yasaklandı. Örgütlenme demokrasiye dönüşle birlikte 1973'te başladı. Seçimlerde CHP'yi destekledik.
- M.A.T: Kıbrıslı Türkler Ankara ve İstanbul'da örgütlüydü. Ankara tamamen dağılmıştı. Ortak arkadaşların da yardımıyla ilk derneğimizi kurduk 1973 sonunda.
- O.T: Üye olmak isteyen arkadaşlar var, görüşmeye başlıyoruz. O gece Mehmet Ali'yi gördüğümü hatırlıyorum, güzel konuşan, iyi teşbih yapan, gözlerinin içi gülen, sevecen ve az da utangaç olarak da hatırlıyorum. Örgütlenme için başı çeken bir Kıbrıslı Türk erkeğiydi.
- Ne zaman evlenmeye karar verdiniz?
- M.A.T: Önce tamamen sosyal ve siyasi çerçevedeydi ilişkimiz, zaman içinde ilgimi çekti. Bir kere bir yandan güzel bir kızdı, öte yandan akıllıydı. Diğer kızlardan daha aktif olarak işin içindeydi. Meraklı, okuyan biriydi. Artık 76 sonuna doğru, Oya ile eş ilişkisi düşünmeye başladım.
- Harekat sırasında Ankara'da mıydınız?
- M.A.T: Son yılım, mezun olup dönemedim tabii. Bütün Kıbrıslılar Dışişleri'ne gidip bilgi almaya çalışıyorduk. Bir grup erkek Kıbrıs'a gitmek için bastırıyorduk: CHP ile yakın ilişkimiz olduğu için o dönemde bize yardım etmeleri gerektiğini de düşünerek. Milli Savunma Bakanı Hasan Esat Işık'tı, onu da Yukarı Ayrancı'da parti binasında gördüğümü hatırlıyorum. Ne vapur, ne uçak seferleri var. Sonuçta kabul ettirdik. İkinci harekat başlamadan önce 1 Ağustos'ta arkadaşlarım ve annem çıkarma gemisiyle Girne kalesinin yakınlarına kadar geldik. Girne, Türklerin kontrolündeydi artık. Annem evine gitti, ben doğru birliğe gittim askerlik için teslim oldum.
İLİŞKİLİ HABERLER
Her sabah çocukların kahvaltısını ben hazırlarım
Yayın tarihi: 2 Mayıs 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/05/02/ct/haber,7864266F439B403FA4AE3D7D7DB53A12.html
Tüm hakları saklıdır.