İnsanın yanından Derin Mermerci'nin geçmesi...

Biraz Günay'da assolist izliyormuş gibi, biraz aniden eski sevgilinin potansiyel kız arkadaşıyla karşılaşmak gibi (Ne alakaysa... Öyle), saçma sapan bir hal işte insanın yanından aniden Derin Mermerci'nin geçmesi. Geçen hafta öğle yemeğinde Beyoğlu'ndayım. Beyoğlu Kallavi Sokak öğlen saatlerinde şahane... Sokağın yarısı 'Fıccın' masaları. 'Fıccın' yıllar önce mantıcı olarak açılmıştı sonra ev yemekleriyle mönüsünü genişletip yan yana dükkanları dizdi. Her gün en hafifinden, en lezzetlisinden yemekler çıkar Fıccın'da. Neyse, bu kadar Fıccın muhabbeti yeter herhalde. Arkadaşımda sokak masalarından birinde oturmuş yemek yiyoruz ki; bir parfüm dalgası yüzümüze vurdu. "N'oluyor? Günay'da mıyız, masamızdan Sibel Can mı geçiyor?" diye kafaları kaldırıyoruz. Meğer yanımızdan mini elbisesi, çorapsız bacakları, düz botları, hırkası ve kocaman koruması ile sosyetik genç kadın Derin Mermerci geçiyormuş.

ÇOK TUHAF SULARDAYIZ
O ne parfüm sürmek? O ne koku dalgasıyla gezmek Allah'ım! Bu kız haftada bir şişenin hakkından geliyordur kesin. Tabii asıl yazmak istediğim o değil sevgili okur. Biz, yani bizim Derin Mermerci görmüş halimiz! Onca havamıza, onca buralardan oluşumuza rağmen... Üç saniyede Derin üzerinde en fazla kusuru kim bulacak yarışmasındayız sanki. Düşününce "Ne ayıp" dedim kendi kendime... Bu medya insanı nasıl da yabancılaştırıyor, hainleşmek, eleştirmek ne kadar kolaylaşıyor. İnsanlık kapıdan nasıl da çıkıp gidiyor değil mi? Çok tuhaf sularda yüzüyoruz çok.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın