İstanbul sokaklarını gezmeyi sevenler, Vildan Atasever'in yazdığı hafta sonu programına bayılacak. "Önemli olan gittiğiniz yerde huzur bulmak," diyen oyuncunun Pierre Loti'den Mısır Çarşısı'na kadar gezi önerileri var..
Ekonomik krizle boğuştuğumuz bugünlerde hâlâ bir işe sahip olan şanslı insanlardan mısınız? Hatta çalışma şartlarınız hafta sonu kendinizi mutlu edecek, "Hâlâ yaşıyorum" demenizi sağlayacak ufak kaçamaklara müsait mi? O zaman 2009'un bu ilk cuma gününe ne kadar şanslı biri olduğunuzu düşünerek başlayın. Zira hafta sonları yoğun iş temposundan dolayı kendisine fazla vakit ayıramayan biri olarak sizleri fırsatını bulduğum zamanlar yaptığım hafta sonu planlarıyla baş başa bırakıyorum...
Zor bir haftanın ardından eve dönüş yolunda güzel bir hafta sonu düşlüyorsunuz. Öncelikle yılbaşı yorgunu bedenlerinizi dinlendirmek ve yeni yılın ilk hafta sonuna daha zinde başlamak için evde vakit geçirmeyi tavsiye ediyorum.
Yemek kitabından seçtiğiniz bir yemek yaparak akşamınıza başlayabilirsiniz.
Ardından izleyeceğiniz hoş bir film, oynayacağınız eğlenceli bir Tabu oyunu ya da bitmiş halini zevkle seyredeceğiniz bir puzzle yapmak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar...
Cumartesi sabahı geç kalkmamak için, huzurlu bir uykuya hazırsınız artık...
Günaydın! Dışarı atacağınız ilk adımdan önce boyutu ve özellikleri hiç fark etmez, fotoğraf makinenizi yanınıza almayı unutmayın.
Kendi 'o' anlarınızı yakalamak için. Cumartesi günü kahvaltıya Haliç'in büyüsünü seyredebileceğiniz ve ortamın yaydığı mistik huzurla güne başlamamızı sağlayacak Pierre Loti'ye gitmenizi öneriyorum.
Kahvaltınızı yaparken nefis manzara eşliğinde geçmişe yolculuk yapmaya hazır olun. Cenevizlilere, Osmanlılara...
Geçmiş zaman yolculuğuna devam etmek ister misiniz? Sizi Hasköy'e Rahmi Koç Müzesi'ne davet ediyorum... Ulaşımcılığın, mühendisliğin, iletişimin ve bilimsel aletlerin geçmişten bugüne yolculuğuna hoş geldiniz. Müzenin diğer tarafına geçip 'Minyatür Odalar' sergisine adımımızı atıyoruz... Her bir oda bir televizyon ekranından içeri bakıyormuş hissi uyandırıyor insanın içinde. Minyatür odalarının büyüleyici etkisini anlatmak içinse "Minyatürler, aynı çocukken oynadığınız oyuncaklar gibi, kendi dünyanızı yaratabilmek için eksik parçaları doldurduğunuz oyunlar gibi," diyor serginin sahibi Henry Kupjack.
Umarım sergi üzerinizde istediğim etkiyi bırakmıştır, zira şimdi 1660 yılında Turhan Sultan tarafından yaptırılan aktarlarıyla meşhur tarihi Mısır Çarşısı'nı gezmeye gidiyoruz...
Yeni Cami'nin önünde güvercinlere yem atıp onların özgürce kanat çırpmalarını 'o' anlarınıza katmadan çarşıya girmeyin isterseniz... Mısır Çarşı'ndaki gezimiz ve aktarlardaki alışverişimizden sonra Yeşilçam'ın iyi kalpli 'kötü adamının' kahvesine, Erol Taş'ın yanına gidiyoruz, Cankurtaran'da mahalle ortasında tren istasyonu manzarası olan bir kahvenin insanı nasıl iyi hissettirdiğini göreceksiniz. Erol Taş Kahvesi'nde ortada yanan sobaya yakın tahta bir iskemle bulun kendinize. Demli bir yorgunluk çayıyla, ustalarımızın resimlerine bakarken alaturka müzik eşliğinde Kemal Sunal'lı, Adile Naşit'li bir zaman tünelinden geçelim...
Haa bu sırada eğer karnınız acıktıysa kahvedeki Orhan Ağabey'in köftesinin tadına bakmadan kalkmayın derim... (Ayrıca selamlarımı da iletirseniz sevinirim) Çay, yorgunluğunuzu aldıysa haydi şimdi İstanbul'un en eski semtlerinden biri olan Beyoğlu'nun kalbi İstiklal Caddesi, nam-ı diğer Cadde- i Kebir'e... Çeşitli kültürleri adım başı yaşayabileceğiniz bu caddede, kimi zaman tramvayın "Burası İstiklal!" diye bağıran sesi kimi zaman da dükkânlardan gelen müzikle, kalabalığın içinde kendi sesimizi dinleyeceğiz...
Günün yorgunluğunu muhabbetle kapatmak isteyenler Çiçek Pasajı'nda fasıl müziği eşliğinde koyu bir sohbete dalabilir. Sohbetiniz bol olsun. Hâlâ hızını alamayanlar için de iyi bir tavsiyem var. Jolly Joker Balans'ta Mayday grubunu dinlemeye gidebilirsiniz... 80'lerin ve 90'ların müzikleri çaldığında dans ederken, yüzünüzde hafif bir tebessüm olması dileğiyle iyi eğlenceler.
Pazar sabahına evde kahvaltıyla başlayalım...
Sonrasında size en yakın sahili seçin ve denizin kokusunu içinizde hissederek yürüyüş yapın. Bu arada İstanbul Sokakları / 101 Yazardan 100 Sokak kitabını okuyabilirsiniz. Bunun yanı sıra günü sinemayla değerlendirmek isteyenler için gösterimde birbirinden değerli filmler var.
Hafta sonu rehberiniz olarak size son tavsiyem yüreğinizin götürdüğü yere gidin. Bu kimi zaman tahta iskemlede bir yudum çaydır kimi zaman da pahalı bir restorandaki akşam yemeği... Ama önemli olan gittiğiniz yerde huzuru yakalamak... İyi hafta sonları.
Yayın tarihi: 17 Nisan 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/04/17/cm/haber,644B27E579A54874AA2450EB0F671296.html
Tüm hakları saklıdır.