kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Nisan 2009, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Papazlar Allah'a inanmamaya başlarsa...

SADİ TEKELİOĞLU
Giriş Saati : 10.04.2009 09:47
Güncelleme : 10.04.2009 22:55
Yeni Haber
Size bu yazıda anlatacaklarım bir Batı başkentinden yazılmış hafif bir yazının çok ötesindedir. Eğlence amacı taşımamaktadır. Önce şöyle bir kaç cümle kuralım: Danimarkalı bir papaz Mevlana'yı keşfetti diyelim. Allah her yerdedir diyelim. Danimarka'da "Hıristiyan rahipler Allah'ın varlığına inanmak zorunda mıdır" diye sorular soruluyor, diyelim, ve yazımıza başlayalım.

Birkaç hafta önce ofisime giderken radyoda, sabah trafiğinde arabamı sağa çekmeme neden olan bir haber duydum. Danimarka'nın Odense şehrine bağlı bir kilisede görevli bir rahip, kendisi de rahibe olan eşi ile birlikte, Allah'a olan inançlarını kaybettiklerini belirterek psikolojik yardım almaya başlamışlardı.

Bu haberin üstünden fazla geçmeden televizyon haberlerinde de kilisesinin bomboş olmasından rahatsız olan ve cüppesini çıkarıp soluğu kasabanın meyhanesinde alana bir rahibin hikayesi anlatılıyordu. Rahibin meyhaneye gitmesinin nedeni susamış olmak ya da iki tek atmak isteği değildi. Rahip kiliseye gelmeyen cemaatin meyhaneyi hiç aksatmadığını görerek eline İncili kaptığı gibi meyhaneye gitmiş bir fıçı bira söyleyerek cemaate Allah'ın varlığını hatırlatmaya başlamıştı. Meyhane sakinleri ise "Nasıl onun işyerinde herkese yer varsa, burada da var" deyip rahiple kadeh tokuşturmaya başlamışlardı. Meyhane sakinleri rahibin ilk ziyaretinden çok memnun kalmışlar, onu yine gelmesi için davet etmişlerdi.

Danimarkalı rahipler bundan yaklaşık 10 yıl önce Helsingör şehrinde bir rahibin Allah'ın var olmadığını söylemesiyle gündeme gelmeye başladılar. Thorkild Grosböll, "Allah'ın var olup olmadığını tartışmamız gerekir" diyince Danimarkalı din adamları ayağa kalkmışlardı.

Yine geçen yıl bir başka rahip de kutsal kitaplarda tarifi yapıldığı şekilde bir cehennem yok demiş o da meslektaşları tarafından topa tutulmuştu.

Bundan yaklaşık bir ay önce de Allah'a olanm inançlarını kaybetmek üzere olan 80 civarında rahibin doğru yolu yeniden bulmalarını sağlamak için bir çalışma grubu oluşturulmuştu.

Son olarak da Kopenhag'ın ana tren istasyonuna bitişik Vesterbro semtinde sex dükkanları ve meyhanelerin camlarına, bu tür günah dehlizlerinde vakit geçirenlere bir şans daha vermek için üzerinde "ne olursan ol, gel" yazılı afişler asılmıştı. Afişleri astıran rahip ise "Bir kez günah işlemiş olmak, fuhuş yapmış olmak insanı dinden çıkarmaz. Hatayı tamir etmek için, tövbe etmek için hiçbir zaman geç kalınmamıştır" diyerek başlattıkları projelerini savunmuşlardı.

Bir rahip cemaatine ulaşmak için meyhaneye giderken başka bir rahip de meyhane ve fuhuş yuvalarından insanları kiliseye çağırmaya başlamıştı.

Tüm bu olaylar olup biterken dile getirilmeyen bir tek şey var. O da Danimarkalıların artık kiliseye gitmekten vazgeçtikler. BU yüzden geçtiğimiz yıl alınan bir kararla sadece Kopenhag'da 12 kilisenin kapanıp başka kültürel amaçlar için kullanılacağı açıklandı.

Tüm bu yukarıda bahsettiğim olayların biri dışında hepsinin son bir yıl içinde gerçekleşmiş olması gereçekten çok düşündürücü. Ne düşündüğümü ya da düşüneceğimi ben bilmiyorum, zira doğuştan kaydını sildirmezlerse Danimarkalılar halk kilisesine üye olarak doğuyorlar ve yaşamları boyunca gelirlerinin yüzde 2,5'unu da kilise vergisi olarak ödüyorlar. Bu Danimarkalıların nüfusa oranı ise yüzde 82.

Geçtiğimiz hafta neredeyse hergün bu ülkenin başbakanı Anders Fogh Rasmussen'in İstanbul'da özür dileyip dilemeyeceğini konuştuk. O da sonunda özür diledi: Karikatürler için değil de, konuşmasını yapmak üzere, omzu çıktığı için kolu askıda, podyuma çıkmak zorunda kaldığı için...