kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Nisan 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HINCAL ULUÇ
Hıncal'ın Yeri

Sanatçıyı sımsıcak kucaklamak..

Necip Fazıl'la Nâzım Hikmet'i birlikte kucaklayamamanın acısını çekmiş bir kuşaktanım.. Öyle bölünmüştük.. Bir fikre karşıysan, o fikri savunan sanatçıya da karşı olmak zorundaydın. Hayran olmayı geçin.. Oysa bizden evvelkiler öyle değildi.. Babamlar mesela.. Hem de nasıl, sağcı ve Türkçülerdi, cumartesi geceleri bizim evde kurulan masanın etrafında toplananlar.. Alparslan Türkeş.. Ahmet Ellezoğlu.. Tabii babam.. Gece yarılarına kadar Nâzım'ın şiirleri hem de ezberden okunurdu. Salkımsöğüt'ü, Bahri Hazer'i, dinleye dinleye ezberlemiştik o yaşımızda.. Ama Kaldırımlar'ı da dinlerdik..
Sonra devir değişti. Sanatçıya hoş görü bitti. Bitti de ne oldu?..
Bugün dünyanın tanıdığı en büyük Türk şairi Nâzım Hikmet, tartışmasız.. Ama ona siyasal görüşleri yüzünden yaptıklarımızın ayıbını hâlâ temizleyebilmiş değiliz.. Kuvayi Milliye ve Memletimden İnsan Manzaraları şairini vatanına, İstanbul'una hasret göndermenin vicdan acısını silebildik mi, son yıllardaki tüm çabalarımıza rağmen?.
Peki ders aldık mı?..
Sanatçıların siyasal fikirlere sahip olmalarını, ülke yönetimi üzerindeki görüş ve eleştirilerini açıklamalarını hazmedebiliyor muyuz?.
Amerika'da yapılan başkanlık seçimlerinde, Hollywood ünlülerinin hangilerinin Demokrat, hangilerinin Cumhuriyetçi olduklarını nerdeyse ezberledik. Peki ülkemizde yapılan seçimler sırasında, görüşlerini, partilerini, adaylarını açıklayan kaç sanatçı çıktı?..
Neden?..
Fazıl Say'ı topa tutmak nerdeyse moda oldu.. Yılın ortalama 200 gecesi, genelde yurtdışında bir yerde "Türk" diye konser veren, Türk'ün adını beş kıtaya taşıyan ve yücelten, dünyanın her yerinde plakları satılan bir sanatçı o.. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın tüm bütçesinden fazla tanıtımı tek başına yapıyor..
Ona minnet, ona şükran borçluyuz.. Onu sımsıcak kucaklamamız gerekir.. Öyle mi yapıyoruz peki?.
Hayır..
Bir lafına, bir cümlesine, bir görüş, bir fikrine takılıp saldırıyoruz. Saldırmayı marifet sanıyoruz.. Hatta Fazıl'a saldırınca, kendimizi belki Fazıl kadar büyük sanıyor, böbürleniyor ve babalanıyoruz. Hatta eşten, dosttan alkış bekliyoruz.. "Fazıl'a nasıl geçirdim, gördünüz mü?.."
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'la konuştum uzun uzun.. "Nâzım'ın sırtından para kazananlar" diye Fazıl'ı itham edince sert bir eleştiri yazmıştım. Hemen aramıştı..
Anlattım.. Sanatçının, bu ülkeye böyle artı değerler kazandıran bir sanatçının, ne kadar aksi, ne kadar ters, hatta ne kadar çılgın fikirleri olursa olsun, hele de o ülkenin Kültür Bakanı tarafından sımsıcak kucaklanması gerektiğini anlattım..
Dünyanın her yerinde, hele böyle dünyaya mal olmuş sanatçıların nasıl sivri dilli, nasıl kaprisli, hatta nasıl çekilmez olduklarını, buna rağmen ülkelerinde nasıl sahiplenildiklerini, nasıl hoşgörüyle kucaklandıklarını anlattım.
Sanırım Sayın Bakan'ı bir ölçüde ikna da ettim..
Ama kendi meslektaşlarımı ikna etmem zor..
Bir yandan "Bu ülkede siyaset belli bir kitleye, hele de hayatta hiçbir şey olamamışlara bırakılacak değildir" diye ahkâm kesecek, aydınları siyaset meydanına davet edeceksin. Öte yanda, tüm bilgi, görgüsü ile konuşanları, sırf seninle ayni fikirde değil diye yerden yere vuracaksın..
Fazıl'ın ayak basmadığı ülke yok.. Gittiği ülkede, otele kapanmıyor, hayatı otelle konser salonu, provalarla konserler arasında geçmiyor.. O ülkenin en önde gelen kişileriyle, devlet başkanları, devleti yöneten adamlarıyla tanışıyor, konuşuyor.. Sokaktaki insanıyla sohbet ediyor. Dünyayı tanıyor, dünyayı biliyor.. O zaman bir dünya görüşü de oluşuyor.. Bu görüşü kendisine saklamıyor. Açıklıyor..
Katılır, katılmazsınız.. O ayrı..
Ama iki şeyi yapmanız gerek..
Bir.. Fikirleri ne olursa olsun, hele böyle uluslararası sanatçıları sımsıcak kucaklamak..
İki.. Hele bilgi ve görgüleri ile aydın düzeyine ulaşmış sanatçıları özellikle, ülke sorunları konusunda konuşmaya teşvik etmek.. Size ters fikirler söyleseler de..
Biz tersini yapıyoruz..
Susup oturanlar baş tacımız.. Ama Necip Fazıl, ama Nâzım Hikmet, ama Bedri Baykam, ama Fazıl Say gibi konuştun mu, yazdın mı, hatta vatan hainisin..
Hangisi vatan haini sizce.. Konuşan mı?.. Konuşanı konuştuğuna pişman eden mi?.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın