Efendim, bu 'rep' âlemi işine daha sonra tekrar dönmek kaydıyla ara veriyorum, zira hafta boyunca da kod adı Sagopa Kajmer olan 'repçi'nin 'hayran'ları, 'fan'ları, 'fun'ları, birbirinin aynı taciz mesajları yollayarak ilgimi iyice 'repçilik' müessesesine çekmeye devam ettitiler; kısa bir aradan sonra 'repçi'lerimizle teker teker ilgilenmeyi sürdüreceğim... 'Kısa ara'nın sebebi, memleket semalarında yaşanan diğer 'doğaüstü' olaylar tabii... Malumunuz, Mehmet Ali Erbil cilalı medya devrinin en acayip simalarından biri. Ekrandan canlı canlı küfür ettiği de vakidir, yayına çıkardığı ibişlerin pantolonlarını indirdiği de. Hatta Tuğba Özay'ın elbisesini çekiştirip üzerinden göğüslerine baktığı bir televizyon karesi internette dolaşan meşhur fotoğraf kareleri arasında yerini çoktan almıştır... İşte esas insani faaliyeti bu minvalde gelişen, yani tüm hayatını bir 'şov' alanı olarak kullanmayı düstur edinmiş olan 'Memedali Bey', geçenlerde iktidar otobüsünün feribotu 20 dakika bekletmesinden yola çıkarak ana muhalefet vazifesi üstlendi ve isyan bayrağını çekti.
NİYE BENİ 20 DAKİKA BEKLETTİLER? Tabii kendisi Ankara caddelerinin her askeri, mülki, siyasi ve diplomatik erkan geçişlerinde halkımızın cadde ortasında çatır çatır bekletildiğini; İstanbul'da, 'Papa ziyareti' başta olmak üzere her mühim Kapalıçarşı- Sultanahmet gezintisinin bir 'tıkanma' felaketine yol açtığını falan muhtemelen bilmediğinden, 20 dakikalık 'bekletme'nin devletimiz bakımından gayet makul bir 'bekletme süresi' olduğunu bilememiş. Ve muhtemelen, "Devlet beni niye 20 dakika bekletti?" çıkışı hayatta giriştiği tek ciddi muhalefet işi olduğundan, kendisinin hapsedileceği sanısına kapılmış. Cezaevine kendisi için don götürmemizi beklediği yönünde ifadeleri kullanması bundan kaynaklanıyor olmalı... Yani kıymetli okurlar, bu da oldu ve bu yaştan sonra Mehmet Ali Erbil kendisini ana muhalefet lideri sanmaya başladı. Bir de seçim münasebetiyle kulağına su kaçırılan 'eşek' muhabbetinden replik çalabilirse, ortamda tam bir çeşni vazifesi görecek ve seçimin son haftası böylelikle tarihi bir hüviyet kazanacaktır. Çünkü değerli iktidar ve muhalefet liderlerinin, hayvanın mecazi karakteri ya da en fazla semeriyle birbirlerine gönderme yaptığı 'eşek' muhabbeti, 'Memedali Bey'in hadiseye dahil olmasıyla birlikte, kuvvetle muhtemeldir ki, anatomik bir muhteva kazanacak ve çarşı-pazar iyice karışacaktır. Hayır, mevzu o değil, bir de partisinin amblemi eşek olan Obama nisanda Türkiye'yi ziyaret edecek ya, diplomatik rezalet ihtimalini hiç yabana atmayalım derim...
ZORAKİ GÜLME STİLİ Neyse efendim, Memedali Bey bir kere daha gündeme geldikten sonra durmayacaktı elbet. Kendisine mikrofon uzatılınca ortaokul talebelerini kıskandıracak kıymette şakalar yapıyor, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü ya, ben de bundan sonra 31 Mart'ı Dünya Erkekler Günü ilan ediyorum, eki, eki," diye o artık toplumumuz açısından katlanılmaz hale gelmiş olan zoraki gülme stilini ekrandan yüzümüze ittiriveriyor. Neymiş, '31 Mart' lafı böyle insanın ağzını dolu dolu yapıyormuş. Tam 'Erkekler Günü'ne uygun bir tarihmiş, falan... Boş ağızlarını '31 Mart'la doldurmak isteyen ve o günü 'Erkekler Günü' ilan etmeye heveslenen 'çok erkek' başka bazı arkadaşlar 'Memedali Bey'e eşlik eder mi bilinmez ama ben Memedali Bey'in nereye kadar devam edebileceğini merak ediyorum hakikaten... N'olur Memedali Bey, bize birazcık yardımcı olun, sınırlarınızı açıklayın. En fazla ne yapabilirsiniz? Kaç yaşınıza kadar bu 'şaka'lara devam etmeyi planlıyorsunuz?.. Hürmetlerimi sunarım...
Yayın tarihi: 28 Mart 2009, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/28/ct/haber,88A7B7707A4F4C4483F103E7F49619A1.html Tüm hakları saklıdır.