Aşık Veysel'i Anma ve Ozanlar Haftası'na kayıtsız kalmayanlar arasında atv'nin 'Yaşamdan Dakikalar' programı ile beraber, TRT de vardı. Cuma günü TRT 1'de yayınlanan Mehmet Duranoğlu imzalı, Can Dündar'ın hem danışmanlığını yaptığı hem de seslendirdiği 'Küçük Dünyam: Aşık Veysel' belgeselini ilgiyle izledim. Bu arada TRT arşivinden ilk kez günışığına çıkan görüntüler de vardı. Bu vesile ile son günlerinde Aşık Veysel'i karşılarına oturtup, onunla dizi röportajlar yapan ve bu altın değerindeki kayıtları arşivlere kazandıran TRT'nin eski çalışanlarını da kutluyorum. Veysel'in tanınmasını sağlayan olayın 'alçak gönüllülüğü' olduğunu bu belgesel sayesinde öğrendim. Dönemin Sivas İl Maarif Müdürü, büyük edebiyatçı Ahmet Kutsi Tecer, Sivas'ta bir Aşıklar Haftası düzenlemiş. Gelen aşıklara da 10-15 lira gibi mütevazı bir harcırah vermiş. Diğerleri paranın azlığından yakınırken, o dönem kimsenin tanımadığı bizim Aşık Veysel, "Ben bunu almam" diye tutturmuş: "Hem bize değer verip, buralara kadar getiriyorsunuz, hem de para veriyorsunuz, bu nasıl iştir?" demiş. Aşık'ın bu hali Tecer'i çok etkilemiş ve o günden başlayarak elinden tutmuş. Veysel'in içindeki en büyük ukdenin Atatürk'ü görmek olduğunu bilmeyen yok. Hikayesi de pek hazin. Can yoldaşı İbrahim ile beraber Atatürk'ü görmek için Sivas'tan Ankara'ya yola çıkmış. Konakladıkları yerlerde çalıp, söyleyerek tam üç ayda Ankara'ya ulaşmışlar. Kopan saz tellerini yenilemek için çarşıya inmek istemişler ama o gün İran Şahı, Ankara'yı ziyaret edeceği için, işgüzar görevliler kılık kıyafeti pek de yerinde olmayan bu iki köylüyü çarşıya sokmamışlar. Bu arada Veysel, Ankara Radyosu'na konuk olmuş. Öyle bir çalıp, söylemiş ki, dinleyen herkes hayran kalmış. Bir halk müziği tutkunu da Veysel'i o akşam radyodan alıp, evinde misafir etmiş. Tabii bizim Veysel, o anda 'hayatının fırsatını teptiğini' bilememiş. Zira o gece Atatürk radyoya haber gönderip, dinlediği ozanın huzuruna getirilmesini istemiş. Ne yazık ki o gece Veysel'e ulaşamamışlar. Ertesi sabah durumu öğrenen Veysel, radyo müdürüne gelen çağrı mektubunu da yanına alıp, Köşk'ün yolunu tutmuş. Yavere mektubu verince, şu yanıtı almış: "O bir zevk anıydı, şimdi mesai zamanı. Gerekirse biz seni buluruz..." Veysel o anı hiç unutamamış.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 25 Mart 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/25/gny/haber,3717A3770799407FBFEF4CFCF4367D35.html
Tüm hakları saklıdır.