Sabah sabah bu zırıldayan benim "Hüüüüü" Bu da doktor abla: "Ayşe Hanım üzüntünüzün sebebi nedir?" Vallahi bir doktorlarda bu numara var, bir de annelerde. Yüzünüze bakıp "Neyin var?" dedikleri anda önce çeneniz titriyor, sonra yalandan gülmeye çalışıyorsunuz (acaba durumu kurtarır mıyım hesabı), olmuyor ve huzurlarınızda gözyaşları pıtır pıtır dökülüyor. Öyle bir sihir onlardaki... Artık mesleklerinden dolayı duyduğunuz güven mi, 'bu beni satmaz kimseye anlatmaz' hissi mi nedir bilemiyorum. Bir doktor gözlerime bakıp derdimi sordu mu koyveriyorum. Yine doktordayım, sebep yine şu kırmızılıklar. Önce geçmiş numarası yaptılar, iki-üç gün aynalarla barıştım. Derken iki sabah önce, yine kızamıklı çocuklar gibi uyandım. İlaçla geçmiyor, losyonları sür sür etki etmiyor. Bana neler oluyor? İçimin arızalandığı yetmiyor, Allah sanki bana ceza veriyor...
HASTALAR DİNLEMİYOR Al sana düdük Ayşe, o çok önem verdiğin dışın bozulsun da, sıkıysa kendini dikkate alma. Ruhuna kötü davranıyorsun ya, dışına kayıtsız kalamazsın asla. Koştum sabahın köründe doktora. Yine kontrolden geçiyorum, uzun uzun anlatıyor doktor abla. Oysa benim gibiler, doktorların söylediklerinin yüzde ellisini bile dinlemiyorlar. Benzetmek gibi olmasın da falcılar misali. Hani falcıya gidersin kadın bir saat anlatır, sen sadece duymak istediğin kısmı dikkatle dinlersin; gerisini de anında silersin ya... Misal, asıl soru; "O bana geri dönecek mi?"dir. Sana işini, parayı, falan anlatırken içinden, "Hadi ya cevap versin, cevap!" diye tepişirsin. Cevabı beğenmezsen de evirip çevirip soruyu bir daha, bir daha sorarsın. Neyse, doktorda da halim aynen öyle. Kadın sebepleri, alerjileri falan anlatıyor bense tek bir şey bilmek istiyorum "Nasıl geçecek?" İlacı yaz da gidelim be abla. Ama her zaman ilacı yaz da gidelim olmuyor. Doktor abla konuşuyor, konuşuyor ve şöyle soruyor: "Ayşe Hanım neyiniz var, bütün bunları tetikleyen bir sıkıntınız, unutamadığınız bir şey olmalı?"
PSİKOLOG İSTEMEM Sessizlik ve benden çıkan tek ses "Hüüüü!" "Bir psikologla konuşmak ister misiniz, anlatır rahatlarsınız, yardım alırsınız..." "Yardım mardım istemiyorum ben, kimseye bir şey anlatmak da istemiyorum. Kimse beni anlamıyor. Paralarım boşa gidiyor!" İşte aynen böyle düşünüyorum... Kimse işe yaramıyor, antidepresanlar yara sarmıyor, arkadaşlarımı aynı sorunlarla bıktırmak istemiyorum, maskemi takıp geziyorum, varmayın üstüme. "Peki bu kızarıklıklar ne olacak doktor hanım?" Kadın sanki iki saattir boşa konuşmuş gibi. Derin nefes alıyor ve şöyle buyuruyor: "Mutlu olmanız lazım Ayşe Hanım, gülün, kafanızı dağıtın ve mutlaka psikologla görüşün." Kafa sallıyorum... "Numarasını vereyim mi psikoloğun?" Doktorun yüzüne bakıyorum "İstemem" diyorum. Ve hastaneden kaşına kaşına çıkıyorum. İyi de ben ne istiyorum? Hafta sonu bunu düşünüp, pazartesi bildireceğim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
İçi kaşınanın dışı da kaşınırmış
Yayın tarihi: 20 Mart 2009, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/20/gny/haber,A5C9E3ACEDA9420EBB2080183BC73EA2.html
Tüm hakları saklıdır.