kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
13 Mart 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Alican Yücesoy, fazla hırslı olmadığını söyledi: Kendi halimde işimi yapıp, paramı kazanıp, evimde keyif yapmak en büyük mutluluğum. Huzurlu yaşamak benim için çok önemli.

Parasız kalmak beni hiç korkutmuyor

12.03.2009
Ekonomik krizden 'ruhen' olumsuz etkilendiğini söyleyen Alican Yücesoy: Hayatımız tüketim üzerine kurulu olsa da, parasız kalmak beni hiç korkutmuyor..
Geçtiğimiz yıl 'Zoraki Koca' dizisiyle dikkat çeken genç oyuncu Alican Yücesoy, şimdilerde atv'nin izlenme rekorları kıran dizisi 'Adanalı' ile hayran kitlesini genişletiyor. Çocukluğundan beri oyuncu olma hayalleri kurduğunu belirterek, "Hiçbir zaman düzenli bir işte çalışmayı düşünmedim" diyen Yücesoy; hakkında merak edilenleri Cosmopolitan dergisinden Özge Zeki'ye anlattı.

ALİCAN YÜCESOY FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

'SEN YAPARSIN' DEDİ
* Televizyon çalışmaları nasıl başladı, hangi projelerde yer aldınız?
2002 yılında tiyatroda Sinan Albayrak'la tanıştım. O da üç-dört sezon boyunca bizimleydi. 'Televizyonda iş yapmak ister misin?' dedi, ben de 'Bilemiyorum, tiyatro için geldim, daha onu bile çözemedim' dedim. 'Sen yaparsın' dedi ve beni bir kasting şirketine götürdü. Bir yıl sonra 'Ülker Kremini' reklamında oynadım. Ardından 'Pilli Bebek' adında bir diziye başladım, üç bölüm sürdü. Sonra, 'Sessiz Gece' diye bir diziyle devam ettim. Tiyatroyu aksatmayacak işleri seçiyordum tabii. Sonra sinema filmlerinde rol aldım. 'Son Osmanlı Yandım Ali', 'Umut Adası' ve en son rol aldığım 'Dinle Neyden' var. Bir de 2 Eylül adında kısa metrajlı bir filmde oynadım. Geçen yaz 'Zoraki Koca' adlı dizide oynadım, 29 bölüm devam etti. Şimdi de 'Adanalı'da oynuyorum.

KENDİMİ HİÇ İZLEMEM
* 'Adanalı' çok izleniyor. Türüne komedi diyebilir miyiz?
Dizinin türüne fantastik, komedi ve aksiyon diyebiliriz. Şiddete dönüşen bir aksiyon yok bizde. Yani silah sahneleri olsa da kimse ölmüyor. Repliklerle kovalamaca sahneleri eğlenceli görünüyor. Tabii çekimler sırasında çok emek veriyoruz ama çok fazla olumlu eleştiri alıyoruz, buna değiyor.

* Televizyonda kendinizi izler misiniz?
Pek izleyemiyorum. Kendime çok takıyorum. Oyunculuk bence zaten keşkelerle dolu. Hiçbir zaman tam anlamıyla memnun olamıyorsun kendinden. Ama ailem beni izleyince mutlu oluyor. Filmlerin galalarını annem ve babamla beraber izliyoruz.

YOLDA LAF ATIYORLAR
* Yakışıklı olmak yapımlarda rol almayı kolaylaştırıyor mu?
Muhakkak kolaylaştırıyordur ama mesela ben izleyici olsam her yapımda kusursuz güzel yüzler görmek istemem. Bir hikayenin izleyiciye, seçilen kişiler bakımından da inandırıcı gelmesi lazım. Ama nihayetinde bu tabii ki bir görsel sanat ve estetik kaygı taşımak zorunda... Dünyada da böyle... Mesela Amerika'da herkes şişman ama filmlerdeki kadınlar çok güzel, erkekler de çok yakışıklı. Herkes gayet formda görünüyor.

* Yolda yürürken diziyle ilgili sizinle konuşmak isteyenler oluyor mu? Size tepkiler nasıl?
Genellikle rolüme dayalı olarak bir şeyler söylüyorlar. Bir de çekimlerden sonra her akşam eve gelip köpeğimi gezdiriyorum. Genelde sokakta bana ve köpeğime çok laf atan olur.

MUTLU OLAMIYORUZ
* Herkesi sarsan ekonomik kriz sizi nasıl etkiliyor?
Ruhen etkiliyor. Etrafımda duyarsız insanlar görmek beni mutsuz ediyor. İnsanları cahilleştirme politikası yürütülüyor sanki. Kimse okumasın, hiçbir şey yapmadan yaşasınlar isteniyor. Çalışsınlar ama hiçbir şeyi bilmesinler. Kimse okumuyor, araştırmıyor. Biz gününü ya televizyon karşısında ya da alışveriş merkezinde geçiren bir kuşağız. Bütün hayatımız tüketim üzerine kurulu. Mutluluğu başka şeylerde arıyoruz, o olmayınca da mutlu olamıyoruz. Parasız kalmak beni hiç korkutmuyor. Ben kendimi bu tip kaygılardan sıyrılmış olarak görmek istiyorum. Yani mutluluğum benim için en önemlisi.