Aynı ülkenin
ayrı gezegenlerinde yaşayan iki tanıdık isim. Biri, klasik ve modern müziğin son yıllardaki en başarılı temsilcisi. Enbe orkestrasıyla, keman sesini zulüm görenlerle, kulağı ve beyni pas tutanlara endorfin enjekte etmeye çabalayan, Behzat Gerçeker. Diğeri, tanınmış ve başarılı bir yazarımız. Kalemiyle, muhafazakar kültürün acılarını, şeriatla değil demokrasi kılıcıyla kesip atmaya çalışan, Ahmet Hakan. Bu iki Türk elitinin yaptıklarını ve yazdıklarını, uzunca bir zamandır takip ederim.
Basit de bir nedeni var: İkisi de tenis sporuna karşı reaksiyon verebilen isimlerdir.
Behzat'ın tenisle ilgisi sevgi üzerinedir. Ve çok da iyi, sağlıklı bir veteran tenisçidir. Tenisin hem kültüren hem de mucizevi sonuçlar doğuran egzersiz özelliğini çok iyi kullanır. Kullanmakla da kalmaz, orkestrasındaki kemancıdan piyanistine kadar herkese, tenis oynasınlar diye raket hediye edecek kadar misyoner tavırlıdır. Geçenlerde Ferhat Göçer'i de tenise başlatmış.
TENİS YAŞAM BİÇİMİ
Gittiği her müzik programında, mutlaka ama mutlaka tenisten ve spordan bahseder. Tenisin kendi yaşamındaki başarı oranını nasıl yukarıya doğru yükselttiğini örnekleriyle anlatır. Behzat için geçen zaman içinde şuna ikna oldum ki; O ülkesindeki insanlara, sadece bu ülkenin değil, bir dünya insanı olduklarını tenis ve müzikle hissettirmeye çalışıyor.
Ahmet Hakan'ın tenis ile ilgisi ise ideoloji üzerine. 2001 yılındaki bir yazısında, tenis oynayanları, dejenerasyona uğramış lümpen kimlikler olarak anlatmıştı. Bir başka yazısında; Köy enstitüleri ve köylünün kültürel gelişimini şöyle kaleme almış;
"Bir 'Anadolu aydınlanması' düşlüyorlardı. Piyano çalan, tenis oynayan, Gogol okuyan, tiyatro yapan köylü tipini ortaya çıkarmak istiyorlardı. Enstitü sayesinde köylerdeki sefalet yenilecek, gerilik ortadan kalkacak, feodal ilişkiler son bulacaktı. Bir büyük 'kültür ihtilali' gerçekleşecekti." TENİS İHTİLAL ARACI MI!
Ahmet Hakan'ın yazdıklarından da şunu anlıyorum: Tenis sporu, "Kültür ihtilali" gibi ideolojik işlerde (özellikle köylüler üzerinde) etken bir araç! Yıllardır tenise
"zengin sporu" yakıştırması, bu bakış açısından türetilmedi mi? Ahmet Hakan ve onun gibi düşünenler gün geçtikçe azalıyor.
Raket salladıkça endorfinle dolan mutlu beyinler çoğalıyor. Bu mutlu azınlığa katılması için bir raket de Ahmet Hakan'a gönder be Behzat kardeşim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Yayın tarihi: 7 Mart 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/07//yavuz.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.