Orgeneral Hurşit Tolon'un ses kayıtları da internete düştü. Kayıtlarda Tolon'un şu sözleri yer alıyor:
"Savcı yazmış... Ne savcısı, sen kim oluyorsun... Sen kimsin lan bana yazıyorsun... Sen kimsin? Doğru oraya, aha oraya. Kendi doğurduğu bebeği yetimhaneye vermektir teğmeni bunlara teslim etmek. Teğmenini teslim eden ordu olmaz. Ordu komutanına diyorum ki, o paşayı cezaevinde tutmak ihanet demektir. Selimiye'ye yeniden otursam, kurmay başkanına derim ki, aç Cengiz Aykut'a (İstanbul Cumhuriyet Savcısı Aykut Cengiz Engin) de ki, GATA'dan bir heyet gönderiyoruz, Koşuyolu'na, hastamızı almaya geldik. Haydi şimdi o çevik kuvvetle durdursun. Haydi gücünü göreyim." 28 Şubat döneminin Genelkurmay 2. Başkanı Org. Çevik Bir de, Tolon ile aynı kafadaydı. Zaman gazetesinin ortaya çıkardığı, benimle ilgili belge, o tavrı gözler önüne seriyor. (5 Mart 2009-Zaman) 28 Şubat sürecinde, hakkımda Türk Ceza Kanunu'nun 159. maddesinden
"TSK'ya hakaret" gerekçesiyle, çeşitli davalar açıldı. Zaman gazetesi, Zeytinburnu Cumhuriyet Savcısı Azmi Ergezen'in takipsizlik kararı verdiği iki yazımı gündeme getiriyor. Biri,
"Vesayet rejimine karşıyız", diğeri
"Yeter söz milletin" . Bilirkişi
"suç unsuru yok" demiş, savcı takipsizlik kararı vermiş ama Çevik Bir, sonuçtan memnun kalmamış; üzerinde
"gizli" ibareli itiraz yazısı yollamış Zeytinburnu Adliyesi'ne. Bu yazıda,
"Gereği yapılmak üzere en yakın ağır ceza mahkemesi başkanlığına gönderilmesini rica ederim" deniliyor. Yani, Çevik Bir, talimat veriyor savcıya. Dosya, Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gidiyor. Bu mahkeme de, savcının takipsizlik kararını onaylıyor. Bu defa da, Genelkurmay, aynı yazılar sebebiyle, beni, Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne şikâyet ediyor.
Yargı mensuplarına Genelkurmay'da brifing verilen bir dönemde, Çevik Bir'in bu tavrını doğal karşılamak gerekir. Anayasanın 138. maddesine göre,
hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Ama kimileri, kendilerini anayasadan da üstün görmekteydi. 28 Şubat, demokrat kafalı insanlara vurdu geçti. Ve maalesef, birçok meslektaşımız, o tarihte, bunu sevinçle karşılıyordu. Fazilet Partisi'nden milletvekilliğim düşüp, dokunulmazlığım kaldırıldıktan sonra, Zafer Mutlu yönetiminde olan Sabah gazetesi manşetten şu haberi yayınlamıştı:
"Hesap zamanı... Ilıcak hakkında 11 fezleke hazırlandı ama dokunulmazlık zırhı nedeniyle, hiçbir dava açılamadı. Ilıcak sonunda kazdığı kuyuya düştü. Hem Fazilet'i kapattırdı, hem de dokunulmazlığını kaybetti. Şimdi o hakaret ve iftiraların hesabını verecek. 11 ayrı davadan 72.5 yıla kadar hapsi isteniyor." (24 Haziran 2001-Sabah)
Bütün o davalardan beraat ettim. Çünkü hiçbirinde hakaret unsuru bulunmadı.
"Keser döndü sap döndü, gün geldi hesap döndü" demekle yetineceğim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Bir'den Tolon'a... Hep aynı
Yayın tarihi: 7 Mart 2009, Cumartesi
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/07//ilicak.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.