"Aslen Ürdün yemeği olup, aslen Filistin yemeğidir. Aslen İsrail yemeği olduğuna da inanılan falafel, aslen Yemen mutfağındandır, ancak asıl Cezayir'den, aslında Libya'dan çıkmadır." Ekşi Sözlük'te 'felafel' yazınca çıkan yazılardan biri bu. Buradan da anlaşılacağı üzere Ortadoğu'ya mal olmuş bir yemek çeşidi diyebiliriz felafel için. Araplar 'felafel' diye telaffuz ediyor, ancak Türkiye'de pek çok kişi 'falafel' diyor. Biz orijinali kabul ederek yazının geri kalanına 'felafel' diye devam edelim. Felafel, özellikle vejetaryenler için lezzetli bir alternatif. İçinde nohut, soğan, patates, sarımsak, maydonoz ve çeşitli baharatlar var. Hepsi yoğrulup küçük yuvarlak köfteler haline getirilip kızartılıyor. Felafeli İstanbul'da yiyebileceğiniz nadir yerlerden biri Talimhane'de, Şehit Muhtar Caddesi'ndeki Felafel House. Filistinli bir baba-oğulun işlettiği küçücük mekanda az ama öz lezzetleri, uygun fiyatlara yiyorsunuz. Felafel dışında humus, tabbule, ful gibi yine Ortadoğu'ya özgü yemekler, ayrıca çorba, köfte, tavuk gibi klasikler de var. Biz, mekandaki mönüler içinden, özgün yemeklerin hepsini tadabileceğimiz kapsamlı bir mönü seçtik. Süzme mercimek çorbasıyla başladık, oldukça lezzetliydi. Sadece biraz soğumuş olarak servis edildi. Ardından büyük bir tabakta felafel, humus, humusun üzerine konmuş ful ve yanında tabbule geldi. Humusu zaten Türkler de iyi bilir. Tahinle yapılan bir çeşit mezedir. Ful ise bizim favanın sıcağı diyebiliriz. Baklayla yapılıyor ama favaya göre daha akışkan bir kıvamı var. Tabbulede ise nane ve maydonoz çok ince kıyılıyor, içine çok az ince bulgur, doğranmış domates konuyor. Hafif limonlu bir salata bu. Tarz olarak kısırı andırıyor ama bulguru çok az olduğu için tadı farklı. İki kişi, içtiğimiz portakal suları da dahil toplam 25 TL ödediğimiz Felafel House'da yediğimiz her şey lezzetliydi. Humus ve üzerindeki ful'ün üzerine zeytinyağı gezdirilmişti. Felafelin yanında da tahina ve şatta dedikleri iki çeşit sos geldi. Tahina zeytinyağı, limon; şatta ise yağ, biber ve salça ile yapılıyormuş. Masada ise tuz, kimyon ve özel karışım bir baharat duruyordu. Sorulan her soruya genç garsonlar samimiyetle yanıt veriyor, hangi yemeğin içinde neler olduğunu anlatıyorlar. Kapıdaki Arapça yazılardan İstanbul'da yaşayan Arapların da ilgi gösterdiği anlaşılan mekanda Batılı turistler de dikkat çekiyordu. Tek dezavantajı, burası bir büfe olduğu için yemekleri çabucak yiyip kalkmak durumunda hissetmeniz. Ama zaten felafelin tüm dünyadaki tarzı da bu. Tel: (0212) 253 77 30
Yayın tarihi: 6 Mart 2009, Cuma Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/06/cm/haber,5E27051D7B9749B2AFCD5F8F177F6DAC.html Tüm hakları saklıdır.