Oscar ödüllerini nerede ise toptan kaldıran Slumdog Millionaire filmini seyrettin mi?.." diye başlamış mektubuna Nuyan Ağabey. (Yiğit. Londra'da yaşayan çok sevgili gazeteci ağabeyim.). Sonra da anlatmış.
"Sinemanın kapısından girdim, kendimi 20 sene öncesinde buldum. Bombayşimdiki adı ile Mumbai'de, Tac Mahal'in bulunduğu Agra.Delhi ve Banglore sokaklarında filmin kahramanı Cemal Malik ile birebir yaşadım.
Hollywood'dan sonra sinemanın en güçlü alt yapısına sahip Hindistan'a Londra'dan Danny Boyle adında bir filmci koltuğunun altına basit bir senaryoyu alıp gitmiş, rejisörlüğünü de yaptığı filmi hiç dekor inşa etmeden, gerçekteki yaşamı da figüran ve ekstra olarak kullanıp çekmiş.. Kısmen doğal, kısmen doğaçlama bir eser yaratmış. Filimde yok yok... Cinayet, aşk, kız kaçırma, mafya, polis dayağı, kovalamaca, hırsızlık, sefalet, pisliğin ağababası, lüksün ihtişamı, karaborsa, trafik rezaleti, trenlerin yük vagonlarında ya da vagonların üstünde kaçak seyahat tehlikeleri.... Ne ararsan var. Bir TV yarışması olan "'Kim milyoner olmak ister"' deki sorular da sinema seyircilerinin kolayca bulabilecekleri türden seçilmiş. Artistler çocuk. Bunların rol yapmalarına zaten gerek yok. Normal yaşamlarını sergilemeleri yetiyor da artıyor bile. Rol yapma büyüklere bırakılmış. Rollerde de süre kısa tutulduğundan fazlama zorlama bulunmuyor, yani rol kesme yok. Görmediysen mutlaka gör." Gittim. Film aynen Nuyan Ağabeyin dediği gibi..
Ben özetlersem eğer..
Tam bir 21'inci yüzyıl masalı.. Yarışmaya paralel bir yaşam anlatımı olarak düzenlenmiş çekimler harika.. Müzik harika.. İnsan bir filmden daha ne ister?.. Harika vakit geçirdik. Tıklım tıklım dolu sinema boşalırken baktım. Herkes mutluydu. 8'i Oscar, dünyanın dört bir yanındaki festivallerden tam 72 ödül, ayrıca 28 adaylık kazanan film, sinemanın ne olduğunu da anlatıyordu. Dileriz "Bu adam ne diyor" diye düşünmeye başlayacaklarına, hâlâ bana sövmeyi sürdüren, ama ödül gecelerini yayınlayacak bir kanal bile bulamayış sebeplerini açıklamaktan utanan bizim mastürbatörler de anlamışlardır.
Bu arada..
Filmin öyküsünü yazan Hintli Vikas Swarup aslen diplomat. İlk meslek görev yeri Ankara'ymış.. Türkçeyi iyi biliyormuş. Ankara Kalesi'ni çok sevmiş.. Bir de kuru fasulyeyi..
Filmin kahramanları, dini inanışları yüzünden ezilen Hintli azınlık.. Başlarına ne geliyorsa, Müslüman oldukları için geliyor. Filmin doruk noktası sahnelerden biri, Tekbir'le bitiyor.. "Allahu ekber" diyor, baş oyuncunun ağabeyi.. Filmde tabii, İngilizce.. "God is great!.."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.
Ayrıntılar için lütfen
tıklayın
Bugünkü Tüm Yazıları
Çok hoş bir 21. Yüzyıl Masalı..
Yayın tarihi: 4 Mart 2009, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/03/04//haber,56DEC49CF0CC4C12A8AC7CD7758D56CF.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2009, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.