- Ergenekon yargılamalarının yapıldığı duruşma salonuna gittiniz mi? - Şimdiye kadar olabileceğim bir koşul gerekmedi. Fakat elbette gideceğim ve avukatlarıma destek vereceğim.
- Kişisel olarak Ergenekon denilen örgütü nasıl tanımlıyorsunuz? - Kapitalizm kendi içinde, devlet erkini korumak ve sınıfları oldukları yerde tutabilmek için böyle yapılara gereksinim duyuyor. Bir burjuva devleti açıktan sınıflara karşı saldırgan tutum alamaz. O nedenle bunu daha üstü örtülü yapmak zorunda ve bundan da hiçbir biçimde vazgeçemez. Şimdiki tartışmalar da güç dengelerinin değişmesi ve bir restorasyon süreci.
- Yani bu Ergenekon bitse bile, bizim gibi ülkelerde Ergenekonlar hep olacak mı diyorsunuz? - Bu Türkiye'ye özgü bir şey değil. Kapitalizm kendini korumak adına, sınıfsal çatışma alanlarını kuracak bütün araçları kullanmaya devam edecek. Türkiye'de denetimsizlik daha rahat sürdürülebilir bir durum, çünkü toplumun devlet iradesi üzerinde bir denetim hakkı yok.
- Peki Ergenekon'un deşifre edilmesi, yargılamaların olması Türkiye'ye nasıl bir fayda sağlayacak? - Biz soru sorma alışkanlığı olan bir toplum değiliz. 60'lı yıllarda dünyada herkes ailesine başkaldırmışken bile biz başkaldırmadık. Dolayısıyla henüz ergenlik dönemine bile gelmiş değiliz, küçük çocuklarız. Bugün gelinen noktada ise devlet otoritesini olduğu gibi kabul eden bir toplum, o otoritenin kötüye kullanıldığını görüyor. İnanmak istemiyor ama kuşkular taşımaya başladı insanlar. En büyük yararlarından birisi bence insanların artık soru sormaya ve kuşku duymaya başlaması.
- Herkes mi kuşku duyuyor artık? - Hayır henüz çok yaygınlaşmış değil. Örneğin sayısız insanın ölümünden sorumlu bir subay intihar ediyor ve intihar ettiği için toplumun gözünde bütün suçları affedilmeye çalışılıyor. Kuvvet komutanları ve genelkurmay devlet töreniyle bir katili gömüyor ve sonra 'sözde itirafçı' diye bir açıklama yapılıyor. Ne sözde itirafçısı? Onu siz itirafçı yapmışsınız ve ondan yararlanmışsınız. Yani bir çatışma kaçınılmaz ve bence bu doğru bir çatışma, safların yerine oturmasını sağlayacak.
- Aralarında Kürtlerin de olduğu birçok kişi müdahil olmayı talep etti ama kabul edilmedi. Bu durum size inanılmaz bir misyon yüklüyor. Bu nasıl bir yük? - Ağırlıkla avukatlarım gerçekten çok ağır bir yük taşıyorlar. Ama bu zor görevi de kaldırabilecek kadar donanımlı insanlar. Müdahilliğimin kabul edilmesinin altında, 'bu kadınla nasılsa baş ederiz,' duygusunun yatıp yatmadığını da merak ediyorum. Yeni belgelerle ortaya çıkacak yeni bir iddianamede yeni müdahiller de olabilir. Umarım doğru adımlar atılır, Şemdinli davasındaki gibi apar topar savcının görevine son verilmez.
Yayın tarihi: 22 Şubat 2009, Pazar Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/22/pz/haber,46DE5300777C47EAB6D703F1877FB6A6.html Tüm hakları saklıdır.