kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Şubat 2009, Salı
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"İşte dosya burada, yap gereğini"

Giriş Saati : 17.02.2009 16:31
Güncelleme : 17.02.2009 17:36
Yeni Haber
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Türkiye'nin yolsuzlukla mücadelesinin turnusol kağıdı, imtihan vereceği dosya'' diye nitelendirdiği Deniz Feneri e.V Derneğine ilişkin Almanya'da açılan davanın dosyasını kürsüden göstererek, ''Koca Türkiye, apışmış kalmış, dosya bekliyor. İşte dosya burada duruyor, yap gereğini'' dedi.

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Baykal, Türkiye'nin yangın yerine döndüğünü, tarihinin en önemli krizlerinden birini yaşadığını ifade ederek, bunun bedelini de vatandaşların ödediğini söyledi.

Deniz Baykal, Türkiye'nin, dünya ülkelerinin tümünden çok daha ağır ekonomik bunalım yaşadığını, işsizlikte dünya dördüncüsü olduğunu, ülkenin çok ciddi sosyal bunalıma doğru sürüklendiğini ileri sürdü.
Ekonominin küçüldüğünü, açıkların büyüdüğünü, yaşanan krizin, çok dramatik şekilde her gün kendisini hissettirdiğini belirten Baykal, dürüst, namuslu vatandaşların, işadamlarının, aileleriyle intihar ettiğini kaydetti.

''ÇEKİ DÜZEN VERMELİ''

Türkiye'nin büyük sıkıntı içindeyken bundan birinci derecede sorumlu olması gereken Başbakan'ın, Türkiye'de bugüne kadar hiçbir başbakanda görülmeyen laubali bir üslup ve ne yapacağını şaşırmış şekilde, ona, buna saldırdığını, sorunlar kendisini ilgilendirmiyormuş gibi davrandığını iddia eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Türkiye'ye yıllarca hizmet veren, şerefli kamu görevlilerini suçlayarak, hakaret ederek, küçük düşürmeye çalışarak, bir yerlerden yarar bulmaya çalışıyor. Bir başbakana hiçbir şekilde yakışmayacak üslubun içinde; medyaya kızıyor, yazarların hayvan sevgisiyle, yakışıksız bir üslupla alay etmeye çalışıyor. Ziya Paşa'dan atıflar yapmaya çalışıyor, yüzüne gözüne bulaştırıyor. Diyojenleri karıştırıyor. Bu tablo karşısında böyle bir laubali başbakanlık üslubu, Türkiye'ye yakışmıyor. Türkiye bunu hak etmiyor. Türkiye'nin sorunları karşısında, sorumlu, duyarlı, gerekeni kararlılıkla yapacak anlayışın işbaşında olmaması; en büyük sorunumuz. Türkiye'nin ciddi bir başbakana ihtiyacı var, Başbakan'ın da bir an önce kendisine çeki düzen vermesine ihtiyaç vardır.''

''BU TABLONUN ACISINI YÜREĞİNDE HİSSETMELİ''

Baykal, 700 bin kişilik ordusu olan Türkiye'de, iktidarın, izlediği ekonomi politika sonucunda 943 bin yeni işsiz ordusunu ortaya koyduğunu savundu. Deniz Baykal, 2001 krizinde bile bu kadar işsizin olmadığını, 2001 krizinin tahribatından daha yüksek bir tahribatın yaşandığını, her 4 gençten birinin işsiz olduğunu ifade etti.

Kayda geçmeyen işsizlerin de dahil edilmesi halinde 3 milyon 250 bin resmi işsizin bulunduğunu, bunun gerçekte 5 milyona yakın olduğunu savunan Baykal, 3 milyon işsizin; 3 milyon ailenin evine, akşam ekmek gelip gelmeyeceğinin belli olmaması anlamına geldiğini dile getirdi. Baykal, ''Bir başbakanın, ona buna saldırıp, hakaret edeceğine, önce bu tablonun acısını yüreğinde hissetmesine, bunun ızdırabını yaşamasına ihtiyaç var'' diye konuştu.

''MEYDANLARDA NUTUKLAR ATIYOR''

Baykal, Türkiye'nin, bu tablo karşısında hala ciddi bir ekonomi politika ortaya koymadığını, bütçesinin, gerçeğe dayanan bir yönü bulunmadığını, bütçenin boş, hayali ve rakamların geçersiz olduğunu iddia etti.

Dünyada 38 ülkenin, ekonomik bunalım karşısında önlemler aldığını ancak Türkiye'nin bu işle meşgul olmadığını ileri süren Baykal, mevcut tablo karşısında Başbakan'ın, ''esip, savurduğunu'' söyledi.

Türkiye'nin ciddi, sorumlu bir hükümete ihtiyaç duyduğunu ifade eden Baykal, İstanbul Sanayi Odası, TİSK, DİSK, Türk-İş'in feryat ettiğini, krizin, her gün bedelini toplumdan tahsil ettiğini savundu. Baykal, ''Başbakan meydanlarda nutuklar atıyor, Başbakan'ın palavralarıyla milletin karnı doymuyor'' dedi.

Baykal, Türkiye'nin sermayeden yediğini öne sürerek, Hükümetin, ''boş lafı'' bırakması, ciddi program ortaya koyması ve ekonomiyi harekete geçirmesi gerektiğini söyledi. Baykal, prim ve stopajın indirilmesini, istihdamın kolaylaştırılıp, teşvik edilmesini istedi.

''PALAVRA SIKAN DEĞİL''

Kredi kartı borcunu ödeyemeyen 1 milyon 546 bin, tüketici ve konut kredisini ödeyemeyen 624 bin kişi olduğuna dikkati çeken Baykal, ''Bunların çözülmesi gerekir. Hükümet, ona buna caka satmak, halkı azarlamak için mi var; halkın sorunlarını çözmek için var'' görüşünü dile getirdi.

Baykal, ''göstermelik bir takım kolaylıklar sağlayarak, karda kışta Tunceli'de buzdolabı dağıtarak sorunların çözülemeyeceğini'' ifade etti.
Yatırım ve teşvik programının ortaya konulması gerektiğini, dünyanın, 1929 krizinden böyle yöntemlerle çıktığını kaydeden Baykal, Türkiye'nin, ''palavra sıkan değil, çözüm ortaya koyan, politikaları kararlılıkla uygulayan bir başbakana, iktidara ihtiyacı'' olduğunu söyledi.

''GODOT'U BEKLER GİBİ''

Türkiye'nin, olağanüstü şekilde yolsuzluklar cenneti haline dönüştüğünü,tarihinin en büyük yolsuzluk olaylarıyla iç içe görüntü verdiğini iddia eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Deniz Feneri yolsuzluğu konusunda dünya ve Türkiye bir bekleyiş içinde. Alman mahkemeleri konuyu inceledi, sonuçları çıktı, şimdi Türk yargının konuya el atması lazım. Türk yargısının bu konuya el atması için kimseden medet ummaya, yardım istemeye ihtiyacı yok. Ortada yaşanan yolsuzluk var. Yolsuzluğu gerçekleştirenler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, o paralar Türkiye'ye getirilmiş, bunu yapanlar Türkiye'de ama hiçbir çalışma yok. Bir şey bekleniyor: 'Alman mahkemesi dosyayı göndersin biz de bakalım.' Göndermese de bir şey yapman gerekmiyor mu, sen Alman mahkemesine mecbur musun, senin yargın, emniyetin, savcın, hakimin yok mu? Türkiye, aylardır Godot'yu, hacı bekler gibi, dosyayı bekliyor. 'Gelsin dosya bakalım...' Almanya bu konuda karar alırken, birisinden dosya mı bekledi? 'Türkiye'nin işi beni ilgilendirmiyor' dedi mi? Hukukunu işletti, emniyeti, savcısı, hakimi çalıştı, örnek şekilde, hızla karar çıktı. Sen niye yapmıyorsun? Doğrudan ilgili, sorumlu sensin, senin öncelikle harekete geçmen lazım, niye harekete geçmiyorsun? Dosya bekliyorlarmış, al bekliyorsan, işte sana dosya...''

Baykal, konuşması sırasında kürsüden elindeki dosyayı gösterdi.

''SAHTEKARLARDAN VERGİ ALINMIYOR''

''Koca Türkiye, apışmış kalmış, dosya bekliyor'' diyen Baykal, devletin gücünün, bu dosyayı getirmeye gücünün yetmediğini, CHP'nin getirdiğini söyledi.

''İşte dosya burada duruyor, yap gereğini'' çağrısında bulunan Baykal, dosyanın çok önemli olduğunu ifade etti.

Dosyanın, Türkiye'deki yolsuzlukların nasıl yapıldığını gösterdiğini, yolsuzlukların kişisel, sadece sütü bozuk, paraya dayanamamış bir kişinin kendi girişimiyle yaptığı bir iş değil, organize iş olduğunu ortaya koyduğunu belirten Baykal, ''Sadece birkaç arkadaş bir araya gelip kendi arasında mı yapıyor?'' diye sordu. Baykal, şöyle devam etti:

''Hayır, teşkilatın arkasında derin ilişkiler, himayeler var. Teşkilatı yapanlar, devletin desteğine sahip, teşkilatı kuruyorlar, devlet, 'sana kimseye vermediğim kolaylıkları vereceğim, sen vatana, millete hayırlı teşkilatsın. Senden vergi de alanın eli kırılır, vergi almayacağım' diyor. Mehmetçik Vakfından vergi alınıyor, bu sahtekarlardan vergi alınmıyor. Milletin, Ramazan'da fitresini, zekatını toplayıp, burada televizyon kuranlara bu kolaylığı bugünkü iktidar, Başbakan, bakanlar getiriyor. Yolsuzluk himaye edilince ya yolsuzluğa teslim olacağız ya himaye edenleri değiştireceğiz, ülkeyi tekrar ahlaklı toplum haline getireceğiz. Türkiye'nin yolsuzlukla mücadelesinin turnusol kağıdı, imtihan vereceği dosya, bu dosyadır. Hesabını Türkiye derhal görmelidir. Bunu görürse, ülkenin önü açılır. Bunu sağlamanın yolu da milletvekili dokunulmazlığını derhal kaldırmaktır.''