Giriş Saati : 16.02.2009 16:12 Güncelleme : 16.02.2009 23:53
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz şu anda (IMF ile) pazarlık yapıyoruz. Pazarlık tutarsa olur, tutmazsa olmaz. Olay bu kadar basit ve şu anda da iyi gidiyor. Bizler, Türkiye'nin menfaatine olmayan hiçbir metnin altına imza atmayız'' dedi.
Erdoğan, Türk Telekom binası önünde düzenlenen partisinin Nevşehir mitinginde yaptığı konuşmada, ''Nevşehir'in bir tarih, kültür, sevgi, hoşgörü, asil insanların, yiğit, mert insanların şehri'' olduğunu belirterek, İstanbul, Antalya gibi bir çok şehirle birlikte ''Türkiye'nin dünyaya açılan kapısı, gururu, kabına sığmayan, kabından taşan'' tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya evrensel mesajlar veren bir şehir olduğunu vurguladı. Başbakan Erdoğan, Nevşehir'e gelip de Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'yı, onun Anadolu'daki, Trakya'daki, İstanbul'daki camilerini, medreselerini, hanlarını, kervansaraylarını anmamanın olamayacağını belirtti. Nevşehir'e gelip de Hacı Bektaş Veli'yi anmamanın da olamayacağına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
''O Hacı Bektaş Veli ki bu topraklardan tüm dünyaya ses verdi. Bu topraklardan barışa, dostluğa, kardeşliğe çağrı yaptı. Ne diyor Hacı Bektaş Veli, 'Sevgi muhabbeti kaynar yanan ocağımızda, bülbüller şevke gelir gül açar bağımızda, Hırslar, kinler yok olur aşkla meydanımızda, Aslanlarla ceylanlar dosttur kucağımızda' İşte bu topraklar, bu gönül insanları sayesinde yüzyıllar boyunca aslanla ceylanın dostluğuna, kardeşliğine şahit oldu.
Bu toprakların kitabında horlamak, dışlamak, küçük görmek, ayrımcılık yapmak yazmaz. Bu toprakların kitabında düşmanlık, husumet yazmaz. Bu toprakların mayasında, hamurunda zalimi yüceltmek, mazlumu hor görmek yazmaz. Bu topraklarda kardeşlik var, dostluk var, kucaklama var, sahiplenmek var. Zira bu ülke barışın, huzurun, güvenin, kardeşliğin yurdudur. Buna inanmayan mı var, bundan şüphesi olan mı var? Gelsin Nevşehir'e baksın. Müslüman'ın, Hristiyan'ın, Musevi'nin bir arada, barış içinde, huzur içinde yaşadığını görmek isteyen, gelsin Nevşehir'e baksın. Alevi'nin, Sünni'nin nasıl kardeş olduğunu görmek isteyen gelsin Nevşehir'e baksın.'' ''KİMSE İNSANLARIMIZ ARASINA NİFAK TOHUMLARI EKEMEZ''
Erdoğan, bu toprakların, bu coğrafyanın sevgi medeniyetinin, hoşgörü medeniyetinin, birlikte yaşama kültürünün doğduğu, yeşerdiği ve dünyaya örnek teşkil ettiği topraklar olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''Bizler acıyı bal eylemesini bilmiş, birbirine kenetlenmiş bir milletiz. Kalplerimizi soğutmaya, senlik benlik davasıyla gönüllerimizi ayrıştırmaya çalışanlara asla izin vermeyiz. Kimse insanlarımız arasına nifak tohumları ekemez. Pir Sultan Abdal yüzyıllarca öncesinden evrensel bir mesajı kalplerimize yazıyor. Bak ne diyor, 'Koy sana kötü desinler, her ayıbına gülsünler, Her gün gıybetin kılsınlar, incinme gönül incinme' Bu anlayışla bu düsturla bu hoşgörüyle biz bugünlere ulaştık. Bakınız Mevlana ne diyor, ''Sevgiden acılıklar tatlılaşır, sevgiden bakırlar altın olur, sevgiden tortulu bulanık sular arı duru haline gelir, sevgiden dertler şifa bulur, sevgiden ölüler dirilir, sevgiden padişahlar kul olur'.
Bu özgür ülkede herkes kendi kimliğini, inancını dilediği gibi tanımlayabilir, dilediği gibi yaşayabilir. Bizler 71.5 milyon Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak, birlik esasında daha güçlü bir millet olmanın sevdasındayız. Hizmet üretirken, hizmet götürürken asla ve asla ayrımcılık içinde olmadık, olamayız. Hangi etnik kökenden, mezhepten, meşrepten, bölgeden olursa olsun 'önce insan' dedik. Şeyh Edebali'nin diliyle 'İnsanı yücelt ki devlet yücelsin, insanı yaşat ki devlet yaşatsın' dedik. Ayrım gözetmeden tüm insanlara hizmet götürmenin gayreti içinde olduk.'' ''ÖN YARGIMIZ, ÖN KABULÜMÜZ YOK''
Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) bir düzenleme yaparak Aleviliğin de öğretime dahil edilmesini sağladığını, şu anda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Ders kitabında 32 sayfa Alevilikle ilgili bölüm bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''Biz diyoruz ki eğer bunu Alevi vatandaşlarımız, entelektüel kesim beğenmiyorsa hazırlığını yapsın MEB'e sunsun. Ön yargımız yok, ön kabulümüz yok. Onu oraya koyarız. Yeter ki gönüller hoşnut olsun. Yine Diyanet İşleri Başkanlığımız Alevi konulu yayınlar yaptı. Anayasamızdaki tanımıyla demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Cumhuriyetimiz bütün inanç gruplarına, mezheplere, dini anlayışlara eşit mesafede durmak, hepsinin din ve vicdan özgürlüğünü garanti altına almak durumundadır. Biz bunu yapıyoruz ve bu çerçevede çalışıyoruz. Bakın TRT, şu anda Alevilikle ilgili yayınlara girdi. Muharrem ayı boyunca bu yayınları yaptı. Bundan sonra da sürekli olarak belli aralıklarla bunu yapmak durumunda ve yapıyor. Hükümet olarak da parti olarak da birlik ve beraberlik anlayışımıza destek olacak her türlü adımı atıyoruz, atacağız.'' ''KUZEY KIBRIS BİZİM DÖNEMİMİZDE KİŞİLİĞİNİ BULDU''
Nevşehir'den yayılan bu birlik ve beraberlik, dostluk ve kardeşlik mesajlarının büyük önem taşıdığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''İşte Kadeş Anlaşması. Tarihin bilinen en eski barış anlaşması burada imzalandı. BM HABİTAT kuruluşu, Nevşehir'i Dünya Barış Konferansı Merkezi olarak tescil etti. Onun için 'küresel barış' diyoruz, 'Medeniyetler İttifakı' diyoruz. Türkiye Medeniyetler İttifakına iktidarımızla girdik. Türkiye, BM Güvenlik Konseyi'nin geçici üyeliğine 152 ülkenin desteğini alarak iktidarımızla girdi. Orta Doğu'da durumlara arabulucu olmada Türkiye etkin olmaya bu dönemde girdi. Kafkasya İstikrar ve İşbirliği Platformu Türkiye'nin girişimleriyle gerçekleşti. Azerbaycan-Ermenistan arasında, aynı şekilde Gürcistan-Rusya arasında çalışmalarda aktif rol oynadı. Bundan sonraki süreçte de bunlar devam edecek. AB'de daha etkin olduk. Bu dönemde müzakereci ülke durumuna geldik. Kıbrıs'ta aynı şekilde. Birileri çıkıyor diyor ki 'Kıbrıs'ı peşkeş çektiler...' elinize, dilinize dursun. Kuzey Kıbrıs bizim dönemimizde kişiliğini, kimliğini buldu. Artık bakıyorsun, Pakistan resmi kabul yaparak, KKTC Cumhurbaşkanı'nı kabul etti, kırmızı halıda yürüdü. Neredeydiniz bugüne kadar? Hanginiz oradaki Cumhurbaşkanımızı dünyada etkin hale getirdiniz. Şu anda 18 ülkede Kuzey Kıbrıs'ın ofisi var. Bugüne kadar niye yoktu? Bunlar şimdi oldu ve AB Parlamentosunda, değişik ülkelere gidip, orada Cumhurbaşkanımız kendini anlatma fırsatını buluyor.'' ''TÜRKİYE ASLINA DÖNÜYOR''
''Bizim tarihten gelen bir gücümüz var. Bu gücümüz bundan sonra da aynı şekilde AK Parti iktidarıyla devam edecek, çünkü Türkiye, ülkelerden bir ülke değil'' diyen Erdoğan, geçmişte Türkiye'de Batılı liderlerin karşısında el pençe divan duran liderler görüldüğünü söyledi. Ankara'ya mahkum olup, dışarıya çıkamayan liderlerin de görüldüğünü, artık bu dönemlerin geride kaldığını belirten Erdoğan, ''Şimdi artık dünyayı fellik fellik dolaşan bir iktidar iş başında. Bu aynı kararlılıkla devam edecek. Türkiye aslına dönüyor, aslına...'' dedi. ''SANDIKLAR SELAM DURACAK''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunlar gidip IMF'den para dileniyorlardı. El pençe, divan 'emriniz başımız üstüne' diyorlardı. Diyorlardı ki 'ne diyorsanız onu yapalım, yeter ki bize verin'. Bakınız, biz göreve gelmeden önce Türkiye'nin MHP, DSP, ANAP iktidarında üçü birden 30 milyar dolar IMF'den borç aldılar. Bize 26.5 milyar dolar borçla bıraktılar. Şimdi IMF'ye Türkiye'nin borcu 8 milyar dolar.
Şimdi biz, IMF ile görüşünce bunlar kıyamet koparıyor, 'Niçin görüşüyorlar?' Sen görüşürken oldu da biz görüşürken niye olmuyor? Ama biz geçen mayıstan bu mayısa görüşüyoruz. Niye görüşüyoruz? Eğer benim ülkemin menfaatine olacaksa imzalarız, olmayacaksa imzalamayız. Bizim anlayışımız bu. Biz şu anda pazarlık yapıyoruz. Pazarlık tutarsa olur, tutmazsa olmaz. Olay bu kadar basit ve şu anda da iyi gidiyor. Bizler, Türkiye'nin menfaatine olmayan hiçbir metnin altına imza atmayız. MHP'yi gördük. Vatandaş kendilerine dedi ki 'buyur arkadaş al' üçlü koalisyon kurdular... Türkiye'yi ne kadar idare edeceklerdi? 5 yıl... Ne kadar idare ettiler? 3.5 yıl... 3.5 yıl sonra ne dediler, 'Biz bu işin altından kalkamayacağız, Allahaısmarladık' dediler, bıraktılar, kaçtılar. Şimdi bunlar AK Parti'yi zannediyorlar, kendileri gibi. Hayır, biz aldığımız bayrağı yere düşürmeyiz, dikilmesi gereken yere dikeriz ve böyle götürürüz. Çalışmamızı aynı kararlılıkla yapıyoruz. Bunlar 22 Temmuz'da böyle bir oyuna girdiler, dediler ki 'illa seçim, illa seçim'. Biz erken seçim kararı almadık, onların bu kadar arzulu olduklarını görünce 'peki' dedik, 5 ay erkene aldık. Seçime gittik, bize yüzde 42 veren vatandaşımız, bu defa kalktı yüzde 47 verdi. Neden? Çünkü tokadı yediler, yanlış yapıyorlardı, haksızlık yapıyorlardı. Şimdi de aynı şeyi yapıyorlar. Şimdi de benim halkım 29 Mart'ta gereken tokadı yine atacaksınız. İşte bugün burada görülüyor, kar, bora, fırtına... Sandıklar selam duracak, ben bunu biliyorum. AK Parti'yi siz kurdunuz, milletin sesi, nefesi, yüreği oldu. Çünkü AK Parti bu ülkeyi Babıali'den yönetmedi, yandaş medyayla yönetmedi. Milletten aldığı iradeyle yönetti. Bütün bozulanlar bu dönemde toparlanıyor. Toparlanmaya da devam edecek.''