Giriş Saati : 07.02.2009 12:41 Güncelleme : 07.02.2009 16:16
Firavunlar zamanından kalan, başta piramitleriyle muhteşem tarihi eserleri barındıran, bundan dolayı aslında hala firavunlar ülkesi konumunu koruyan Mısır, farklılıklarıyla insanı geçmişe götürüyor. Mısır, sanki filmlerde gördüğümüz 1950'li yılların Türkiye'si gibi.
Yaşamın her alanıyla çarpıcı bir ülke olan Mısır, yokluğun ve zenginliğin bir arada yaşanabildiği bir ülke. 75 milyon nüfuslu ülkede genel bir fakirlik göze çarpıyor ama elektrik, gaz ve akaryakıt neredeyse bedava halkın kullanımına sunuluyor. Bir ailenin aylık doğalgaz masrafı 2 lirayı ancak buluyor. 60-70 kilometrelik yolu 85 kuruşa gidebiliyorsunuz. 20-25 kilometrelik bir yolun taksi ücreti de 6 lira dolaylarında. Ülkede, elektriğin kilovatsaati 5,8 kuruş. Buna karşın su elektriğe göre pahalı. Suyun metreküpü 33 kuruşu buluyor.
Ülkenin dış borcu 2007 rakamlarıyla 28,7 milyar dolar. Turizm gelirlerinin 7,2 milyar dolar olduğu ülkeye 8,6 milyon turist geliyor. Bu rakam da medeniyetin beşiği ve yüzlerce tarihi eseri barındıran, Kızıldeniz'de muhteşem kıyıları bulunan bir ülke için son derece yetersiz.
Mısır'ın bir diğer zenginliği de Süveyş kanalı. Akdeniz ile Kızıldeniz'i ve dolayısıyla Hint Okyanusunu birbirine bağlayan kanal, Mısır'a 4 milyar doları aşkın gelir bırakıyor.
Ülke, 2008 yılında 13,2 milyar dolar net doğrudan yabancı yatırım çekmiş. En fazla yatırımı ise ABD, İngiltere, Fransa, İsviçre, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Hollanda, Lübnan, Yunanistan ve Türkiye yapmış. Mısır'ın ihracatı 29,4, ithalatı ise 52,8 milyar dolar.
AYLIK ÜCRET 110 LİRA AMA ET FİYATI 14 LİRA
Kalifiye işçi aylık ücretlerinin 100-150 dolar (160-240 lira) olduğu ülkede, ortalama ücret 70-100 dolar (110-160 lira) arasında. Buna karşın 20-30 dolara (32-48 lira) çalışanlar bile var. Temel gıda ürünlerinden et pahalı. Etin kilogramı 14 lira. Bu Mısır için oldukça yüksek bir rakam çünkü kalifiye bir işçi bir aylık maaşının tamamını harcasa bile 10-12 kilogram et ancak alabiliyor. Kalifiye olmayanlar da bu rakam 2 kilograma kadar düşüyor. Ülkede meyve-sebze fiyatları çok ucuz ama Mısır'da çok fazla yetişmeyen elma gibi ürünlerde fiyat 1,5 liraya kadar çıkıyor.
Mısır, Pakistan ve Kuveyt'in ardından dünyanın 53. büyük ekonomisi. Uluslararası Para Fonunun (IMF) 2008 tahminlerine göre, 75 milyon 45 bin nüfuslu ülkenin gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH) 158 milyar 255 milyon dolar, kişi başına yurtiçi gelir ise 2109 dolar. Komşusu 7 milyon nüfuslu İsrail'in 188 milyar 746 milyon dolarlık GSYH ile dünyanın 46. büyük ekonomisi olduğu göz önüne alındığında, bu rakamların ülkenin potansiyeline bakıldığında ne kadar yetersiz olduğu ortaya çıkıyor. Satın alma gücü paritesine (SGP) göre GSYH 443 milyar 103 milyon dolar, kişi başına yurtiçi gelir de SGP ile 5904 dolar düzeyinde.
1 milyon bin 450 kilometrekarelik (Türkiye'ninki 780 bin 576 kilometrekare) bir alana yayılan ülke için istatistiki rakamlar gerçek hayatı göstermiyor. Halkın, aldığı maaşla geçinemediği açıkça görülüyor. Her yerde ücretle birlikte bahşiş de veriyorsunuz. 1 dolar bahşiş iyi bir bahşiş kabul ediliyor. 5 dolarlık bahşiş verirseniz o ailenin neredeyse 4 aylık doğalgaz masrafını karşılamış oluyorsunuz.
Ev kiraları 170-200 lira, orta halli semtlerde 300 liraya yaklaşıyor. Zengin semtlerde kiralar 600-700 doları buluyor. Ortalama ücretin 110-160 lira olduğu bir ülkede kiralar çok pahalı. Yalnız Mısır'da yerli halk pek kirada oturmuyor. Ülkede, söylenene göre, evi olmayana kız verilmiyormuş.
KAHİRE, GECE MUHTEŞEM AMA 4 MİLYON KİŞİ MEZAR EVLERDE YAŞIYOR
Nüfusu bile tam olarak bilinmeyen 16-22 milyon arasında insanın yaşadığı bir kent olarak kabul edilen Kahire'yi görünce ülkedeki yoksulluğu anlıyorsunuz. Bir üçüncü dünya şehri olan Kahire, trafik kurallarının işlemediği, keşmekeş içinde yaşamın sürdüğü bir kent. Taksilerin en yenisi 30 yıllık, camları kırık, tamponları iple bağlanmış, koltukları delik deşik bir şekilde hizmet görüyorlar. Modern binaların yanında savaştan çıkmış gibi harap; sanki 100 yıldır boyanmamış, sıvanmamış binalar da var. Görünüm, Mısır'ın, Nil olmasa çöl olurdu yargısını doğruluyor. Ara sokakların çoğunda düzgün bir asfalt yok. Yağmur yağmadığı için çamur da yok.
Evi olmayanlar da mezar evlerde yaşıyor. Mezar evlerin bulunduğu bölgeye ''Ölüler şehri'' de deniyor. Kahire'de 4 milyon kişinin mezar evlerde yaşadığı tahmin ediliyor. Genelde iki kattan oluşan bu evlerin altları mahzen. Bu mahzende ölüler bulunuyor. Üst katta da evi olmayanlar yaşıyor.
Nil'in ortasından geçtiği Kahire, geceleri güzel. Tozu, toprağı, boyaları, sıvaları dökülmüş evleri, çöpü karanlık kapattığı için, ışıklar içinde Nil'in kıyıları ve Nil, geceleyin muhteşem bir manzara sunuyor. Zaten Mısırlılar da gece yaşıyorlar denebilir. Kentte gecenin 2'sinde 3'ünde kadınlar rahatlıkla sokaklarda dolaşabiliyor, gecenin 1'inde, 2'sinde Nil kıyısındaki lokantalarda veya Nil üzerinde gezinen gemilerde balık yiyebiliyorsunuz. Tabii bu durum, ocak ayında bile gündüz 23-24 derece bir sıcaklığa sahip Kahire için son derece normal kabul ediliyor. Nil kıyısında dört dörtlük bir yemeğe kişi başı 30-40 lira veriyorsunuz.
Kahire'de en tanınmış Türk de Galatasaraylı Hasan Şaş. Çocuk, genç yaşlı kimimle karşılaşırsanız karşılaşın Türk olduğunuzu öğrendiklerinde hemen ''yavaş yavaş Hasan Şaş'' diyorlar.
Kent, modern binaları da içinde barındırıyor. Çok sayıda 5 yıldızlı otelin bulunduğu, şehir dışında teknoloji merkezlerinin yer aldığı kentin bu hali şehrin ana karakteriyle tam bir tezat oluşturuyor.