Türkiye'nin, Kyoto Protokolü Çerçeve Sözleşmesi'ne katılmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısının önceki gün TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmesinin ardından, akıllara "Neler değişecek" sorusu geldi. Türkiye'yi çevre konusunda yeni açılımlar bekliyor. Ancak 2012'ye kadar bir sorumluluğu olmayacak. Türk Sanayici ve İşadamları Derneği de (TÜSİAD), Türkiye'nin Kyoto Protokolü'ne taraf olmasını son derece önemli bir adım olarak değerlendirerek, "Protokole taraf oluması, Türkiyenin elini kuvvetlendirecektir" dedi.
MEVZUAT DÜZENLEMESİ Endüstriden, motorlu taşıtlardan, ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarın azaltmaya yönelik mevzuat yeniden düzenlenecek.
FOSİL YAKITA VEDA Fosil yakıtlar yerine örneğin, bio dizel yakıt kullanılacak.
AZ ENERJİ İLE ÇOK YOL Daha az enerji ile ısınma, daha az enerji tüketen araçlarla uzun yol alma, daha az enerji tüketen teknoloji sistemlerini endüstriye yerleştirme, temel ilke olacak.
ATIKLARA İNCE AYAR Çimento, demir çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri yeniden düzenlenecek.
ALTERNATİF KAYNAKLAR Atmosfere bırakılan metan ve karbondioksit oranının düşürülmesi için alternatif enerji kaynaklarına yönelinecek.
GÜNEŞ ENERJİSİ 'IN' OLUYOR Güneş enerjisinin önü açılacak. Nükleer enerjide karbon oranı sıfır olduğu için dünyada bu enerji ön plana çıkarılacak.
DAHA AZ KARBON Termik santrallerde daha az karbon çıkartan sistemler, teknolojiler devreye sokacak.
FAZLA TÜKETENE FAZLA VERGİ Fazla yakıt tüketen ve fazla karbon üretenden daha fazla vergi alınacak.
Gelişmiş teknolojiyle büyüme sağlanacak Ümit Gürses (TEME Vakfı Genel Müdürü): Bu adımla birlikte Türkiye de gelişmiş ülkeler gibi gelişmesini sürdürecek, sanayisini karbon emisyonlarını fazla artırmadan, gelişmiş teknolojileri kullanarak büyütecek. Bugüne kadar onaylanmamış olması bir kayıp olarak değerlendirilemez. Çünkü Kyoto'nun onaylanmış olmasının bundan sonra da çeşitli faydaları söz konusu.
Geç kalındı, ama hiç olmamasından iyidir Güven Eken (Doğa Derneği Başkanı): Kesinlikle geç alınmış bir karardır. Çünkü bu kararın uygulanması ancak 2012'den sonra başlayacak. Ama hiç alınmamasından daha iyidir. Bu noktada Türkiye'nin üzerinde durması gereken iki husus var. Birincisi karbon emisyonunun azaltılması, diğeri ise küresel ısınmayla mücadelede adaptasyon önlemlerinin alınması. Küresel ısınma zaten olan bir şey ve 2030'a kadar etkilerini daha da fazla göreceğiz.