Efendim, bir yakınım aradı, "Allah'ını seversen artık şu Yabancı Gelin'i yazma, üstelik senkronizasyon sorunu yaşıyorsun, senin yazı çıktığında Zehra Hanım elenmiş, ev dışında gardiyanlığa başlamıştı bile," dedi. İçimdeki izdivaç arzusunun beni sürüklediği ruh haliyle bu gözetleme ve evlenme ucubeliğine kendimi fazlasıyla kaptırdığımı kabul ediyorum. Fakat yine benzer bir konuda, yine 'evlilik' ve 'yavrulama' konularında bazı laflar etmek zorunda olduğumu üzülerek bildiriyorum... Evet efendim, aynı arkadaşım telefonda, "Bak gördün mü, Seda Sayan hamile olduğunu açıkladı, hani sen 'tıbben imkânsız' falan gibi imalarda bulunmuştun ya, n'oldu?" gibisinden laflar etti. Değerli okurlar, magazinci kıymetli meslektaşlarım kusuruma bakmasın ama bizim magazin medyasında sürekli bir 'olmazı oldurma' hastalığı mevcuttur. Fatih Ürek Amerika'ya gidiyormuş, yok efendim Amerika'da evlenecekmişmiş, balayı da yapacakmışmış, bir sürü sürreal haber ortalıkta dolanmaya başlıyor. Arkadaşım, Türkiye'de onca sene evlenmeyen Fatih Ürek, Amerika'da neden evlensin? Kuşum Aydın yurtdışına gitti de evlendi mi? Öyle bakir bakir duruyor, halı reklamlarında 'Göster kuşu' kalıbıyla ömür dolduruyor... Ama magazin medyası 'olmazı olduracak' ya, ille de Fatih Ürek'i evlendirecekler! Bir kere nikâh memuru Ürek'teki o dudaklar durduğu müddetçe nikaha engel bir durum olduğunu düşünecek ve hukuken nikâh kıyamayacağını açıklayacaktır, benden söylemesi...
SEDA HANIM'A ŞAPKA ÇIKARMAK GEREK Seda Sayan'ın hamileliği meselesi de böyle. En son Uludağ'da medya mensuplarına hamile olduğunu açıkladı, ortalık karıştı. Herkes benle kafa yapmaya başladı. Halbuki iki gün sonra, "Şaka yaptım, hamile değilim," diye başka bir açıklama geldi Seda Hanım'dan. Bizim 'olmazı oldurma' rahatsızlığındaki magazincilerimiz o kadar üzerine geliyormuş ki Seda Hanım'ın, o da, "Hamileyim," deyivermiş. Olay buymuş. Yoksa, yani gerçekten hamile olsa, kendi programında açıklarmış... "Ayrıca ben hamile olsam, kendi programımda söylerim. Bunun ekmeğini kendim yerim," diyor Seda Hanım. Yani bu işten de yenecek bir ekmek çıkarıyor ya, şapka çıkarmak lazım! Malumunuz, Seda Hanım'ın doğurmadoğurmama sorunu magazin medyasının neredeyse çeyrek asırlık bir meselesidir. Yani, 20 sene evvel doğurmuş, oğlu şimdi yeşil sahalarda top koşturan ve oğlu evlenmiş olsa teknik bakımdan babaanne olabilecek olan Seda Sayan, bir daha doğuracak mı diye biz neredeyse çeyrek asırdır merak edip duruyoruz. Daha enteresanı, Seda Sayan'ın bizzat kendisi eğer böyle bir şey olsa, yani hamile kalsa, ekmeğini kendisinin yiyeceğinden söz ediyor alenen. Ne bileyim, sponsorlukla mı hamile kalacak, hamileliğini açıklayacağı programa çocuk ürünleri şirketlerinden özel reklam mı alacak, gizli hastane reklamı mı yapacak, artık orasını bilemiyoruz ama bildiğimiz bir şey var ki, Seda Sayan doğurabildiği takdirde o işten ekmek yiyecek! Girişimci ruh böyle bir şey olsa gerek... Aslında 'girişim' deyince aklıma başka bir şey daha geldi. Kıymetli okurlar, dikkat edin, sizin tarihsel hafızanız olmaya çalışıyorum burada... Seda Hanım geçenlerde, çok değerli eşi Onur Şan'ın kırık olan kolu iyileştiğinde çocuk yapma girişimlerine başlayacaklarını açıklamıştı bizlere. Yani bizzat kendisi tuhaf olan bu açıklamanın teknik analizini bir kenara bırakırsak, aslında şu dönemin bir 'girişim' dönemi olduğunu pekala söyleyebiliriz. Artık Seda Hanım bu işten ekmek yer mi, yemez mi, onu hep beraber göreceğiz. Ne var ki, benim iddiam hâlâ Seda Hanım'ın doğurmayacağı yönündedir. (İddaa şirketinin böyle fırsatları değerlendirmesini, olayı iddiaya açmasını, hatta çok çocuk için bir 'üst' seçeneği koymasını önermekten gayrı elimden bir şey gelmez. Yasadışı bahislere girmeyeceğimi buradan kimi tacizkâr okurlarımıza iletmek isterim...)
Yayın tarihi: 7 Şubat 2009, Cumartesi Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2009/02/07/ct/haber,8E0AF15FFA5D40958FF7C6772C3E6525.html Tüm hakları saklıdır.