kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
23 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat
Tsilla Chelton (sağda) bu filmdeki rolüyle ödül kazanmıştı.

Unutulan hafızalar

ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR - SİNEMA
22.01.2009
Yeşim Ustaoğlu'nun Altın İstiridyeli filminde kaybolmuşluk hali metafor olarak işlevsel bir niyet taşıyor. Bu niyet giderek şematikleşse de, anne ile çocuklar arasındaki ilahi hesaplaşamama duygusu bizlere de aksediyor..
Unuttuklarımızı hatırlatacak bir travmaya ihtiyacımız olacak denli kendimizden geçmişsek eğer Pandora'nın Kutusu illa ki mevcut hissiyatımıza bir şekilde dokunacak bir film. Zaten yönetmen Yeşim Ustaoğlu da San Sebastian'dan Altın İstiridye ödüllü bu filminin adına nazire, kutuyu baştan açık olarak gösteriyor. Yani modern kentli yaşamın içine yerleştirdiği iletişimsiz ve yalnız (hasta) aile bireylerinin hali ve ahvalini doğrudan ortaya koyuyor. Film onların gündelik sıkışmışlığından, akıntıyla sürüklenme halinden, kısaca şuursuz gidişattan dem vuruyor. Lakin 'travma' nedeni olan yaşlı annenin varlığı, geri dönüşü olmayan hüzünlü bir kayıp olarak can alıcı. Yani esasen öykünün, karakterlerin ve bu kırılgan hissiyatın tetikleyici noktası bu. Anneanne ve torunu birleştiren, kısaca yaşlılık ve çocukluğun dön dolaş aynı dairede birleştiğininin altını çizen, kerhen veya farkında olmadan vazgeçilen hafıza üzerine yorum yapan bir film. Dolayısıyla Alzheimer hastası bu annenin (Tsilla Chelton) hatırlama sorunu yaşlılıktan mürekkep, zoraki bir durumken çocukların (genç kuşakların) hali genel bir toplumsal bellek kaybına işaret edilmesi düşünülmüş. İster Batı Karadeniz'in güzelim engin yaylasındaki evinden çıkıp habire ormana giderek kaybolan anne, ister İstanbul'un isli puslu griliğinde sıkışmış 'vefasız' çocukları olsun, kaybolmuşluk hali filmde metafor olarak işlevsel bir niyet taşıyor. Ancak bu niyet ve işaretler yaşlılık / doğa üzerine incelikli şeyler söyleme konusunda işe yararken olay kentin çocuklarına geldiğinde gayet şematikleşiyor. Gerçi annelerinin mazuratıyla kerhen bir araya gelerek onu almaya doğaya / ana ocağına dönen üç kardeşin yolculuğunda aralarındaki iletişimsizliği ve onların karakteristik özellikleri üzerine fikir edineceğiniz bir başlangıç var. Ailenin ablası tarafından 'parazit' olarak yaftalanan ama aslında genel geçer düzeni kendince reddeden 'bohem' erkek evladının (Osman Sonat) kızkardeşleri gibi tutuk olmadığını yani çevresiyle uyum sağladığını vurgulayan mola yerindeki bölüm de biraz uzun olmasına rağmen karakterler hakkında ziyadesiyle fikir verecektir. Keza, tuvaletini salonun ortasına yapmaya kalkan annesine tepki gösteren kızının halleri de içinizi buracak gerçeklikte. Ancak Avrupa'nın ucuz ve işlevsel mobilyası Ikea ile döşenmiş eviyle ortasınıfın sembolü olan kontrolcu ablanın (Derya Alabora) denetim altına alamadığı yeniyetme oğluyla (Onur Ünsal) ve kaele almadığı kocayla olan ilişkisi veya gazeteci kimliğiyle 'bağımsız kadına' tekabül eden ortanca kızkardeşin evli bir adamla yaşadığı bedbah 'şey' misali tanımlamalar yine şematik kalıyor. Nedenler açıkça belitilmese de mahzuru yok çünkü anne ile çocuklar arasındaki ilahi hesaplaşamama duygusunu seyirciye geçiyor. Ancak evdeki TV'den sızan görüntüler aracılığıyla Cumhuriyet mitingi veya sabah şekeri programları arasına sıkışan bir memleket eleştirisi gibi yorumların sığ kaldığını da söylemek gerek. Dolayısıyla akşam trafiği karmaşası içinde gördüğümüz gazeteci kızkardeşin mutsuzlukla kayıp hali her ne kadar içimize dokunsa da filmin modernizasyona veya iddia ettiği üzere kapilatizme karşı mühim şeyler anlattığını söylemek zor. Dön dolaş geriye, muhteşem doğa manzaralarının sanki zaman ve mekan olarak yalnızlaştırıcı ve tüketici kent yaşamına alternatif olarak sunulduğu hissi kalıyor.
Filmin adı: Pandora'nın Kutusu Oyuncular: Tsilla Chelton, Derya Alabora, Onur Ünsal, Övül Avkıran, Osman Sonat Süresi: 112 dakika