kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Ocak 2009, Cuma
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Transglobal Underground üyelerinin her biri, farklı kültürlerden geliyor.

Sistemin içini de dışını da merak ediyoruz

İREM AKINCI
19.11.2008
Bağımsız müziğin önemli gruplarından Transglobal Underground, şarkılarıyla dinleyenleri düşünmeye sevk etmeye çalışıyor. Sadece kendilerine sadık kalmayı amaçladıklarını söyleyen grup üyeleri, bugün ve yarın İstanbul'da..
90'ların başında davul ve bas ayrı şeylerken, Asya müziği hâlâ egzotik sayılırken, dub ve reggae can çekişirken, Transglobal Underground, farklı geçmişler ve kültürlerden gelen değişken DJ, prodüktör ve müzisyen kadrosu ile ortaya çıktı. Tek bir tarza sıkıştırılmayı kabul etmeyen bir müzikal anlayışları vardı.
Brezilya perküsyonu ve gitar soloları içeren ilk dans hitleri Temple Head ile beklenmeyen bir kulüp hiti ortaya çıkarmışlardı. İlk albümleri Dream of 100 Nations, top 50 listelerine girdi ve indie listelerin başına oturdu. Grup, 90'ların ortalarında ambient ve trance gibi tarzların yeni fikirler için bir açıklık ortaya koymasıyla birlikte, düşüncelerini müziğine daha rahat yansıtmaya başlamıştı.
Her albümünde birden fazla hit şarkıyı müzik dünyasına hediye eden Transglobal Underground, 2007 yılında kendi plak şirketleri olan Mule Satellite Recordings'den yedinci albümleri Moonshout'u çıkardı.
Transglobal Underground, kurucu üyeler Tim Whelan (klavye/gitar) ve Hamilton Lee (davul/programlama) ve şu anki çekirdek üyeler Godfrey 'Tuup' Duncan (vokaller ve kongalar), Sheema Mukherjee (sitar ve bas), Gurjit Sihra (dhol ve kaos pad) ve Ravinder Neiyyar'dan (dhol ve tabla) oluşuyor.
Bu akşam ve yarın akşam Ghetto'da sahne alacak grup, diskografisinin geniş bir özetini ve son albümleri Moonshout'tan parçaları İstanbullu müzikseverlerle paylaşacak. Biz de Transglobal Underground ile internet üzerinden görüştük.

- Türkiye'de tanınan, sevilen bir grupsunuz. Mercan Dede'yle bir çalışmanız oldu. Burada sahne almaktan hoşlanacağınız başka sanatçılar var mı?
- Beyoğlu civarındaki kulüp ve barlarda çalan gerçekten iyi, pek çok müzisyen ve şarkıcı var. Bu kişilerden bazıları ile birlikte çalmak harika olurdu.

- Ticari bir rotaya girmeden de müziğin ayakta kalabileceğini, kitlelere ulaşabileceğini gösterdiniz. Bu başarıyı yakalamak için nelere sahip olmak gerekiyor?
- Bizim için sistemin dışında kalmayı istemek problem değil. Geçmişte sistemin dışında olmuştuk ve zaman zaman içini de dışını da merak ediyoruz. Biz sadece kendimize sadık kalmaya çalışıyoruz. Bir müzik parçası yapıyorsanız ve bununla aniden ticari bir başarı elde ediyorsanız, işin nereye varacağını kontrol altında tutmak zor olabilir.

- Grup üyeleri olarak ne kadar süredir birliktesiniz? Nasıl bir araya geldiniz?
- Transglobal Underground adı yaklaşık 16 yıldır mevcut. Biz hepimiz Batı Londra civarında tanıştık. Başlangıçta TGU'nun çekirdek üyeleri tanıştı ve ilk dört albümümüzü çıkartan Nation Records'da hedefe ulaştık. TGU ismi özel bir Fransız müzik üniversitesi için yapmamız istenilen örnek çalışmanın adıydı.

- 'Yeraltı' ile vurgulamak istediğiniz nedir? 'Yerin altı've 'üstü' arasındaki mesafe artıyor mu azalıyor mu, ne düşünüyorsunuz?
- Çok dikkatli olmazsanız 'underground' çok hızlı bir şekilde 'overground' olur. Sonra aniden geri döner ve tekrar 'underground' olur. Neyse ki, kısa bir süre etrafta olduk böylece ne yapılmasını söyleyecek veya dikte edecek konumda olmadık.

- Küreselleşmenin müzikteki yansımaları hakkında neler söylemek istersiniz?
- Küreselleşme ile anlık iletişimler, bilgi ve kültür eş zamanlı olarak dünya çevresinde paylaşılabilir oldu. Müziksel olarak internet aracılığıyla gittikçe işbirliği yapıyoruz ve diğer müzisyenlerin kendi fikirlerini eklemeleri için tüm şarkıları dünyanın her yerine gönderebiliyoruz.

- Küreselleşme ekonomik ve siyasi anlamda problemler içeriyor. Öte yandan kültürel anlamda birbirinin farkına varmanın da anahtarı olarak gözüküyor. Bu çelişki hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Küreselleşme inkar edilemeyecek bir şekilde kapitalist bir süreç. Sovyetler Birliği ve sosyalizmin çökmesinin bir sonucu olarak, küreselleşme ekonomik organizasyonun uygulanabilir bir alternatif formu oldu. Bugünlerde Batı'daki pek çok kişi Doğu'da üretilmiş ürünleri ucuza bulabilecek gibi görünüyor ve biz hepimiz bunlara mali açıdan ulaşabilecek kolaylığa sahibiz. Sahip olmadığımız bir parayı harcamamız söyleniyor. Üstelik satın aldığımız her şey birkaç yıl içinde ya kırılıyor ya eskiyor ve sonra tekrar satın almak zorundayız. Çocuklar, maddi olarak bundan daha fazla etkileniyor.

- Kendi tarzınıza yakın bulduğunuz hangi sanatçı/gruplar var mı?
- Bizim gibi diğer müzik tarzlarına karşı benzer tutuma ve açık sözlülüğe sahip olan pek çok grup var. Muhtemelen küreselleşme bizim yaptığımız gibi diğer kültürlere ulaşan sanatçılar için olumlu bir şey.

- Transglobal Underground'un müziği dışında kültürler arası diyaloğu pekiştirmek, barışa katkıda bulunmak gibi iddiaları/düşleri var mı? Bunu zaten müziğin yaptığını mı düşünüyorsunuz yoksa iyi müzik dışında bir iddia sahibi olmak istemiyor musunuz?
- Müzik, bizim için en iyisi ve bu konudaki görüşlerimizi ifade etmede bizim için tek yol. Umarız yapabildiğimiz en ufak şey, insanların bir parça daha fazla düşünmesine yardımcı olabilir.

- TGU'ı ilk defa dinleyecekler için müziğinizin nasıl bir etki yaratacağını söyleyebilirsiniz?
- Uygun olduğunu gördükleri herhangi bir yolla kendilerini ifade etmede rahat hissedeceklerini düşünmek istiyorum.

Yer:
Ghetto, Kalyoncu Kulluk Caddesi, No: 10, Beyoğlu-İstanbul
Tel: (0212) 251 75 01
Ücret: 30 YTL-25 YTL
Saat: 22.30
Haberin fotoğrafları