Abuzittincim,
Her şey okuduğu gazeteyi, uzandığı yerden şöyle bi geriye fırlatmasıyla başlamış.. Sen misin gazeteyi fırlatan, omuzda feci bi acı ve ağrı.. Bizim Şefin, Hıncal Uluç'un, son macerasının başlama şekli bu.. "Fırlattığın gazete hangisiydi şef?" diye sorduğumda "Zaman" demişti. Ee, gazete var gazete var.. Kimilerini okuduktan sonra nazikçe katlayıp usulca masanın üzerine bırakacaksın... Tabii ben bunları sallıyorum Abuzittincim.. Şefin bana "Zaman maman" dediği yok fırlattığı da gazete değil bi takvim; PlayBoy'un 2009 takvimi.
Şef'in durumu, sinir sıkışmasından boyun fıtığına döndü.. Bu arada da ana damara bi stend takıldı. Gerçekten Babahan'ın yazdığı gibi bu şef için "yaşam piyangosu" olmuş. Tıkalı damarla ameliyata girmek işleri çok daha çetrefilli durumlara getirebilirdi. Çok çok geçmişler olsun, inşallah 19'undaki ameliyatı da kolayca atlatacaktır.
Bu "stend" meselesi önemli mesele Abuzittincim.. Neden önemli dersen; stendler veya ameliyatlarda kullanılan buna benzer araçgereçlerin bi iyisi bi de kötüsü var.. Kötüsü dediğim Uzakdoğu'da yapılan mallar. İyileri, daha doğrusu kalitelileri, daha çok Made in USA veya Alman damgalı. Geçen yıllarda bi doktor arkadaşımla konuşuyorduk. SSK hastanelerinin birinde ürologdu. Bazı ürolojik ameliyatlarda hastalara stendlere benzer aparatlar takılırmış. "Her ameliyatta içim sızlıyor" diyordu. "Ameliyat öncesi hastaya soruyordum. Bak bu Amerikan malı, bu kadar dolar.. Bu Alman, bu da bu kadar.. Bu Çin malı.. O da şu kadar.. Amerikan ve Alman malları çok daha pahalı ama bunları hayat boyu taşıyabilirsin.. Ötekine gelince süre veremeyiz.. Bir yıl bilemedim iki, gene ameliyat gerekebilir." SSK hastaların çoğunun mali durumu belli.. Çaresiz çoğu ucuzunu seçiyorlarmış. Hatta bazıları, doktorun iyi niyetle söylediklerine karşı "Acaba Amerikan firmalarından avanta mı sağlıyor" düşüncesiyle imalı imalı laflar ediyorlarmış. Arkadaşım, "Ben onlara aldırmıyor, bu açıklamayı yapmakla vicdanen sorumluluktan kurtuluyorum" diye bağlamıştı konuşmasını. Şimdi SSK dahil, hastanelerde bi çok reform yapıldığı söyleniyor.. Bazılarını görüyoruz da.. İnşallah bu "Çin malı aparatlar" meselesi de çözümlenmiştir kardeşim. Şu pazar günleri iç açıcı bi şeyler yazim diyip bilgisayarın başına oturuyorum ama klavyeden çıkanlara bak! Bari bi fıkrayla mektubu tamamlayayım Abuzitincim.
Biliyorsun ekonomik kriz her geçen gün gittikçe tırmanırken bunu "psikolojik durum" olarak görenler de var.
Kadıncağızın kocası rahatsızlanmış. Doktor gelmiş hastayı muayene etmiş. Kadın "Durum kritik mi doktor bey?" diye sormuş "Değil demiş doktor, öyle çok vahim bi durum yok" Kadın "acaba bu psikolojik bi şey de olabilir mi?" diye üsteleyince doktor "Valla ben de bunun psikolojik bi durum olduğunu düşünüyorum, velev ki değil, bi iki haftaya kalmaz otopside durumu anlarız!"
Münasip yerlerinden öperim kardeşim.
Güneş
Tecellister@gmail.com
Bugünkü Tüm Yazıları
Tecelli'den Abuzittin'e mektuplar
Yayın tarihi: 28 Aralık 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/28//haber,E583F7F968D6421BB77820FE6F26AD67.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.