kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
27 Aralık 2008, Cumartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Krizden tek başına çıkmamız mümkün değil"

Giriş Saati : 27.12.2008 13:29
Güncelleme : 27.12.2008 15:35
Yeni Haber
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Türkiye'nin krizden tek başına çıkmasının mümkün olmadığına işaret ederek, krizden bütün dünya ile birlikte çıkılacağını söyledi.

Yılmaz, ''dolayısıyla ne zaman çıkmaya başlayacağımız sorusunun cevabı da ABD'de. Konut sektöründeki fiyat düşüşlerinin durması, fiyat artışlarının, tekrar konut fiyatlarının artmaya başlaması, orada hafif bir enflasyonun başlaması elbet krizin sona erdiğinin işareti olacak'' diye konuştu. Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, Türkiye Ekonomi Kurumu tarafından Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi ATAUM konferans salonunda düzenlenen ''Küresel Bunalım ve Türkiye Ekonomisi'' konulu çalıştayda, katılımcıların sorularını yanıtladı.

Türkiye'nin küresel kriz ortamında dış borçlarına ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, dış borcun önemli bir bölümünün özel sektöre ait olduğunu bunda da en önemli bölümün şirketler kesimine ait olduğunu söyledi. ''Bugünümüz 2001'deki durum ile kıyasladığımızda kamu sektörü açık döviz pozisyonu açısından daha güçlü ama reel sektörümüz nisbi olarak döviz açık pozisyonu daha yüksek'' diyen Yılmaz, 2008 yılının ikinci çeyreği itibariyle kendilerinin kamuoyuna açıkladıkları reel sektörün net açık pozisyonunun 81 milyar dolar civarında olduğunu belirtti. Yılmaz, şöyle devam etti:

''Buradan hareketle 2009 yılında uluslararası kredi piyasalardaki daralmayı ve çalkantıları da göz önüne alarak acaba Türk ekonomisi ve onun alt kesimleri dış piyasalardan bir önceki dönemlerde olduğu gibi borçlanabilecek mi? Bu durum sürdürülebilir mi? Merkez Bankasının yaptığı bir çalışmaya göre, 1995'ten 2007 yılı sonuna kadar Türkiye'de şirketler kesiminin, mali kesimin ve kamunun borç çevirme oranlarına baktık ve şunu gördük ki 2001 krizi dahil Türkiye'de borç çevirme oranları yüzde 100'ün altına düşmemiş.

En son Eylül ayında Lehman Brothers'ın battığı, çalkantıların, iflasların zirveye çıktığı dönemde bile bizim reel kesimin şirketleri yüzde 100'ün üzerinde yüzde 180 oranlarda borçlarını çevirmişlerdir. Ancak bir şeyi göz ardı etmememiz lazım 2001 yılında kriz Türkiye'nin kriziydi dışarıda likidite boldu, bugün kriz dünyanın krizi dünyada likidite eskisi kadar bol değil. Bolluk dönemi bitti. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde Türkiye'nin dış borcunu çevirme kabiliyeti kapasitesi önceki yıllardaki gibi yüksek olmayacak.''

2009'DA CARİ AÇIK AZALACAK AMA BUNUN BÜYÜMEYE ETKİSİ OLUMSUZ

Bu doğrultuda üzerinde durulması gereken hususun ''2009 yılında ülkenin dış finansman ihtiyacı ne olacak?'' sorusunu sorarak, buna bir cevap bulunması gerektiğini ifade eden Yılmaz, burada da bir takım varsayımlar yapılması gerektiğini, bu varsayımların da ''2009 yılında büyüme oranı, kurun seviyesi, kur gelişmeleri ve büyümeye bağlı olarak ithalat ve ihracat ne olacak, cari açık ne olacak, 1995-2007 arasında yüzde 100'ün üzerinde gerçekleşen borç çevirme oranları ne olacak?'' şeklinde olduğunu kaydetti.

Söz konusu çerçevede Merkez Bankası olarak çeşitli çalışmalar yaptıklarını, 15'ten fazla varsayım geliştirdiklerini anlatan Yılmaz, yaptıkları varsayımlar çerçevesinde Türkiye'nin 2009 yılında dış borç çevirme ihtiyacının daha az olacağını, olumlu bir gelişme olarak cari açığın azalacağını bildirdi. Ancak bunun bir büyümeyle ilgili başka bir yönü daha olduğuna dikkati çeken Yılmaz, söz konusu varsayımın olumsuz etkisi olarak da büyümenin daha düşük şekilde gerçekleşeceğini kaydetti.

''BANKALARIMIZA, MALİ SİSTEME LİKİDİTE SIKINTISI ÇEKTİRMEYECEĞİZ''

Kısa dönemde genişlemeci politikaların Merkez Bankasının para politikasını etkileyip-etkilemeyeceğine dönük bir soru üzerine de Yılmaz, daraltıcı ancak genişlemeci maliye politikasıyla söylemek istediklerinin, ''borç oranlarının milli gelire oranını azaltarak, özel sektörün kullanabileceği fon miktarının artırılması'' olduğunu bildirdi.

Orta vadede ve içinde bulunulan koşullarda bunun Türk ekonomisi için daha sağlıklı ve faydalı olacağını belirten Yılmaz, buradan hareketle para politikası açısından sistemin ihtiyaç duyduğu likiditeyi gerektiği, yerde gerektiği miktarda ve gerektiği zaman vermeye devam edeceklerini vurguladı.

Yılmaz, ''bankalarımızı, mali sistemi fonlamaya devam edeceğiz. Bir likidite sıkıntısı çektirmeyeceğiz. Dolayısıyla onların da bize güvenerek fonlamanın akacağını, devam edeceğini inanarak reel sektörle ilişkilerini bu çerçevede düzenlemelerini öngörüyoruz'' diye konuştu. Krizde faizlerin yüksek olmasının iç talebe büyümeye olumsuz etkilerinin nasıl aşılacağının sorulması üzerine de Başkan Durmuş Yılmaz, bu konuda güven artırıcı önlemler aldıklarını söyledi.

Bunun bir maddi temeli olduğunu bir de psikolojik tarafı bulunduğuna işaret eden Yılmaz, ''topluma o şekilde mesajları iletmeliyiz ki, insanları erteledikleri taleplerini uygulamaya koymalılar, harcamaya başlamalılar. Gelecekle ilgili endişelerini izole etmeliyiz, ortadan kaldırmalıyız'' dedi.

''KRİZDEN NE ZAMAN ÇIKACAĞIZ SORUSUNUN CEVABI ABD'DE''

Bir katılımcının ABD'de işsizlik rakamlarının artacağı dikkate alındığında, Türkiye'deki endişelerin de arttığına işaret etmesi ve Türkiye'nin güven sorununu nasıl aşacağını sorması üzerine Yılmaz, kendilerinin imkanları ölçüsünde tedbirler almaya mecbur olduklarını ifade etti.

Bunun için de para politikasının üzerine düşen görevi yaptığını söyleyen Yılmaz, maliye politikasının da 2008-2009 bütçe uygulamalarında da bir takım altyapı yatırımlarına daha fazla kaynak ayırdığına dikkati çekti. Bunların orta vadede fayda sağlayacağını belirten Yılmaz, şöyle
konuştu:

''Ancak biz bu sorundan tek başına çıkmamız mümkün değil bütün dünya ile birlikte çıkacağız dolayısıyla ne zaman çıkmaya başlayacağımız sorusunun cevabı da ABD'de. Konut sektöründeki fiyat düşüşlerinin durması, fiyat artışlarının, tekrar konut fiyatlarının artmaya başlaması, orada hafif bir enflasyonun başlaması elbet krizin sona erdiğinin işareti olacak diye düşünüyorum.''

Bütçedeki altyapı harcamalarına ilişkin bir soru üzerine Merkez Bankası Başkanı, bütçenin içerisinde bir takım önceliklerin değiştirildiğini, bu önceliklere göre bir takım harcamalardan vazgeçildiğini ve bazı harcamaların ise öne alındığını kaydetti.

Merkez Bankasının kurun aşırı oynak olduğu dönemlerde döviz müdahalelerinin devam edip etmeyeceğine ilişkin soruya da Yılmaz, ''bizim yaptığımız operasyon, kurun seviyesiyle ilgili oynaklıkla ilgili değildi, bizim yaptığımız operasyonun hedefi, finansal istikrarda sistemin döviz likiditesi ile ilgiliydi'' şeklinde yanıt verdi.

(AA)