Karavanadan sakınalım

CHP'nin yolsuzlukların üzerine gitmesi güzel ama, atışlar karavana olmamalı.
Meselâ, Deniz Baykal'ın, Bütçe müzakereleri sırasında, "RTÜK Başkanı Zahid Akman hâlâ yerinde mi kalacak?" diye sorması, etkileyiciydi. Çünkü kamuoyunun büyük çoğunluğu, AK Partililer de dahil bu görüntüden rahatsız. En azından yargı safhası tamamlanana kadar Akman görevinden ayrılabilir.
Buna mukabil, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'in, AK Parti İstanbul İl Binası'yla ilgili açıklamaları fos çıktı. Zaten o iddialar, kiracı durumunda bulunan İstanbul AK Parti il teşkilâtını bağlamazdı ama, arazinin ve binanın sahibi Yapıtay İnşaat da iddiaları yalanladı. CHP İl Başkanı Gürsel Tekin, inşaatın gerçekleşmesi için mezarların açıldığını, kemiklerin torbalarla taşındığını söylemiş ve AK Parti İstanbul İl Binası'nın mezarların üzerine inşa edildiğini belirtmişti.
Çeşitli açıklamalardan anlıyoruz ki, olay hiç de iddia edildiği gibi değil. Yapıtay İnşaat, üzerinde "SİT alanı şerhi" olan araziyi satın aldığında, Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nin denetiminde arkeolojik kazı yapılmış, bulgulara uygun olarak proje değiştirilmiş, arazinin, Bektaşi tekkesi ve mezarlarla ilgili olmayan ön bölümde kullanım izni verilmişti. Buna uygun olarak da imar planı değişikliğine gidilmişti. Kazılarda ortaya çıkan iskeletler, mezar yerleri hazırlandıktan sonra, numaralarına uygun olarak mezarlara yerleştirilmişti. Bektaşi tekkesi de, Anıtlar Kurulu'nun istediği gibi yapılmıştı. Şu anda mezar taşları, Türk ve İslâm eserleri Müzesi'nde duruyor. Onların arzuları istikametinde taşlar mezar başlarına dikilecek.
Görüldüğü gibi, ortada ne AK Parti İstanbul İl Teşkilâtı'nı, ne de binanın ve arazinin sahibi Mesut Toprak'ı ilgilendiren bir usulsüzlük var. Keşke CHP İstanbul İl Başkanı Tekin, her arkeolojik kazıda çekilen video görüntülerini, ilgilileri suçlamak maksadıyla kullanmadan önce, gerçeği öğrenmeye çalışsaydı.
Siyasetçilerde de aynı basın mensuplarında görülen bir mesleki deformasyon var. Muhabirlerin birçoğu, olayı, enine boyuna araştırıp doğruya ulaşmak yerine, -gerçek ortaya çıkarsa haber değeri düşer mülahazasıyla- tahkik edilmeyen bilgileri yazar. Mesleğimizin bu hastalığını tedavi edememek bir yana, baktık ki, politikacılara da bulaşmış. Ne yazık!