kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
22 Aralık 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat
Şebnem Dönmez, oyunculuğa aşık olduğunu söylüyor: "Oyunculuk yapmak büyük bir lüks."

Var olmanın mutluluğunu yaşıyorum!

21.12.2008
Şebnem Dönmez yoga ve meditasyon ile hayatını yeniden düzenlemiş: Ortada hiçbir sebep yokken gülebiliyorum, var olmanın mutluluğunu yaşamak böyle bir şey. Bu durum içimden geliyor..
Women's Health dergisinin aralık sayısına konuşan genç sanatçı Şebnem Dönmez, yoğun çalışma hayatında kendisine nasıl zaman ayırdığını ve yoğun hayatında yoganın yerini anlattı. Dönmez; Turkmax'de Haluk Bilginer, Füsun Erbulak, Celal Kadri Kınoğlu ve Deniz Arcak'la birlikte bir sit-com'da oynarken aynı zamanda yine Turkmax'da 'Laf Ebeleri' isimli bir eğlence programı da sunuyor. Dönmez, "Hem ben hem de çocuklar yayın sırasında çok eğleniyoruz. Canlı yayın yaparak büyüdüğüm için çok normal ve zevkli geliyor bana; canlı yayının getirdiği disiplini seviyorum" diyor ve anlatmayı sürdürüyor...

ŞEBNEM DÖNMEZ'İN FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ


* Peki çalışma programınız nasıl? Kendinize yeterince vakit ayırabiliyor musunuz?
Pazartesi ve salı günleri TEM stüdyolarında dizi çekimi ile geçiyor. Salı akşamları canlı yayınım olduğu için biraz erken kaçabiliyorum. Bunun dışında tüm haftam bana ait. Bu zamanı kendime ayırarak değerlendirmek istiyorum. Uzun zamandır yapmadığım yogayı tekrar hayatıma sokmak, at binmek ve daha çok kitap okumak istiyorum. Yazın politik bir filmde oynadım. Onun son birkaç sahnesi kalmıştı, daha yeni bitirdik. Biraz da ondan dolayı programımı doğrultamadım.

* Bu filmden bahseder misiniz biraz?
Denizli Valisi Recep Yazıcıoğlu vardı. Politikayla ilgilenen biri olmamama rağmen haberlerden yaptıklarını takip ederdim. 2003 yılında, Ankara yolu üzerinde bir trafik kazası geçirip çok genç yaşta ölmüştü. Ayşe Kulin'in 'Köprü' adında bu konu üzerine yazdığı bir romanı varmış. Bu romandan önce bir dizi yapılmış. Daha sonra aynı yapım şirketi ayrı yönetmenle sinema filmi yapmaya karar vermiş. Bana göre gişe kaygısı olan bir film değil. Bu ülkede yaşayan aydınlık kafaları nasıl yok ettiğimizi anlatıyor.

* Bu filmdeki rolünüz neydi?
Ben de bu filmde hayatımın ilk kötü rolünü, müsteşar yardımcısı bir kadını oynadım. Sinema filmi çekmek çok zevkli. Hatta biraz sapıkça bir tutku bu. Aslında işin özeti, ben işimi, yani oyunculuğu gerçekten çok seviyorum. Bunun çok büyük bir lüks ve şans olduğunu düşünüyorum.

KENDİ İÇİME DÖNDÜM
* Nelerden besleniyorsunuz?
Öncelikle okuyorum. Yine de daha çok okumalıyım diye düşünüyorum. Bu arada çok tiyatro yapmak istediğimden oyun araştırıyorum. Yoga ve meditasyon da normal hayatın içinde nefes almamı sağlayan şeyler. Bol bol iyi filmler izlemeye çalışıyorum. Son günlerde 'Zeitgeist' diye bir film izledim. Dünyanın yönetilişi ve geldiği nokta ile ilgili. Bence çok kötü bir yere doğru gidiyor. Sevgisizlik var. Paraya dönüşemeyen değerler ve duygular önemsiz. Bir sürü şey silinip gitmiş.

* Kendi adınıza bunu düzeltmek için ne yapabileceğinizi düşünüyorsunuz?
Kendi varlığımın önemli olduğunu düşünüyorum. Sorunların dışarıdan değil de kendinden kaynaklandığını bilen insanların bir şeyler yapması lazım. Burada yapılacak tek şey kendi içine dönmek, kendini tanımaya ve değiştirmeye çalışmak. Olumsuzluk gibi olumluluk da yayılan bir şey olduğundan, içine dönüp kendinle dürüst bir iletişim içerisinde olmanın, aydınlık olmanın yeterli olduğunu düşünüyorum.
Haberin fotoğrafları