Geçen hafta Medyatik programında Adanalı dizisinin başrol oyuncusu Oktay Kaynarca'ya sordum. "Geçenlerde kendine polis süsü vermiş şehir eşkıyaları, bir kadını saçından sürükleyerek götürüp, tecavüz ettiler. O restoranda Başkomiser Yavuz olarak değil de Oktay Kaynarca olarak bulunsaydın, ne yapardın?" Oktay hiç düşünmeden yanıt verdi: "Tereddüt etmez, müdahale ederdim. Vurulacağımı, öleceğimi bilsem, mutlaka karşı çıkardım..." Oktay'ı tanırım. Gerçekten de oradakiler gibi sessiz kalmayacağını çok iyi biliyorum. Bu arada Oktay Kaynarca ve dizinin senarist/yönetmeni Tayfun Güneyer, Adanalı'nın gelecek bölümlerinde kendine polis süsü veren şehir eşkıyalarının konu edildiği çok özel bir bölümün ekrana geleceğini de haber verdiler. Bizim bunları konuştuğumuz saatlerde ise Alişan ve ailesi geceyi karakolda geçiriyorlarmış. İddiaya göre, Alişan'ın kuzeni suçsuz yere polisler tarafından alıkonulmuş. Yetmezmiş gibi ormana götürülüp, dövülmüş. Daha sonra Alişan ve ailesinden özür dilenmiş, olaya karışan polisler savcılığa sevk edilmiş. Kendine polis süsü veren şehir eşkıyalarından beteri de var. Kendine eşkıya süsü veren polisler... Her meslek grubunda çürük domatesler sepetin içine karışabilir. Mesele onları ayıklayabilmekte... "Polis İmdat"ı, "İmdat Polis"e çevirmemek, bu kutsal mesleğin dirayetli yöneticilerinin elinde...
Yayın tarihi: 21 Aralık 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/21/gny/haber,067343DF389143C78A10F5E0016EA744.html
Tüm hakları saklıdır.