Ada'dan Kandilli'ye uzanan bir program
Hazırladığı Uzay Heparı Sonsuzaalbümüyle son zamanlarda adından söz ettiren Zeynep Tunuslu, "Bu hafta sonu ne yapsam?" diyenler için bir plan hazırladı. Ünlü modacı, balık yemek isteyenlere Suna'nın Yeri'ni, gezmek isteyenlere Büyükada'yı öneriyor ..
Ben her hafta sonu değişik bir ruh halinde oluyorum. Bu hafta sonu dışarı çıkmayı istemesem de, en çok yatağımda kalıp uyumak istesem de yine dışarılardayım.
Son haftalarda en çok, oturduğum semt Nişantaşı'nda zaman geçirdim. Kırtasiye ürünlerine meraklıysanız ve isim düşkünlüğünüz yoksa Akkavak Sokak'taki Muji'ye uğramalısınız. Ben son zamanlarda orada çok vakit geçirdim; köşedeki tostçuda dilli kaşarlı yedim ve nar suyu içtim. Öyle kocaman porsiyonlara düşkün biri değilim ama lezzetli bir çorbaya hayır diyemem. Bu yüzden Nişantaşı'nda 24 saat açık çorba yapan bir yer olsa enfes olmaz mıydı diye düşünüyorum...
Saray'ın tavuklu çorbasından da 30 yıldır sıkılmadık mı? Hâlâ hayalimizdeki çorbacının açılmasını bekliyoruz.
İdeal bir hafta sonu programının benim için anlamı, açık havada uzun saatler geçirmek. Hava güneşli ise Bostancı'dan vapurla Büyükada'ya geçmek gibisi yoktur! Unutmayın, Ada, kışın ayrı bir güzel oluyor... En iyisi evde fazla sallanmadan 13.00 civarı olan bir vapura yetişmek, dışarda oturup simitle martı beslemek, bulut kümelerini görüp her seferinde fotoğraf çekmeyi istemek ve sonra sergilemek arzusuna düşmek... Bu düşler birer klasik olsa da, manzara o kadar güzel ki her defasında kendi kendime neden her hafta gelmiyorum diyorum. Ada'ya gelince iskelede bira içip, midye tava yemek, faytonla yarım tur yapmak, müthiş güzel evlerin önlerinden geçerken, içinden 'hangisi benim olsun oyunu' oynamak, akşam vapuru ile Bostancı'ya dönmek.
Tabii ki istemeye istemeye...
Cumartesi sinemaya...
Bu cumartesi ise havanın muhtemelen yağışlı olacağını düşünürsek, öğleden sonra 15.00 veya 18.00 matinesine sinemaya gitmek, iyi bir fikir olabilir. Ben Maçka G-Mall'u seviyorun. Oğlum Kanat da Num Num'ın pizzasını seviyor. Aynı alanda bir de D&R'a gireriz; mutlaka yeni çıkan kitaplardan alırız. Ama şöyle bir kararım var: Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi'ni bitirmeden yeni kitaba başlamayacağım. Birkaç yeni müzik CD'si alıp, evde oturup dinlemeyi de öneriyorum. Uzay Heparı Sonsuza albümünde Sezen Aksu'dan Mustafa Ceceli'ye, Teoman'dan Gülşen'e kadar herkes bir şarkı seslendirdi. Tam bir başucu yapıtı; bu nedenle hafta sonu birkaç saat dinlemek için ideal.
Akşam arkadaşlarla buluşmaya Nişantaşı'ndaki Zihni'ye gidebilirim. Orient ekspres tadında, hem göze hem kulağa hitap eden kıvamda biraz müzik dinlemek iyi gelecektir. Çok geç saatlere kalmadan geceyi bitirmeli, pazar sabahı çok geçe kalmadan kalkmalı ve Arnavutköy-Kuruçeşme sahil şeridi kalabalıklaşmadan yürümeli. Starbucks kahvem elimde dolaşmak gibisi yok... Sonrasında ufak motorla Kandilli'deki Suna'nın Yeri'ne geçip, kızarmış balık yemeli ve hâlâ dışarda kalmanın keyfi sonuna kadar çıkarılmalı. Bu arada zaman bulursanız bir konserle hafta sonunuzu renklendirebilirsiniz.
Bu haftalık benim zamanım kalmadı. Bir sonraki hafta annemle Cemal Reşit Rey veya Lütfü Kırdar'da klasik müzik konserlerine gidebilirim.
Yayın tarihi: 12 Aralık 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/18/cm/haber,697A9FFD663948D0905198B0536E8802.html
Tüm hakları saklıdır.