Dünyaya geç geldiğine inanan, 1951 model otomobilinin direksiyonunda Zeki Müren'in radyo kayıtlarını dinleyen nostalji avaresi biri olarak, Siyaset Meydanı'nı büyük bir keyifle izledim. Ali Kırca, "Radyo Günleri" başlığı altında radyo döneminin iki usta ismi Orhan Boran ve Halit Kıvanç'ı konuk etmişti. Ben her ikisini de radyoda dinleme mutluluğuna erişmiş şanslı nesildendim. Ama çocukken Orhan Boran'dan pek hoşlanmazdım. Çünkü onun radyoda yaptığı "Orhan Boran ve Yuki" programı yüzünden, adımın kısaltması, "Yuki" olarak lakabım haline gelmişti. Ama pazar günleri kulağımı transistörlü radyoya dayayıp, o programı dinlemekten de kendimi alamazdım. Yuki, Leyleğin Ömrü, İpana ile 11 Soru, Oyun Bahçesi, Arkası Yarın, Şefik Kaptan ve diğerleri... Dinlediğim şey radyo filan değildi... Hayalimde her birine ayrı portreler çizdiğim kahramanlarımın yaşadığı kocaman bir düşsel ülkeydi. Halit Kıvanç ise maç anlatmaz, adeta futbolun talk show'unu yapardı. İki büyük ustayı ekranda izlemeye doyamadım. Sonra aralarına günümüzün yarışma ustası Acun Ilıcalı da katıldı. Ardından stüdyodaki öğrenciler yarıştırılarak, radyo günlerindeki o eski yarışmalar hatırlandı. Gördüm ki, o zaman yarışmalarda sadece "bilgi" sınanırmış. Bugünkü gibi hikayesi en dramatik olana en fazla puan verilmezmiş. Ya da hiç bir bilgi kırıntısına ihtiyaç duymadan, bedavaya aldığı kutuyu Hamdi Bey'e pahalıya satmak için ter döken uyanıklar yokmuş. Kimse "yemek kötüleyerek" 10 bin lirayı kapmaya uğraşmazmış... Bir de Orhan Boran ile Halit Kıvanç birbirlerini onore etmek, birbirlerine iltifatta bulunmak için nasıl da zarif bir yarış içindeydiler ya Rabbim... Durdum, düşündüm... Bundan 30 sene sonra Okan Bayülgen ile Beyazıt Öztürk'ü böyle görebilecek miydik acaba?..
Bugünkü Tüm Yazıları
Ne güzelmiş radyo günleri...
Yayın tarihi: 14 Aralık 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/14/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.