Okurumuz, mektubunun yayınlanmasına gerek olmadığını belirtmesine rağmen ben yayınlıyorum. Çünkü bu duyguların herkesçe paylaşılmasında fayda görüyorum. 'Muro mu çok iş yapacak, A.R.O.G. mu, yoksa Recep İvedik mi?' tartışmaları arasında kaynayıp, gitsin istemedim. Sadece okurumun adını vermeyeceğim. Ama söylediklerinin altına kendi imzamı koyuyorum: "Yüksel Bey merhaba, dün akşam Son Buluşma'ya gittim. Ancak giderken bile bir hüzün kaplamıştı içimi. Filmin, 14 Kasım'da gösterime girmiş olmasına rağmen 11 gün sonra sinema salonunu aradığımda önümüzdeki hafta salonda oynatılmayacağını söyledi sinemadaki görevli. Zaten filmin oynadığı salonlara baktığımda da içim cız etmişti sayının azlığını görünce. Filme gelince, şu ana kadar izlediğim en güzel film benim için. Ben bir
televizyon ve sinema tutkunu olarak her filmi izlemeye gayret ediyorum. Özellikle de Türk filmleri çekilirse mutlaka gidiyorum ki, Türk sinemasına bir desteğim olsun, yeni ve daha güzel filmler çekilsin. Ama, Ömer Dede, Yakup Dede ve Veysel Dede'nin ömürleri yanında oldukça kısa sayılan hayatımda beni bu kadar etkileyen, derinden vuran, gece yastığa başımı koyduğumda uyutmayan, hıçkıra hıçkıra ağlatan, boğazımda yumruk gibi düğüm olan başka bir film olmamıştı. Şu anda bile size bu satırları yazarken ağlamama engel olamıyorum. İnsanlar Issız Adam filminde neye ağlıyorlar diye sayfalar dolusu yazı yazıldı internette, köşe yazılarında. Yanlış anlaşılmasın Issız Adam'ı çok beğendim ve evet beni de etkiledi. Ama ben Son Buluşma'da neye ağladığımı çok iyi biliyorum. Yakup Dede'ye mektup yazan 10 yaşındaki Gülbike kadar olamamama ağlıyorum, üç kişi gittiğimiz filmde salondaki yalnız üç kişi olmamıza, onları böyle yalnız bırakmamıza ağlıyorum. Bu ülkenin gençleri olarak kıymet bilmememize, bize emanet edilen ülkenin kurucularına sahip çıkmamamıza ağlıyorum. Duygularım o kadar yoğun ki birileriyle paylaşmak istedim. Sizden isteğim, bu yazıyı yayınlamanız değil. Tek istediğim, eğer Nesli Çölgeçen'e ulaşma imkanınız varsa ona çok ama çok teşekkür etmeniz. Bana yaşattıkları için, ama en çok da ileride çocuklarıma izletirken gurur duyabileceğim bu muhteşem çalışma için. DVD'sini arşivime koyup, şu anda her istediğimize sahip olduğumuz bu hayata nasıl sahip olduğumu her zaman bana hatırlatacak bu çalışma benim için bir çok şeyi değiştirdi artık. Saygılarımla..." Filme her giden, gazilere ağlıyor. Ama bana kalırsa gazi dedeler yaşasalardı, şu halimizi görüp, bizlere ağlardı!..
Bugünkü Tüm Yazıları
Gazilere değil, halimize ağlayalım
Yayın tarihi: 7 Aralık 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/12/07/gny/haber,9E8D3D17A5FE4D9895F2C9C793E578BD.html
Tüm hakları saklıdır.