Giriş Saati : 29.11.2008 12:02 Güncelleme : 29.11.2008 22:40
Dünyanın ve Avrupa'nın önde gelen kulüpleri arasında 1990'lı yıllardan başlayarak, yaygınlaşan yurt dışı marka tescilinin Türk kulüpleri tarafından yeterince benimsenmediği bildirildi.
Destek Patent Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, fikri mülkiyetin, rekabetin yaşandığı tüm alanlarda olduğu gibi ekonomik boyutuyla ön plana çıkan futbol dünyasında da giderek önem kazandığını söyledi.
Yeşil sahalarda marka tescil durumunu araştırdıklarını ve ortaya çıkan tablonun, Avrupa kulüpleri ile karşılaştırıldığında, Türk kulüplerinin markalarını dünya çapında yeterince koruyamadıklarını ortaya koyduğunu belirten Yamankaradeniz, yabancı takımların markaları konusunda çok hassas olduğunu ifade etti. YABANCI KULÜPLERİN MARKA TESCİLLERİ
Yamankaradeniz, dünyanın ve Avrupa'nın önde gelen kulüpleri arasında 1990'lı yıllardan başlayarak yaygınlaşan yurt dışı marka tescilinin Türk kulüplerince yeterince benimsenmediğini dile getirerek, şöyle konuştu:
''Avrupa'nın lider futbol kulüpleri Topluluk Markası veya Madrid protokolü aracılığıyla çok sayıda ülkede markalarını koruma altına almış durumdalar. Ülkemizde ise çok az sayıda kulübün, markaları için sınırlı bir koruma sağladıkları görülüyor. Yaptığımız araştırmaya göre, Türk kulüpleri markalarını dünyada yeterince koruyamıyor. Yabancı takımların Topluluk Markası (CTM) ve Madrid toplu başvuru sistemleriyle marka tescili alma geçmişleri, 1980 yılında Juventus ile başladı. Başvurular 1990'lı yılların ikinci yarısında hızlandı.
Yabancı takımların bu süreçte marka tescili alanını geniş tutmaları ve akla gelebilecek her alanda önlem almaları dikkati çekiyor. Örneğin, bugün Juventus ve Milan markaları ile otomobil üretmek dahi mümkün değil. Alman kulüplerinden Schalke'nin 28, Bayern Münih'in 20, İtalyan kulüplerinden Juventus'un 60, AC Milan'ın 39, İngiliz kulüplerinden Chelsea'nin 5, Liverpool'un 33, Arsenal'in 32, Manchester United'ın 29, İspanyol kulüplerinden Barcelona'nın 36, Real Madrid'in ise 44 ülkede marka tescili bulunuyor.''
Futbolda başarı için çim sahalar dışında devam eden rekabette kurallarına göre yer almanın önemine işaret eden Yamankaradeniz, futbolun tüm dünyada sporun dışında bir sektör olarak ekonomik boyutuyla da ön plana çıktığını söyledi. Yamankaradeniz, günümüzde futbolun ekonomik hacminin giderek büyüdüğünü ve artık kulüplerin rekabeti çim sahanın dışına da taşıdığını belirterek, şunları kaydetti:
''Ekonomik açıdan güçlü olmanın, rekabet avantajlarını korumanın temel araçlarından biri, diğer tüm alanlarda olduğu gibi marka sahipliği. Yabancı takımların marka tescillerini büyük oranda tamamladıkları ve artık fikri mülkiyetin kullanımı ile yönetimi üzerinde durdukları görülüyor. Yerli kulüplerin de sahip oldukları markaları ekonomik değere çevirebilmek için hızla yurt dışı marka tescillerini tamamlamaları gerekiyor. Yurt dışı tescilin, marka değerinin oluşmasına ve artmasına önemli katkısı bulunuyor.''
DÖRT BÜYÜKLERİN MARKALARI YURT DIŞINDA YETERİNCE KORUNMUYOR
Türkiye'de, kulüplerin marka tesciline yeterince önem vermediklerini dile getiren Yamankaradeniz, Avrupa'da hedefleri olan büyük kulüplerin marka tescillerinin yetersiz durumda olduğunu söyledi. Yamankaradeniz, şunları kaydetti:
''Galatasaray yurt dışında markasını Bulgaristan, İsviçre, Çin, Danimarka, İspanya, Fransa, İngiltere, Yunanistan, İtalya, Romanya, İsveç, Avusturya, Kuzey Kore ve Singapur'da tescille koruyor. Beşiktaş'ın markası toplu tescil sisteminin yanı sıra Avusturya, Avustralya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Danimarka, İspanya, Finlandiya, Fransa, İngiltere, Yunanistan, İrlanda, İzlanda, İtalya, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, İsveç ve Ukrayna'da tescille koruma altında.
Trabzonspor markası Almanya, Avusturya, Fransa, İspanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve İsveç'te korunuyor. Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor'un 'Sarı Kanarya', 'Kara Kartal', 'Karadeniz Fırtınası' gibi markalarının tescili, yurt dışında kulüp dışında şahısların elinde bulunuyor.''