Issız Adam, Çağan Irmak'ın son filmi. Irmak,
Türkiye'nin yüz akı olan değerli bir yönetmen. Türk filmciliğinin ilerlemesinde, şüphesiz, onun gibi başarılı yönetmenlerin yanı sıra, uluslararası prestij kazanan Antalya Film Festivali'nin de rolü unutulmamalı. Issız Adam, gelişen filmciliğimizin önde gelen eserlerinden biri; yönetmen de, oyuncular da çok başarılı. Filme gidip de, etkilenmeyen kadın yok gibi. Ama, sadece, Hıncal Uluç'un sandığı gibi
" terk edilmiş kadınlar" değil. Zaten Ada, terk edilmiş bir kadın değil.
"Issız Adam" denilmesinin sebebi, Alper'in bir türlü kalıcı ilişkiler kuramaması; kendini gelip geçici heveslerle avutması. Sevgisiz bir insan,
"ıssız" kalmaya mahkûmdur zaten. Ama Ada, Alper'e sevmeyi öğretiyor ve aslında o aşk hiç sona ermiyor. Zaten bu yüzden Hıncal Uluç,
"Terk edilmiş kadınlar gözyaşı döktü" derken yanılıyor. Genelde herkes, filmin en son sahnesinde, Ada ile Alper'in yıllar sonra buluştuğu karelerde ağlıyor. Sebebi de, filmin yaydığı o yüksek dozdaki duygusallık. Senelerin biriktirdiği
hasret seyircileri yüreğinden yakalıyor. Filmi seyredenler, terk edilmişliğin acısından değil, olsa olsa,
" Ben neden bu kadar sevilmedim ya da sevemedim" diye ağlıyordur. Şu anda vizyondaki en iyi film Issız Adam. O ne yazmış, bu ne demiş diye aklınızı takmadan, alın eşinizi, nişanlınızı ya da sevgilinizi yanınıza, koşun sinemaya. Eğer
" Issız adamsanız" gene gidin; belki sevmeyi öğrenirsiniz, ya da severken hata yapmamayı.
Yayın tarihi: 27 Kasım 2008, Perşembe
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/27//haber,C4B62820E62545EA9482699874DB1AEE.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.