- Alo, O. Ne haber
-
İyilik sağol. - H... ben, H...
-
Hee H. Nasılsın? - İyiyiz, sen nasılsın?
-
İyiyiz ya. İşte nişanlımla dışarıdayız, alışveriş yapıyoruz, sen ne yapıyorsun kardeş? - İyilik, şükür. Ne yapayım, moraller bozuk işte. Bir şey soracağım O...
-
He buyur kardeş. - Ben bir şey duydum da inanamadığım için seni aramak istedim.
-
Söyle kardeş. - Sen benimle ilgili başkanın istediği bir kağıda imza atmışın. O olayın içeriğini bana söylesene.
-
Attım, attım da olay şöyle kardeş. O .. (!) para dağıtacaktı, dağıtmadan önce de bu sizin konuyla ilgili bize 'Ya buna imza atarsınız paranızı alırsınız ya da benden kuruş alamazsınız' dedi, tamam mı. - Zorla attırdı yani.
-
He kardeş, zorla attırdı bize. Öyle deyince de kardeş benim durumlarımı biliyorsun. Ben nişanlıyım kardeş. Maddi olarak o kadar problemli günler yaşıyorum ki, düşün anam babam benden para beklerken aylardır ben onlardan para alıp geçiniyorum H.. kardeşim, tamam mı, anladım mı? - Anladım da O., iki üç milyar için arkadaş satılır mı kardeş?
-
Ya kardeş bunu arkadaş satma olarak düşünme, anladın mı? Kardeş böyle bir şeyim olmasa bunu yapar mıyım ?
- Bak kardeş bir şey soracağım sana. Maç haftası, kampta filan maçtan önce ben sana gelip de bir şey dedim mi?
-
Demedin, ben bunu başkana da dedim. İnan dedim. 'Bana herhangi bir şey demedi' dedim. 'Ne H... ne başkası, bana bir şey söylemedi' dedim. - Yani sırf bize para vermemek için, kadro dışı bırakmak için ellerinden geleni yapıyorlar bize valla.
-
Öyle kardeş, öyle. Ben bunun da farkındayım. Sen yoktun, ben kulüpte herkese de bunu söyledim. Ben bunu atıyorsam sırf paraya ihtiyacım olduğu için atıyorum dedim kardeşim. Bu kulüpte maddi açıdan bizlere futbolculara yapılan şeyleri biliyorsun kardeş. Acil paraya ihtiyacım olduğu için bu imzayı attım kardeş. - Tamam kardeş, ben bunu senin ağzından duyayım dedim.
-
Benim bu işi yapmamın tek amacı bu yani kardeş, bunu bil yani. Yoksa bunu başka şeylere çekip de altında başka şey arama. Yani ben sadece olayın maddi boyutundan dolayı böyle şey yaptım. - Anladım kardeş. Bu ülkede hak hukuk varsa, onlarla görüşeceğiz.
-
Bana 'Ya buraya bu şekilde imza atarsın paranı alırsın, ya da sana para mara yok' dedi, tehdit etti, herkese de böyle kardeş. dar acil paraya ihtiyacım vardı ki... - Görüyorsun nasıl suçlanıyoruz.
-
Maalesef öyle kardeşim. Hakkını helal et. Aklına başka bir şey gelmesin, mecbur kaldım, anladın mı? - İmzayı atmışsın, yapılacak bir durum yok.
-
Hakkını helal et H.. - Hadi Allah'a emanet ol. Görüşürüz...
ÇARESİZ FUTBOLCULAR İşte o paraya para denilmeyen meslekten, futbolumuzdan bir manzara...
İşte ülkemiz Birinci Futbol Ligi'ndeki kulüplerimizden "örnek(!)" yönetim anlayışı...
İşte böylesine bir ligde top koşturan futbolcularımızın içler acısı hali..
İşte yabancı futbolcuların birkaç bin eurosu için kulüplerin puanlarının çatır çatır silindiği ülkede, kendi futbolcusunun çaresizliği. Federasyonun aciz kalışı.
Sadece "O" ve "H" mi? Onlar ve onlar gibi yüzlercesi kendilerine sahip çıkacak bir Federasyon ve dernekleri olmadığı için çaresiz. Belki de onlar, kulüpler gibi üçerbeşer oyu olmadıkları için, bu durumda..
Not: Yukarıdaki bu konuşma, bu sezon Disiplin Kurulu tarafından ağır bir cezaya çarptırılan profesyonel bir futbolcunun kendisi hakkında kulüp lehine imza atan takım arkadaşıyla yaptığı telefon görüşmesinin deşifresidir.
Yayın tarihi: 12 Kasım 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/12//haber,BAB4EC3E53484B6CB9BD35DC5920BE46.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.