Bazen yazıyorsun, oynuyorsun, insanlar "Gülmekten yarıldık," diyorlar ama bakıyorsun, bir arpa boyu yol gitmişsin, çünkü gerçek hayatta olanlar kurgu mizahı kenarda gözyaşları içinde bırakmış! Fener'in amigosu Rambo Okan'ı ana haber bülteninde izleyince, bu şaka-espri işlerini bırakıp dikiş dikmeye karar verdim. Rambo Okan, 26 Ekim'deki Avrasya Maratonu'na katılıyor ve yüzlerce insanla birlikte koşuyor. Bitirme çizgisinde bekleyen ekip, bir de ne görsün, yarışın birincisi Rambo... Üstelik de iki saat 48 dakikayla, kendi yaş kategorisinde muhteşem bir derece yapmış. Madalyasını takıp, kupasını veriyorlar. Rambo başlıyor para ödülünü beklemeye... Neden sonra anlaşılıyor ki Rambo, parkurun 30. kilometresindeki kontrol noktasından geçmemiş. Sorulunca başlıyor ballandıra ballandıra nasıl birinci olduğunu anlatmaya. Sahilyolunu takip ederek kestirmeden gittiğini, parklardan geçerek yolu kısalttığını, uygulamalı şekilde kameralar karşısında, kıkırdayarak gösteriyor. Buraya kadar tamam. Ortaya çıkmış bir hile var. Ama Rambo, kupayı ve madalyayı geri vermek istemiyor ve diyor ki: "Altın vereceğinize teneke madalya verdiniz, ayrıca kupa da dandikten, elime aldım bir sıktım, sakız gibi ezildi, geri veremem, attım denize..." Para ödülünü alamadığı için de organizasyonu savcılığa vereceğini ifade ediyor. Şimdi ben bu hikâyeyi Burhan Altıntop'a yazsam, seyirci "Abartmış!" demez mi?! Derken ikinci bomba geliyor: "Batman Belediye Başkanı DTP'li Hüseyin Kalkan, dünya gişe rekorları kıran
Batman filminin yönetmeni Christopher Nolan'a, Batman şehrinin adını izinsiz kullandıkları gerekçesiyle dava açmaya hazırlanıyor. 'Dünyada bir tek Batman var. ABD'li film yapımcıları ilimizin adını bizden habersiz filmlerine yansıtmışlar. Batman'ın adını kullananlardan davacıyız. Bu davayı gerekirse de ABD'de de açacağız,' diyor." Dikkatinizi çekerim, bu adam bir
Avrupa Yakası karakteri değil, belediye başkanı! Zaten böyle karakter yazsam, "Gerçeklikten uzak, karikatür," diye topa tutarlar. Bizim en çılgın karakterler en fazla Burhan gibi İngiltere kraliçesiyle tanışmaya kalkıyor, Dilber Hala gibi karşılıksız bir platonik aşk yaşayıp kendini manilerle ifade ediyor, o kadar! Bu arada artık herkesin Dilber hala gibi konuşuyor olduğu gerçeği ve halanın popülaritesi gözden kaçacak gibi değil. Adanalıların favorisi Dilber'in kullandığı yöreye özgü kelime ve deyimler müthiş merak uyandırıyor. Bu vesileyle bir sözlük vermek bir nevi görevim diye düşünüyorum:
DİLBER HALA SÖZLÜĞÜ:
*
Hoşşik: Yalaka, karaktersiz, ukala
*
Dinelmek: Ayakta kalmak
*
Banadura: Domates
*
Gındırık: Aralık
*
Gıllik, gıllicik: Küçük, küçücük
*
Sası: Tatsız, yavan
*
Zebil gibi: Çok, gereğinden fazla
*
Hatın kız: Hanım kız
*
Booy boy: Eyvaah eyvah
*
Bahele: Bak hele
*
Çekticeği damar kurusun: Çektiği damar, soy, kurusun
*
Soykası batasıca: Soyu sopu batasıca
*
Zaar: Zahir, herhalde, öyle görünüyor ki
*
Kele: Ayol
*
Cıvır: Diri, genç
*
Avel: Aptal
*
Cibilliyet: Geçmiş
*
Bici bici: Adana'ya özgü, nişasta, gül suyu ve buzla yapılan bir tatlı
*
Gadasını almak: Derdini, belasını almak
*
Zumzuk: Yumruk Bu arada, Adana Demirsporlular hem yoğun eposta'ları hem de facebook'taki gruplarıyla Dilber Hala'nın takımlarının atkısını takmasını istiyorlar bir süredir! Neden olmasın? Ama bir adım daha ileri gitmişler. Bugün, Adana Demirspor'un maçında, statta "Dilber Hala Adana Demirspor atkısı taksın!" diye pankart açacaklarmış! Hayatın kendisi kadar komik olmak mümkün değil ki... Dediğim gibi, bırakacağım bu mizah işlerini, dikiş dikeceğim!
Yayın tarihi: 9 Kasım 2008, Pazar
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/09/pz/haber,D64DC760AA894A86968C3FBC5797861F.html
Tüm hakları saklıdır.