- Fatih Akın'ın çektiği New York, I Love You adlı kısa filmde oynadınız. Nasıl oldu bu işbirliği? - Bu tasarı aşk filmleri üzerine... Şehir aşkları ya da bir şehre ilan-ı aşk temalı. Daha önce Paris üzerine yapılmış, dünyadan ünlü yönetmen ve oyuncuların çektiği kısa filmlerden oluşan bir tasarı. Bizimki New York, I Love You adlı 12 kısa filmlik bir bütün. Fatih'ten de bir film çekmesini istemişler. O da çakırkeyf bir İstanbul gecesi bana rol teklif etti. Ben tabii gürültülü bir şekilde oyunculuğa sövüp 'oynamam' diye tutturdum. Duvara Karşı'da da oynamamı istemişti, Ben Yazı Tura'yı bahane ederek tüymüştüm. Ama Fatih'i çok seviyorum. Kardeşim oldu, benden ne isterse yaparım. Bremen'e gittim oynadım, döndüm. Fragmanı gördüğümde de çok mutlu oldum. İyi ki benim oynamamı istemiş. Hayatımın en mutlu günlerini yaşattı bana. Gene uzattım... Film bir ressamla âşık olduğu Çinli bir kız arasındaki platonik aşkı anlatıyor.
- Fatih Akın kendinize, sinemanıza, oyunculuğunuza yakın bulduğunuz biri midir? Yükselen değer ama siz nasıl buluyorsunuz onu? - Fatih çok vefakâr bir adam. Kendini beslemiş, Türk Sineması'na gözü yaşlı bir hayranlık duyuyor. Benden daha saygılı mesela sinemamıza. Bana olan yakınlığı filmlerdeki karakterlerden... Sonra kafaca çok aynı yerde olduğumuzu gördük yanyana geldiğimizde. Üretim başlıyor iki hoşbeşten sonra. Çok zeki, çocuk ruhlu, müthiş yetenekli.