EA
yaz boşluk bırak mesajını yaz 4122'ye gönder.
SMS:
?EA
Türk zihnindeki emperyal vizyon
Yaklaşık iki yıl önceki bir konferansta,
Almanya'nın eski dışişleri bakanlarından
Joscka Fischer şöyle demişti:
"
Irak Savaşı kaybedildi. Yeni
ABD Başkanı'nın asıl görevi, Irak'tan çekilmek olacaktır."
- "Irak'taki bölünme,
İran' ın işine geliyor."
- "
Türkiye önümüzdeki dönemde
Ortadoğu'da çok önemli bir
'oyuncu' haline gelecek.
- "
Avrupa Birliği liderleri
Türkiye'yi kucaklamalı ve en kısa sürede Birliğe almalıdır.
Türkiye'yi almamak siyasi miyopluktur."
- "Avrupa'nın ittiği bir
Türkiye'nin
Rusya'ya doğru kaymakta olduğunu görmek gerekir."
Bu sözlere daha önce de değinmiştim. Fischer'ın "ABD'nin Irak'tan çekilmeye başlamasıyla birlikte
Türkiye'nin bölgede çok önemli bir oyuncu haline gelmesi" iddiası artık gündemde sayılır.
Peki, "iç politika açısından" bu durum
Türkiye'de ne tip sonuçlara yol açabilir?
ABD bir miktar geri çekilirken, onun bıraktığı boşluğu birileri doldurmaya çalışacaktır. İster ABD'nin "
davetiyle " olsun, ister kendi "
hevesiyle ",
Türkiye burada rol alacak.
Eğer "davetiye" çıkmazsa, "
PKK kartı " ne güne duruyor? (Bu kart bunca zaman boşuna mı el altında tutuldu?
On binlerce zayiat ve
1 trilyon dolar niye sineye çekildi?)
"Kuzey Irak'tan
terörist saldırı var, güvenliğim tehlikede " diyen
Ankara, askeri harekât dahil çeşitli girişimlerde bulunacaktır.
Bir iddiam daha var! Siyaset sınıfının (politikacı+bürokrat) etkin kesiminde
" emperyal bir vizyon " olduğunu sanıyorum.
Bu vizyonun, toplumsal ve kültürel geçmişi Osmanlı İmparatorluğu'na uzanır.
Siyasi kökeni ise Ocak 1920 tarihli
Misak-ı Milli'dir ('
Milli Yemin', '
Ulusal And').
Bildiğiniz gibi mevcut sınırlarımız Misakı Milli'ye kıyasla dardır. Örneğin
Musul eyaleti,
1922 Lozan görüşmelerden başlayarak, dört yıllık bir süreçte yitirilmiştir.
Siyasi elitin, Misakı Milli'ye dahil olan Musul'u (ve
Kerkük'ü) unutmadığını düşünüyorum.
Hatırlayın:
Bülent Ecevit'in, "
İsmet İnönü bana, ' Şartlar oluştuğunda Musul'u alın; Türkiye'nin hakkıdır ' demişti " şeklindeki ifadesi nasıl da bir heyecan dalgası yaratmıştı!
Çünkü "emperyal vizyon" zihinlerin bir kenarında uyuklamakta. Uyanmak için havaların değişmesini bekliyor.
İlginç bir durum daha: Yeni Başkan
Barack Obama'nın ABD politikasına farklı bir
üslup getirmesi bekleniyor.
Demokrat Başkan, "
diplomasiye, barışa, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne " ağırlık verecektir.
Yani hedeflerine,
NeoCon hoyratlığıyla değil, "
tatlı dil ve güler yüzle " ulaşmaya çalışacaktır.
Buna karşılık, eğer yukarıda anlattığım süreç işlerse,
Türkiye'de tam tersi bir gelişme olabilir ve
militarist/milliyetçi yaklaşımlar güçlenebilir.
Bugünlerde Başbakan
Erdoğan, belki de bir aç/kapa pazarlığının sonucu olarak,
Askeriye ile aynı frekansta konuşuyor.
MHP'ye yakışacak sözler onun ağzından dökülüyor.
Erdoğan'daki bu çizgi değişikliğine,
" siyasetin oynaklığı " diyebilir, gündemin değişmesiyle birlikte eski havasına dönmesini bekleyebiliriz.
Ama şunu da akılda tutmak gerek: Erdoğan'ın bu hali, yoğun bir
milliyetçiliğe ihtiyaç duyan
emperyal vizyon ile uyumludur.
Yayın tarihi: 7 Kasım 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/07//haber,0206342A87C64956B973D6BF7EC26962.html
Tüm hakları saklıdır.
Copyright © 2003-2008, TURKUVAZ GAZETE DERGİ BASIM A.Ş.