Yaprak Dökümü'nün son bölümünde iki önemli toplumsal mesaj yer aldı. Ali Rıza Bey rahatsızlanıp, en yakın özel hastaneye kaldırılınca tedavi ve tahlil ücreti aileye dert oldu. Zira Ali Rıza Bey, Bağ-Kur'luydu ve o hastanenin Bağ-Kur ile anlaşması yoktu. Yıllardır devlet hizmetinde onuruyla kaymakamlık yapmış Ali Rıza Bey az daha hastanede rehin kalacaktı. Bu küçücük öykü, ülkemizde insanların sosyal güvence şemsiyesinin dışına nasıl acımasızca savrulduklarının kanıtı gibiydi. Bir başka önemli mesaj ise dizinin yaramaz çocuğu Oğuz'dan geldi. Emlakçılık yapmaya başlayan Oğuz, kendisinden hiç beklenmedik şekilde özel deprem sigortasının gerekliliğine dikkat çekti. Oğuz yanında çalışan çocuğa "Bu evin sigortası yok. Ben bunu satamam, mal sahibine söyle yaptırsın" dedi. Çocuk ise "Aman abi yaa, boşver, bu sefer de bilerek masraf çıkartıyorsun derler" diyerek itiraz edince, Oğuz üsteledi: "Oğlum olur mu hiç öyle şey? 17 Ağustos depreminden sonra bütün evler için zorunlu bu sigortayı yaptırmak. Hem bu herkes için önemli bir şey. Bunun ihmali olmaz. Söyle yaptırsınlar." Hep derim ya,
Türkiye'de insanlara ulaşmanın en kestirme yolu dizilerdir. Bence trilyonluk reklam ve tanıtım kampanyalarının iletemeyeceği mesajı, bir yerli dizi repliğine sıkıştırmak en iyisi...
Yayın tarihi: 7 Kasım 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/07/gny/haber,5BB8C8A4B2C34839867EB7E9A2AF83A8.html
Tüm hakları saklıdır.