Giriş Saati : 06.11.2008 11:12 Güncelleme : 06.11.2008 20:59
Her yıl ortalama 19 milyon kişinin sinemaya gittiği Türkiye'de, geçmişte 2-2,5 milyon seyirci bulan Türk filmleri, artık 6-10 milyon kişiyi salonlara çekiyor.
Toplamda yabancı filmlerin izlenme sayıları fazla olsa da gösterilen film adedi açısından yerli film başına düşen izleyici sayısı yabancı yapımları aşmaya başlıyor.
Dünyadaki ekonomik krizin sinemayı gelecek yıl nasıl etkileyeceği tartışılırken, Türkiye'deki sinemaların durumu, seyircilerin yıllar içindeki talepleri ve çekilen film sayılarına dair istatistiklerle kendini gösteriyor. Türkiye'de ''belirli bir sinema seyircisi kitlesi'' ile yerli filmlerle yabancılar arasında rekabetin oluşmaya başladığını gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) çıkardığı ''Kültür İstatistikleri 2007'' verilerine göre, sinema salonları, geçen yıl 20 milyon 659 bin 569, 2006'da 23 milyon 512 bin 599, 2005'te 18 milyon izleyici çekti. Bu rakam, 2004'te 18 milyon 670 bin, 2003'te 14 milyon 500 bin, 2002'de 15 milyon 400 bin, 2001'de 16 milyon 905 bin, 2000'de 17 milyon 86 bin, 1997'de de 11 milyon 344 bin civarında oldu.
TÜİK'in 1997-2007 verileri, sinemaya her yıl ortalama 19 milyon, yabancı filmlere 12-13 milyon arasında seyirci gittiğini ortaya koyuyor. Özellikle son iki yılda sinema seyircisi sayısının 20 milyonu aştığı görülüyor. Aynı verilere göre, yerli film izleme sayısı, Türk filmlerinin artmasına paralel son yıllarda artışa geçti. Yerli yapımlara 1997-2003 arasında her yıl ortalama 2-2,5 milyon kişi talep gösterirken, bu rakam 2004 ve 2005'te 6'şar milyona, 2006'da 10 milyona, 2007'de 7 milyona yükseldi.
TÜRK FİLMLERİ HOLLYWOOD'U SOLLUYOR MU?
Türkiye'de geçen yıl, toplam 210 film gösterime girdi. Sinema salonlarında 28 bin 733 defa gösterilen bu filmler, 20 milyon 659 bin 569 izleyici çekti. İzleyicilerin 4'te 1'ini İstanbullular oluşturdu. Yaklaşık 13 milyon kişinin yaşadığı İstanbul'da sinema salonlarına geçen yıl 5 milyon 758 bin 346, Ankara'da 2 milyon 845 bin, İzmir'de 2 milyon 219 bin 436, Bursa'da 1 milyon 588 bin 443 seyirci gitti.
Bunun yanında, ''300 Spartalı'', ''Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı'', ''Elizabet: Altın Çağ'', ''Karayip Korsanları: Dünyanın Sonu'' gibi aralarında büyük bütçeli Hollywood yapımlarının yer aldığı 167 yapımla yarışan 43 Türk filmi, 2007 yılında sinema salonlarında toplamda 8 bin 340 defa görücüye çıktı ve 7 milyon 712 bin 626 seyirci topladı. Yabancı yapımları izleyenlerin sayısı ise 12 milyon 946 bin 943 oldu. Seyirci sayıları her ne kadar yabancı filmlere ilginin fazla olduğunu gösterse de film sayısına göre oranlama yapıldığında, Türk filmlerinin izleyici sayısı daha yükseklere tekabül ediyor.
2 MİLYON İSTANBULLU YERLİ YAPIMLARI SEYRETTİ
Geçen yılın yerli yapımları arasında, 60. Cannes Film Festivali'nde en iyi senaryo ödülünü kazanan Fatih Akın'ın yönettiği ''Yaşamın Kıyısında'', Abdullah Oğuz'un uzun süre konuşulacak filmi ''Mutluluk'', Yavuz Turgul'un yönettiği, Türk sinemasının duayenlerinden Şener Şen'i tekrar beyazperdeyle buluşturan ''Kabadayı'', Mahsun Kırmızıgül'ün ilk kez yönetmenliğe soyunduğu ve sinema salonlarında gişe rekorları kıran ''Beyaz Melek'', Semih Kaplanoğlu'nun ödüllere doymayan ''Yumurta''filmi ile ''Zeynep'in Sekiz Günü'' gibi festivallerde Türkiye'nin yüzünü güldüren filmler de yer aldı.
Öte yandan, veriler, yerli yapımların yaklaşık 3'te 1'ini İstanbulluların izlediğini ortaya çıkarıyor. İstanbul'da yerli yapımları 2 milyon 14 bin 797 kişi, Ankara'da 934 bin 571 kişi, İzmir'de 784 bin 990 kişi sinema salonlarında izledi.
Veriler, 2006 yılında vizyona giren yaklaşık 237 filmi de toplam 23 milyon 512 bin 599 kişinin izlediğini gösteriyor. Bunlar arasında, 34 yerli yapım 10 milyon 838 bin 617, yabancı filmler 12 milyon 673 bin 982 seyirci çekti. Benzer şekilde 2005 yılında vizyona giren 221 filmin seyirci sayısı 18 milyon bin 466 olurken, 27 yerli yapımı 6 milyon 795 bin 791 seyirci tercih etti.
TÜRK SİNEMASININ YÜKSELİŞ TARİHİ
Veriler, on yıllık dönemde, Türk filmlerinin sayısı ve izlenirliğinin de ciddi biçimde arttığını kanıtlıyor.
''Büyük çöküşü'' 1980'lerde yaşayan Türk sineması, 1996'da silkinmeye başlamış, bu yıl vizyona giren ''Eşkiya'', 2,5 milyon kişilik hasılata ulaşarak, o dönem için büyük bir rekor kırmıştı. Ardından seyirciler, 1997'de ''Ağır Roman'', ''Masumiyet'' ve ''Hamam'', 1998'de ''Gemide'', ''Akrebin Yolculuğu'' ve ''Hoşçakal Yarın'', 1999'da ''Propaganda'', ''Herşey Çok Güzel Olacak'', ''Gülün Bittiği Yer'', ''Salkım Hanımın Taneleri'', ''Harem Suare'' ve ''Mayıs Sıkıntısı'' gibi peş peşe birçok popüler ve sanat filmini görme fırsatı buldu.
Yerli yapımlar, Amerikan filmlerinin neredeyse yüzde yüzlük olan pazar payını ise 2000'li yıllardan itibaren düşürmeye başladı. 2000 yılında vizyona giren 15 yerli film arasından ''Kahpe Bizans'' 2 milyon civarında seyirciye ulaştı. ''Vizontele'', 2001'de 3 milyonu geçen izlenirlikle ''Eşkıya''yı geride bıraktı. Derviş Zaim ''Filler ve Çimen'', Serdar Akar ''Dar Alanda Kısa Paslaşmalar'' adlı filmlerine bu yıl imza attı. Bu tırmanış, ilk yıllarda seyirci sayısına çok fazla yansımadı. TUİK'in verilerine göre, 2001 yılı hariç, 1997'den 2003 yılına kadar yerli yapımlara 2,5 milyon civarında seyirci ilgi gösterdi.
2 MİLYONDAN 10 MİLYONA
Türk filmleri için asıl dönüm noktası 2004 yılı oldu. ''Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak'', ''Bekleme Odası'', ''Hababam Sınıfı Merhaba'', ''Neredesin Firuze'', ''Mustafa Hakkında Herşey'' gibi filmlerin sinema salonlarına geldiği 2004 yılında, ''G.O.R.A'' ve ''Vizontele Tuuba'' ciddi rakamlarda seyirci topladı. Aynı yıl yerli filmleri izleyen toplam seyirci sayısı 6 milyon 657 bine çıktı.
2005'te vizyona giren 27 yerli yapımı toplam 6 milyon 795 bin kişi izlerken, Türk sineması 2006'da rekor yılını yaşadı. Gösterilen 33 yerli filme 10 milyon 838 bin kişi talep gösterdi. Bunun yanında, o yıllarda ''Kurtlar Vadisi-Irak'' toplamda 4 milyon, ''Babam ve Oğlum'' 3 milyon, ''Organize İşler'' 2 milyon, ''Hababam Sınıfı Askerde'' 2 milyon, ''Hababam Sınıfı Üçbuçuk'' 2 milyon seyirci sayısıyla dikkati çekti.
Aynı yıllarda seyirci karşısına çıkan yerli filmler, izleyici kadar ödüllerle de dikkat topladı. Bu dönem, izleyici çeken veya ödül alan yapımlarından bazıları şöyle:
''Beynelminel'', ''Dondurmam Gaymak'', 'Takva'', ''Babam ve Oğlum'', ''Eve Dönüş'', ''Anlat İstanbul'', ''İki Genç Kız'', ''İklimler'', ''Beş Vakit'', ''Bulutları Beklerken'', ''Gönül Yarası'', ''Eğreti Gelin'', ''Son Osmanlı Yandım Ali'', ''Cenneti Beklerken'', ''Beş Vakit'', ''Kader'', ''İklimler'', ''Küçük Kıyamet'', ''Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü''. Ayrıca, bu filmler, o dönem ''Da Vinci Şifresi'', ''Görevimiz Tehlike 3'' ve ''X-Men 3'' gibi Hollywood'un gözde birçok yapımıyla yarıştı.
Bu yılın sonunda da vizyona giren toplam film sayısının 250'yi geçmesi, bunlar arasında Türk filmlerinin sayısının da 50'ye yaklaşması bekleniyor. Bu yıl gösterime girenler arasında, Cannes film festivalinde Nuri Bilge Ceylan'a ''En İyi Yönetmen'' ödülünü getiren ''Üç Maymun'', İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde altın Lale ödülü alan ''Yumurta'', Ankara Film Festivali'nde ''En İyi Film'' seçilen ''Rıza'' ile ''120'', ''Vicdan'', ''O.. Çocukları'', ''Recep İvedik'', ''Devrim Arabaları'', önümüzdeki günlerde vizyona girecek ''A.R.O.G'', ''Osmanlı Cumhuriyeti'' var.
''(CEM YILMAZ, ŞAHAN GÖKBAKAR) BU SEKTÖRÜ TERCİH ETMELERİNİN SEBEBİ, SİNEMA SEKTÖRÜ BİR BONUS''
Sinemacılar, televizyonlarda çok sayıda dizi ve film gösterilmesinin sinemayı olumsuz etkilediğini, yerli film sayılarının hala yeterli düzeyde olmadığını bildirdi.
Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (SE-SAM) Başkanı Yılmaz Atadeniz, Türk sinemasının son yıllarda büyük atılım gösterdiğini söyledi. Atadeniz, ''Yabancı film adedi karşısında Türk filmlerinin izlenme başarısı korkunç bir olay. Bu başarı, yabancı firmalar için müthiş bir handikap haline gelmiş ve bundan çok etkilenmişler. Niye? 6 tane Türk filmine 7 milyon seyirci gitmiş. Yani Türk sineması iyi film yaparsa, seyirci hemen fark ediyor ve geliyor. Yabancı filmi dikkate almıyor. Bu durum yabancı film şirketlerini rahatsız ediyor çünkü onların filmleri iş yapmamaya başladı'' dedi.
Bu nedenle, önceden sinemalardan peşin para almayan yabancı yapımcıların, artık ''her film için daha film başlamadan yaklaşık 10 bin YTL'ye yakın para istediğini'' belirten Atadeniz, salonların bazılarının miktarı karşılayacak seyirciyi bulabildiğini ama diğerlerinin bunu sağlayamadığını, sinemaların zor durumda olduğunu ifade etti. Sinemadaki seyirci sayısını da ''70 milyonluk bir ülke için ayıp'' olarak niteleyen Yılmaz Atadeniz, şöyle devam etti:
''Filmlerde, 70 milyonla kıyaslarsak 4-6 milyon izleyiciden yukarı çıkan yok. Yunanistan'da 16 milyon, orada seyirci ne kadar fazla. Çünkü doyum noktasında değiller.
Türk seyircisi doyum noktasını geçti. Çünkü televizyonlarda çok sayıda film gösteriliyor. Hem diziler hem filmler bakımından doyuyor seyirci, sinemaya gitme ihtiyacı hissetmiyor. Asıl sorun bu. Yabancı ülkelerde televizyonlarda bu kadar rahatlıkla film gösterilemiyor, kısıtlama var.'' Ayrıca, filmler vizyondayken korsan DVD-CD'lerinin çıktığına dikkati çeken Atadeniz, ''Bunlar piyasada ucuz satılıyor. Sen kız arkadaşını alıp bir filme gittiğin zaman 50 YTL'nin altında değil. Halbuki bir DVD alıp gitmeyecek'' diye konuştu.
''SİNEMANIN ATAĞA KALKMIŞLIĞI YOK''
Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Genel Sekreteri Deniz Yavuz da Türkiye'de son dönemde daha çok televizyona dönük ürünlerin arttığını söyledi.
''İnsanların alım gücü, ekonomik olarak hala düşük ve televizyon da ücretsiz alan sunduğu için onu tercih etmeleri çok normal'' diyen Yavuz, şöyle devam etti:
''Şu anda bir aldatmaca gibi görüyorum aslında üretilen film sayılarını. Aslında geçmişe baktığınızda, şimdiki filmler çok fazla değil. Geçmişte, yılda neredeyse 100-150 tane yerli film oluyordu. Tabi kalitelerini tartışmadan söylüyorum. Şimdi bu sayı 50'ye geldiğinde 'Bayağı çok', 'Türk sineması atağa kalktı' diye değerlendiriliyor. Halbuki atağa kalkmışlığı yok.
İster avantür, ister sanat filmi olsun, filmler yeterli sayıda değil. Avrupa'ya baktığınızda yılda daha çok yerli film çekiliyor. Türkiye'de böyle bir sorun olduğu için seyirci sayısı ona oranla istenilen düzeye gelmedi. Önümüzdeki 10 sene de bu sayı istenen düzeye gelemeyecek, hatta daha da düşebilir. Bu şekilde üretim devam ederse, seyirci sayısı da önümüzdeki yıllarda tahminimce düşecek.
Bizim çok daha yol katetmemiz lazım, daha fazla film çekilmesi gerekiyor. Nasıl her kanalı açtığınızda aynı gece iki dizi izliyorsunuz, aynı şekilde sinemada da bir haftada üç tane kaliteli-kalitesiz gişe filmi gösterime girmeli, yapımcıların görevi bu. Ama yapımcıların bunu yapabilmesi için devletin biraz daha fazla teşvik etmesi gerekiyor.''
''SİNEMA SEKTÖRÜ BONUS''
Ayrıca, yerli yapımların bazılarının çok izlendiğini, diğerlerinin seyirci sayısının 10-50 bin arasında olduğunu dile getiren Yavuz, ''Filmler, her zaman olduğu gibi 10-50 bin arasında seyirciyle bitiriyorlar. Ama bunlara ek olarak, Cem Yılmaz, Şahan Gökbakar ya da popüler olan insanlar tarafından yapılan sinema filmleri var. Onları kaset olarak çıkarsalar da aynı şekilde satacak. Bu sektörü tercih etmelerinin sebebi, sinema sektörü bir bonus'' değerlendirmesinde bulundu. Yabancı film izlenme sayısının da ''sabitlendiğini, hatta düşüşte olduğunu'' öne süren Yavuz, şunları kaydetti:
''Eğer gösterime giren film sayılarını dikkate alırsanız, artık son iki yıldan başlayarak, her yıl gösterime giren yabancı film sayısı artmaya başladı. Eskiden 150-200 civarında kalıyordu. Şimdi neredeyse 300'e yaklaşmaya başladı. Artık, hiç izlenebilme kaygısı gözetmeden Avrupa'daki bütün filmler, hatta Uzak Doğu'daki filmler direkt getiriliyor ve 100-200 kişilik seyircilerle gişesini tamamlıyor. Bu yüzden film başına seyirci sayısı, yabancı filmlere baktığınızda çok daha aşağılarda. Onda da bir artış yok. Film sayısı artmasına rağmen verilerde seyircinin sabit kaldığı gözleniyor.''