Can Dündar ve Mustafa belgeselinin Turkcell'in sponsorluğu tartışmaları üzerinden yıpratılmasına gönlüm bir türlü razı olmuyor. Mustafa'nın "farklı" bir proje olacağı en başından belliydi. Hatta Can Dündar, Dolmabahçe Sarayı'ndaki gala öncesinde "Bu belgeselin çok tartışılacağını biliyorum" diyerek, başına geleceklerden haberdar olduğunu belirtiyordu. Mustafa belgeselinin, Atatürk'ün özel hayatının gizli kalması gereken bölümlerine fazlaca girip, girmediği, Büyük Önder'i yanlış tanıtıp, tanıtmadığı tartışılsın. Buna hiçbir itirazım yok. Ama bir yayın grubunun sırf reklam ve rekabet kaygılarıyla "Mustafa"yı bahane ederek, bir belgeselciye ve bir ticari kuruluşa yüklenmesi affedilir gibi değil. Bu ülkede belgesel ve belgeselci zaten horlanmaya, hırpalanmaya alışıktır. Baksanıza, RTÜK bile yayınını durdurduğu programın yerine zorunlu olarak "belgesel" yayınlatıp, o kuruluşu ve izleyiciyi "cezalandırdığını" sanır. Böyle bir coğrafyada bir belgeseli, hele ki Mustafa gibi çok uzun ve masraflı bir araştırma, ön hazırlık safhasına muhtaç bir projeyi mali destek almadan hayata geçirmek mümkün müdür? Tabii ki holdinglerin, büyük kuruluşların desteği aranacaktır. Bunun neresi tuhaf? O yayın grubu madem bu konularda bu denli duyarlıydı da, belgeselin yapım aşamasında neden elini taşın altına sokmadı? Mustafa'yla ilgili eleştirileri "içerik" tartışmasından çıkarıp, "ticaret ve rant" üzerinden değerlendirmek en başta bu belgesele konu olan Mustafa Kemal Atatürk'ün ruhunu incitmez mi? Manşetlere taşınan bu garip ve kaotik tartışma, Can Dündar, Nebil Özgentürk, Tolga Örnek gibileri bundan sonraki çalışmaları için kaygıya ve korkuya sevk etmez mi? Yıllardır memlekette "cezalandırma kırbacı" olarak algılanan belgeseller için insanların sinema salonları önünde kuyruk olduğuna sevineceğimize, bu sığ tartışmalarla zaman öldürmek kime ne fayda sağlar ki?..
Bugünkü Tüm Yazıları
Yeter, Atatürk'ü hırpalamayın!
Yayın tarihi: 5 Kasım 2008, Çarşamba
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/11/05/gny/aytug.html
Tüm hakları saklıdır.