* Prenses Keira: Keira Knightley, anoreksik seksi İngiliz genç kızımız (kendisi 1985, Middlesex doğumlu), bu hafta
Düşes'te karşımıza çıkıyor.
Zaten onun için 'prenses gibi kız' denildiğini çok duyduk. Ama bu, örneğin, prensesle düşes arasındaki hayati farkı gözden kaçırmamıza sebep olmamalı. İşte size kraliyet dünyasında kim kimdir rehberi...
*
Dük/ Düşes: Kraldan sonra soylu sınıfının en yüksek basamaklarından birinde oturan çifttir. Düklük denilen bölgeyi yönettiği için ona dük denir. Sözün Latince kaynağı ise Dux Bellorum'muş, yani ordu komutanı.
Düşes de bu komutanın eşi oluyor.
*
Arşidük/Arşidüşes: Dük/düşes ikilisiyle kral/kraliçe arasında bir ara konum vardır. Buradaki 'arşi'yi (Latince
archi) 'en büyük' olarak çevirebiliriz. Buradan da görüldüğü gibi bu arşiçiftten daha büyük dük de düşes de yoktur.
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun tarihi, bu soylu türünün örnekleriyle dolu.
[Bu arada Haruki Murakami'nin henüz dilimize çevrilmemiş olan
Kafka on the Shore'unda Ludwig van Beethoven'ın Avusturya Arşidükü Rudolf'a ithaf ettiği
Arşidük Üçlüsü'nü (nam-ı diğer
Opus 97) nasıl selamladığını hatırlatmak isteriz.
Ayrıca bakın, arşidüklerden daha yüce insanlar da var (bu örnekte Beethoven).]
*
Grandük/ Grandüşes: Kimilerine göre granprens/granprenses'in prenslik nosyonuna sahip olmayan ülkelere uygulanmış biçimi olan bu soyluluk ünvanlarının ilk sahiplerinden biri Medici sülalesinin önde gelenleriydi.
Bugün isimleri Rönesans'la birleşmiş bu arkadaşların Floransa ve Toskana bölgelerinde nüfuzlu olduklarını biliyoruz. Papa Beşinci Pius, Medicileri grandük/grandüşes ilan ederken, Napolyon da bayram ziyaretinde misafirlerine şeker dağıtan bir ev sahibi gibi bol bol bu ünvanı çevresindekilere dağıtmış.
*
Nuri Alço: Haftanın en eğlenceli Türk filmi
Nekrüt'ün başrol oyuncusu Nuri Alço, tecavüz ve sevgi kavramlarını ilginç biçimde yan yana getirdiği bir söyleşisinde diyor ki: "Tecavüzde bir saldırı ve direniş söz konusu. Ama tecavüz aynı zamanda romantik bir eyleme de dönüşebilir.
Coşkun'un tecavüzlerinde nasıl hep saldırı ön planda olmuşsa, benimkilerde romantik duygular öne çıkmıştır. Birçok filmimde tecavüzden önce odayı mumlarla döşediğim, yatağa gül yaprakları serptiğim olmuştur."
*
İtalyan kardeşler: Ferzan Özpetek'in yeni filmi
Güzel Bir Gün, bu yıl Altın Aslan'a aday gösterildiği Venedik Film Festivali'nde En İyi Film ödülünü alamadı. Ancak festivalin en iyi kadın oyuncu dalında verilen Pasinetti ödülünü başrol oyuncusu Isabella Ferrari'nin performansıyla aldı. Peki Pasinetti ödülü kimin adına veriliyor? Ünlü İtalyan film yönetmeni Francesco Pasinetti ve kardeşi Pier Maria Pasinetti'nin isimlerini duyduysanız sorunun cevabını zaten biliyorsunuz.
Küçük Pasinetti Venedik'te doğmuştu ve UCLA'de karşılaştırmalı edebiyat profesörüydü, ağabey Pasinetti ise ünlü bir film yönetmeni. Tıpkı karşılaştırmalı edebiyat profesörü Franco Moretti ve ünlü İtalyan film yönetmeni kardeşi Nanni Moretti gibi.
*
Darbe ve zor karar: Tayland'ın başkenti Bangkok'ta geçen
Zor Karar'ın çekimleri devam ederken, 2006 yılının 19 Eylül günü Tayland Kraliyet Ordusu ülkede yönetime el koydu.
Askerler seçimleri iptal etti, anayasayı lağvetti, meclis dağıtıldı.
Ülkede sıkı yönetim ilan edildi.
Peki ülke askeri darbeyle inim inim inlerken Nicolas Cage'in başrolde olduğu bu büyük bütçeli filmin çekimleri iptal edildi mi? Yalnızca altı saat boyunca. Sonra, hiçbir şey olmamış gibi Oxide Pang Chun ve Danny Pang çekimlere devam etmişler.
* Sömürgecilik komedisi: Bu hafta tek bir film izleyecekseniz, Altın Palmiye'yi alan ve belki 2009 Yabancı Film Oscar'ını da alacak olan
Sınıf'ı tercih ediniz. Filmde öğretmen rolündeki François Begaudeau aynı zamanda senaryoyu yaratanlardan biri ve bir roman yazarı. Yönetmen Laurent Contet, tıpkı Michael Haneke gibi geç yaşta yönetmenliğe başlamış (ilk filmi
Tous a la manif'i 33 yaşında, 1994'de çekmiş). Filmde, elinden geleni her şeyi yapsa da bir sınıfı yönetemeyen bir öğretmenin öyküsünü izliyoruz. Fransız sömürgeciliğinin tarihini ufak bir odada yeniden tartışan bu mükemmel film aynı zamanda çok da komik. Sınıf'ın öğrenci oyuncularından biri olan Burak Özyılmaz, 14 yaşında. Yazarımız Esin Küçüktepepınar onu şöyle anlatıyor: "40 yıl önce Paris'e giden Samsunlu bir ailenin, Fransa'da doğmuş bir çocuğu olarak kendini mülteci gibi hissetmiyor ama 'Alamancı' misali çelişkileri, 'yabancı' olmanın sorunlarını da yaşamıyor değil." Burak en çok Fatih Akın'la çalışmak istiyormuş.
* Keira Knightley'nin canlandırdığı Devonshire Düşes'i Georgiana Cavendish, 'salon' tabir edilen sosyetik çevresiyle ve güzelliğiyle meşhur bir tarihsel figür. Kumar masalarına tutkun olan Georgiana, modayı takip eder, taklit edilirdi. 20. yüzyılda Cavendish kanı taşıyan diğer önemli kişilik ise Leydi Diana. Georgiana tam 49 yıl yaşamamışken, Diana'nın 36 yaşında ölmesi ise elbette şaşırtıcı.
Yayın tarihi: 31 Ekim 2008, Cuma
Web adresi: https://www.sabah.com.tr/2008/10/31/cm/haber,FBDFDDD5219342839E277D5DF0B9478D.html
Tüm hakları saklıdır.